Saturday, June 30, 2012

ve sonuç

ve sonuç
bir duble rakı
haydari
ve adını bilmeden yaptığım şey :)

çıkmak lazım bu haleti ruhiyeden

üzerimde bir pijama tüm gün yatakta döndüm durdum
hatta dün akşam başladı yatak maceram
pijamalarım ve yatakta hazır yemek (cola, kadayıf dolması, dürüm çiğ köfte)
 
sonra , yeter artık dedim.  Önce bir arkadaşın evine geçtim, havuzdan yararlanmak hain planı ile.
Orada mutfak bir çağırdı beni
bloglara bakınıyordum ne yapsam diye
yine buradaki maharetli hanım çekti beni
tarifin orjinali burada: http://sutumesarellemekarisma.blogspot.com/2012/06/taze-baharat-kattm-pogaca-hamuru-yaptm.html

benim elimde taze otlar yoktu
açtım dolabı: biraz salame milanese, biraz siyah zeytin, az beyaz peynir, biraz çörekotu
2 bardak un fazla gelecekti, 1e düşürdüm, düz sirke yoktu evde balsamike hallendim, az zeytinyağı, az tereyağ
hepsini attım robota
kulakları çınlasın kedili mutfakların bızzzzztttttttt
sonra minik toplar

hop 160 derece ısınmış fırına, 20 dakika... kokular 10. dakika da yayılmaya başlıyor
dangerous!!!

Madness

son 2 hafta başlı başına macera, öncesi zaten delilikti bir süredir ama artık şimdiye dek yaşamadığım bir boyutta
çok gergin, çok ince ip, kuyrukları değmemesi gereken çok tilki
bir kaç hafta daha sürecek mücadele

aksam yatağa nerede ise girer girmez uyuyakalış

sabah derinden gelen vızıltı ile bir iki güne regl olacağını anlama
yanı sıra çılgınlık halinde tatlı ve karbonhidrat isteği
saçlar ve vucut leş gibi
pmsin tüm belirtileri mevcut
diğer yandan olaylar sebebi ile adrenalin çok yüksek
bir taraf yeter artık relax, serotonin lazım diyor
diğer taraf başka telden çalıyor
bir yandan pms etkisi ile vucut deli gibi seks istiyor
diğer taraf olmaz şimdi daha önemli işler var diyor
aklımda hamur işleri
ama ben yatakta çakılı
kaşıntı bugun az, arada alerji sahibi oldum
ilaçlar günde iki idare ederken, son bir kaç günde 3 hap bana mısın demiyor
çantamda bir poşet ilaç
sigara artık sanırım ciğerlerimi bitirdi, ama kesecek güç yok

bazı cevapları vermeyi erteliyorum, zira bu sinirle yakar geçerim, oysa kendi bildikleri kadarı ile sahip olabilecekleri açıda insanlar haklı.  ama hikaye çok büyük, sinirle hadi leynnnnn diye uçan tekmelere girişmektense sessizlik iyidir, varsın haklı görsünler şu an kendilerini.

duşa girmek lazım, hareket etmek lazım, yemek lazım
ama şu an hiç biri için hal yok
biri alsa beni atsa denize, belki gelirim kendime
kim bilir?
ben güçsüzlük kaynaklı tembelliğime devam edeyim

Thursday, June 28, 2012

Bazen..... Jon Brion - Here we go

You've gotta hope
That there's someone for you
Strange as you are
Who can cope
With the things that you do
Without trying too hard

'Cause you can bend the truth

Till it's suiting you
These things that you're wrapping all
around you
Never know what they will amount to
If you're life is just going on without you
It's the end of the things you know
Here we go

You've gotta know

That there's more to this world
Than what you have seen
'Cause we all
Have a limited view
Of what it can be

As we move along

With our blinders on

Each one of us feels a little stranded

And you can't explain or understand it
Each one of us is on a different planet
Amidst all the to and fro
Someone can say hello
Here we go

Feeling that someone really gets you

Well it's something that noone should
object to
It could happen today so I suggest you
Skip your habbit of laying low
It's the end of the things you know
Here we go

Someone can say hello

You old so and so
Here we go

Wednesday, June 27, 2012

Anadolu Feneri, Poyrazköy ve Yoros Kalesi

Çoktandır ihmal ettiğim bir bölge de Beykoz sonrasındaki bölge..Riva öncesinde aslında bakir fakat üçüncü köprü ile birlikte ırzına geçilecek şehrin belki de en nefes alınan bölgesi.
Tam karşısında ise tüm ihtişamı ile Rumeli Feneri ve İstanbul Boğaz girişi..
Anadolu Feneri aslında gerçekten çok ufak bir mevki..Mevki diyorum zira köy,kasaba gibi etiketlerden arındırılması gereken bir yerleşime sahip.Gittiğim gün Cumartesi olmasına karşın Deniz Fenerinin açık olmamasına biraz bozuldum zira manzarası şahaneydi..Onun yerine Fenerin yanındaki Camii'nin yanından çektiğim fotoğrafları yayınlıyorum. (Edit: 2'nci gidişimde fener açıktı ordan da resimleri ekliyorum)
















Yukarıdaki fotoğrafta da göründüğü gibi tam karşısı Rumeli Feneri, Anadolu Fenerinin dibinde ufak restoranlar ve çay içilebilecek kahveleri mevcut, aynı zamanda da balıkçı barınağından hallice bir çekeği ve denize girilebilecek bir minik limanı mevcut.

