Friday, February 5, 2010

Bir kez daha...

Bir cuma daha geldi
Pharmatonlar, Carnitineler, haşlanmış ıspanaklar, haşlanmış balıklar ile gelen bir hafta sonu daha
Arada GATA'ya girememe krizi
Efenime söyliyim Sezin Erbil'in tehdit ile cipini çaldırması,
Meg Ryan'ın sinir krizi geçirip kaçışı,
Ayşen Gruda'nın 1500 sevgili eskitmesi,
Meclis kavgaları,
Arınç ayarları...

Ne güzel hafta idi yalabbim....

500 days of summer

Böyle boş vakitte izlemelik, hoş bir film. Romantik komedi, bir aşk hikayesi...
"Aşkın 500 Günü" diye çevrilmiş dilimize. Zaman geçişleri, flashback'ler vs, bir ilişkinin otopsisi aslında. Ya da anatomisi.
İlk günkü heyecan nasıldı, sonlara doğru neler oldu, ortalarda ne vardı, çocuk ne demişti, kız nasıl gülmüştü, kim neye kızmıştı, kim kimin kalbini kırdı vs vs...
Marc Webb yönetmiş, kızımız Summer rolünde Zooey Deshanel, oğlumuz Tom rolünde de Joseph Gordon-Levitt oynuyor. Kendisini Heath Ledger'a benzettim ben yer yer. Toprağı bol olsun.
Tipler ilginç. Oğlan, kartpostal yazarı mesela. Böyle kocaman bir ajansta çalışıyor üstelik. Ben de yapmak isterdim bu işi.
"Garden State"i seven, bunu da sever. Ben ikisini de sevdim. Canım sıkıldıkça izliyorum evde. Zaman yolculuğunda bir aşkı izlemek, güzel. İnsana iyi geliyor nedense. Böyle minnoş bir film.
Tom'un da dediği gibi:
"This is not a love story, it's a story about love"
Tom şey diyor bir de, yazık: "Boy meets girl. Boy falls in love. Girl doesn't."
Soundtrack'i de güzel, The Smiths filan, hoş...

Kusur, benim imzamdır

"Kusur, benim imzamdır..."
İhsan Oktay Anar'ın "Suskunlar"ından bir cümle.
"Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı"
Orhan Pamuk da "Masumiyet Müzesi"ne konuk etmiş.

Kusur... Bize ait olan. Onsuz olmak için çırpınsak da olamayacağımız...
Kabullenmekten başka çaremiz olmayan. Kurtulmaya çalışsak da...
Güzeli de, bizi kusurlarımızla kabul eden...
Bizim de kusurlarıyla kabul ettiğimiz.
İnsan olmak böyle bir şey. Übermensch değiliz.
Masum da değiliz zaten. İnsanız.

Wednesday, February 3, 2010

Kalbini değiştir

Beck'ten, "Eternal Sunshine of the Spotless Mind" soundtrack'inden:
"Everybody's gotta learn sometime"

http://fizy.com/s/12am56

http://www.youtube.com/watch?v=WIVh8Mu1a4Q

"Change your heart, look around you
Change your heart, it will astound you
I need your loving like the sunshine
And everybody's gotta learn sometime
Everybody's gotta learn sometime
Everybody's gotta learn sometime

Change your heart, look around you
Change your heart, it will astound you
I need your loving like the sunshine
And everybody's gotta learn sometime
Everybody's gotta learn sometime
Everybody's gotta learn sometime"

En uzak mesafe

"En uzak mesafe ne Afrika'dır,
Ne Çin,
Ne Hindistan,
Ne seyyareler, ne de yıldızlar geceleri ışıldayan...
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir,
Birbirini anlamayan."

Can Yücel

Tuesday, February 2, 2010

Birhan Keskin'den

Tam da ruh haline ve havaya uygun... Demiş ki Birhan Keskin:

“Kışı neden bu kadar sevdiğini ve neden her şeyin bir sonla noktalandığını sorma, ben de bilmiyorum. Anı olacak bir şeyim yok, her şeyin dünündeyim.”

Bunu da fistolayayım kenarına:

“Sen güzel insansın

Herkes biliyor bunu
Yaramı alıp uzak şehirlere gidiyorsun
-Saçlarımı düz bir denize ısmarlıyorum

(...)

Hem unutma herkes birilerinin yarasını taşır uzaklara”

Monday, February 1, 2010

Mutsuzluğa dair

Bazen neredeyse elle tutulacak, gözle görülüp kokusu duyulacak kadar somut hale gelebilen, nefes almayı engelleyebilen hal ve durumdur mutsuzluk... Mutluluğun resmi gibi mutsuzluğunki de çizilebilir mi, bilmiyorum.

Ama birilerine açıklamaya çalışmak, kulp takarcasına gerekçe uydurmaya kasmak anlamsızdır, her zaman nedenlerle gelmez size. Bazen sebepsizdir, durağandır; tavsamasını, geldiği gibi yavaşça gitmesini beklemek gerekir...

Öylece durursunuz geçmesi için, korktuğunuzu anlamasın diye yere bile çömelebilirsiniz...

Can dostumun dediği gibi, "Sen kendini mutlu et, birileri mutlaka yanında mutlu olmak ister."

Ki "High Fidelity"de geçen

Rob: Seni mutlu etmek için ne yapmam gerekiyordu?
Laura: Senin mutlu olman...

diyaloğuna bakarsak; mutlu etmek için mutlu olmak gerekir kanımca...