Friday, December 23, 2011

buon natale


hafta sonu görüşemezsek, tüm hristiyan arkadaşlarımıza iyi noeller

reflü...

aylardır genzimi zorlayan yanmalar, asitle boğuşmak için verilen çabalar
neyse en azından neden durup dururken horlamaya başladığım ve garip garip sesler çıkardığım anlaşıldı

önümüzde atlatılması gereken bir endoskopi var, bakalım zarar ziyan ne boyutta
hani ağzımda asitle yaşamaya alıştım ama, yok gırtlak kanseri yok mide kanseri derken tırstırdılar epey; yoksa daha çok kaçarım ben bu endoskopiden.

onu da geçtim, geceleri nefesimin kesilmesi başka bir boyut
sesle etrafa verdiğim rahatsızlığı geçiyorum, en kötü kaçar kurtulurlar; ama ben o sesle uyanıyorum, nefessiz kalıp uyanıyorum

şimdilik beni idare etmesi gereken lansor henüz pek bir işe yaramadı
ümitliyiz...

Thursday, December 22, 2011

Kendime benzettim yanışlarını
Yönsüz yolsuz kanat çırpışlarını
Eğilmeden güneşe özgür kalışlarını
Bir mevsimlik hayat buluşlarını

kuyu

kişiler kendi kazdıkları kuyuya düştüklerinde, benim üzülmeyeceğimi bilmeliler.
Evet hepimiz yanımızdaki olmadan devam ederiz, kimse ölmez.
sorun ilk düşüşte canımızın ne kadar acıyacağı ve de alınan yaranın ne kadar zamanda telafi edileceğidir.
yerdeki taşları ben koymadığım için içim rahat olacak. ama düşüşü hafifletmek için oraya bir minder koyan ben olmayacağım.

deadline 1 mart.
hadi geçmiş olsun şimdiden.

Wednesday, December 21, 2011

çarpılırsın

çıtır yerine başka yerde kokoreç yemeye kalkarsan çarpılırsın işte
midem hala kaynıyor
imdat!!!!

Tuesday, December 20, 2011

araf

araf dönüp duruyor yine kulağımda

Yerimi bilmem,bilmem ne taraftayım

bilmiyorum bende, bildiğim eskiden saklandığım, kendimi topladığım ne varsa artık çok işe yaramıyor. her gün bir şeyler sokuluyor gözüme ve tekrar tekrar fark ediyorum geride kalan olmadığımı.
iki seçenek var: ya bu hali kabul edeceğim, ya da eskiye dönmekte inat edip akıntıya karşı yüzeceğim boğulmayı da peşinen kabullenerek.

sonra deli başlıyor çalmaya
Beni büyütün, ağlatmayın sevginiz nerede övündüğünüz
Beni büyütün, ağlatmayın sahte düşlerle oyalamayın

büyüdüm mü? yoksa pas geçtiğim bir döneme geri mi döndüm? bilmem...
her gün duyulanlara bir yenisi eklendiğinde, nefesim kesiliyor. bu kadar cesur olabilir miyim? tüm deliliğime rağmen? en büyük risklere atlayabilecek kadar deli olur muyum yine?

sonra aşk içinde çalıyor
belki varsin belki yoksun bi habersin belki toksun

olmayacak tekliflerle, olmayacak şeylerle aklım karıştığında ne yapılır ki? bana ya evet ya hayır dediğinde sana güvenecek hal kaldı mı bende? herşeyi sil ve gel dediğinde? yürüyecek güç, yürüyecek cesaret var mı bende? sen var gibi yaparken, seni dinlemek mi gerekir, yoksa kaçıp uzaklaşmak mı? her şeyini serdiğinde peki mi demek gerekir, yoksa arkaya bakmadan gitmek mi? yolun bundan sonrası çok uzun değilken devam mı etmek gerek gözleri kapatıp, yoksa? ne yapmak lazım?
senin için söylenen doğru mu acaba diye bir an durmadım değil. ama en ufak doğruluğu olsa hiç mi bana rastlamazdı? bir çok şeye dil uzatan olsan, nasıl tanıştığımızı düşünüp bugüne dek bana hiç mi bir şey demezdin? gerçi sana hiç böyle bir fırsat vermedim. ama ... ama işte... silmek mi her şeyi? ama her şeyi?
tüm riskleri almak mı? hadi dediğin an koşmak mı? başım dönüyor
bu kadar bilgi fazla, bu kadar teklif fazla...

sonra sevda çiçeği
Sakin, kimsesiz ve sahipsiz uykularımda, şimdi artık seni koklar yalnızlığım

diyorsun ki hiçbiri olmasın sen gel... aynı yerde yiyelim, aynı yerde içelim, hadi gel 24 saat... gelebilir miyim? gelirsem bir daha çıkamam, tüm yollar kapanacak. her koşulda yürüyeceğim tek yol olacaksın, halim kaldı mı benim buna? bir diyebilsem ki evet artık yarı yol yok. çıkmıyor ağzımdan, içime bakıyorum, hadi yürü der mi diye... her şeyi halledeceğim diyen sana inanayım mı? sen tüm sesleri susturabilir misin? gerçekten her şeyi bozup bu yola mı sereceksin? bu kadar geri dönüşsüz çıkacak mıyız yola?
tam ayaklanırken, karıştıracak mısın kafamı?

azı şarkılardan, çoğu senden
araf mı santrifüj mü?
parçalara böldü isen, ne kaldı geriye?

sevmedim

fizy de ki sesli reklamları

ne güzel...


yapı olarak çok fazla yeni insan tanımaya ve dahi içime sokmaya meyilli değilsem de, bu ara ekstra gayret içerisinde sosyal kalmaya çalışıyorum.
dün akşamda aynı sosyal sorumluluk projesi kapsamında, mutlaka tanımalısın dedikleri bir çift ile tanışmaya gittim. pek sık ağzımdan çıkmaz ama, iyi ki gidip tanımışım diyorum bu sabah.
1-1,5 senelik evli gençten bir çift.
kuleliye nazır pek şirin minik bir evleri var. ikisi de eski sporcu. gözlerinin içi gülen, bıcır bıcır konuşan, aşık, saygılı
bütün gece gülmekten yanaklarım ağrıdı
uzun zamandır gördüğüm en iyi piç kuruları idiler
sadece çay kahve içerek bu kadar koptuğum olmamıştı uzundur.

yolda eve dönerken düşündüm de keşke o saflıkta kalabilsek hepimiz...
iblisliğin ne sonu var, ne getirisi
ben onlara mavi boncuk takayım, ve kendi iblis dünyama geri döneyim

Monday, December 19, 2011

1 tespit

meme kanserinin çeşitli sebepleri olabilir
ama reha muhtar hayatınızda ise, yakalanma şansınız %100dir

1 şey soracağım

ailede son 20 senedir doğdandan fazla ölen olduğundan, ölümle ilgili mevlut bilgilerim şaane.

ama 40ı çıkmış cocuğa mevlüt yapan var şimdi, ctesi oraya gideceğim
şimdi çocuk mevlüdüne giderken bir şey gider mi?
adet nedir? ne değildir?
aydınlatın beni....

Sunday, December 18, 2011