Mayomu yanıma almama rağmen denize giremedim ama en kısa zamanda girip raporu yazacağım :)
Yaklaşık 45 dakika sonra mini yolculuğumuza Poyrazköy ile devam ettik,
Poyrazköy Fener'e nazaran bir plaja, büyüyecek bir limana ve çok da keyifli kahvelere sahip.
Gittiğimiz kahve'de lezzetli bir ekmek arası köfte ve ayran ziyafeti yaptık. Öyle lüks veya kokoş şeyler beklemeyin..


 Poyrazköy'ün plajı burdan bile görünüyor, hem de kumsalı leziz..Giriş WC ve Duş dahil adam başı 5 lira..Biraz kalabalık ama suya girip serinleyip yola devam etmek için bence ideal..Kime ne :)

 Balıkçı barınağı arkasındaki İstanbul Silueti beni rahatsız etse de aslında uzak olduğu bilmek rahatlatıcı..







Güzel olan veya bana o an için güzel gelen şey ise şu oldu, buraları aslında İstanbul'a hem yakın ama aynı derece de uzak..Şehrin içinde bunalan bünyelere o kadar iyi ve rahatlatıcı geliyor ki, şehirde sürekli gözümüzün önünü kesen objelerle hem ruhum, gözlerim ve beynim yoruluyor.Şehirdışı diyebileceğim buralara geldiğimde gözüm sürekli ufka ve yeşilliğe baktığı için rahatlıyorum..Keyifleniyorum..

Gelelim Yoros Kalesine, İstanbul sınırları içerisinde bulunan bence en ihtişamlı, en gösterişli fakat kimsenin bilmediği, ilgi göstermediği, bakımsız ve zavallı kendi haline terk edilmiş kale..
Yoros Kalesi Romalılardan Cenevizlilere ordan da Osmanlı'ya gözetleme görevini de üstlenmiş, İstanbul Boğazına bakan bence inanılmaz heyecan verici bir kale..Zira bu kadar kendi halinde fakat zamana karşı durabilmiş ender kalelerden..
Kültür Mirası'nın Türklerin elinde maymuna dönebilmesinin en büyük göstergelerinden..Düzgün bakım yapılsa, temizlense ziyaretçiler gelse iyi olmaz mı ? Kimin görevi ? Bilemedim..sadece üzüldüm..
 Şu güzelliğe bakmaya doyamadım..

 Aşağıda görünen manzara Anadolu Kavağı manzarası..Hz. Yüşa Türbesine de burdan gidiliyor..arkadaki Siluet'e dikkat..Koy'u geçince Beykoz'un içine gidiyorsunuz..

 Kale'nin kapısı kilitli hemde asmalısından..Fakat içeride bir görevli vardı, birkaç turist için kapıyı açmışken içeride 10 dakika kalabilirsiniz dediğinde mutlu olup içeriye süzüldük..Dediğine bakılırsa kazılar başlamış ? Yıl 2012 ve Kazı daha yeni başlıyor..Kültürümüze ve tarihe ne kadar itibar gösteriyoruz milletçe buradan belli..

 Kalenin boğaza ne kadar hakim olduğunu görebiliyoruz, manzara nefes kesici..Açıkcası Boğaz'da o gün esen poyraz hem denizi turkuaz mavisine çevirdi hem de ufku güzel açtı..


 Kalenin içi sade ve abartısız, ama surlar hala heybetli, hala yerinde duruyor..

 Karşısı da Rumeli Kavağı...

 Aşağısı Beykoz ve Anadolu kavağı girişi..

 Kale'nin burçlarının birinin içine girilebiliyor, şu delikten görünen manzara ise paha biçilemez :)

Kaleyi saat 16 gibi terkettik, 10 dakika değil 30 dakika kaldık çok mutluyuz, tekrar geleceğiz..Şimdi tekrar soruyorum, üçüncü köprü gibi bir fuzuliyatla buraların iğdiş edilip etrafa 3 yıl sonra villa ve özel sitelerin yapılması lazım mıydı ?

Monday, June 25, 2012

isyaennnnnnnn

adamın neden bağırdığını anladım bugun
bi daha adama laf etmiycem
nokta