Saturday, September 5, 2009

Derkenar'ın Mutfağı - Domates içi Melemen

% 50 Derkenar, % 50 Seden işbirliği ile ortaya çıkan bu yemek sabah kahvaltısından sonra ortaya çıktı. Melemeni daha güzel bir şekilde sunmaktı amaç ve ortaya gerçekten harika bir yemek çıktı.

Aslında yapılan şey domates dolmasından farklı değil; ama pişirme ve doldurma yöntemi biraz farklı.

Önce melemen içini hazırlıyoruz. Soğan, kırmızı biber ve yeşil biber ile.

Daha sonra yumurtaların sarıları ile beyazlarını ayırıyoruz


Domateslerimizin içini çıkarıyoruz. Bütün çekirdekleri iyice temizleyip; içini mümkün olduğunca kuruluyoruz ji sulanmasın içerisi

Bu yemeği daha önce yaptığımızda beyazını doğrudan içine koymuştuk ama sulanıp dışına taştığı oldu. Seden'in müthiş fikri ile öne beyazlarını mikser ile çırptık iyice, kar beyazı şeklinde köpükleninceye kadar

Daha sonra içine bir kenara ayırdığımız melemen malzemesini içine karıştırıyoruz

Eski kaşarı üstteki karışımın içine rendeliyoruz
Karışımımızı domateslerin içine dolduruyoruz

Bir kenara ayırdığımız yumurta sarısısını domateslerizin içine koyuyoruz


Daha önce en az on dakika çalıştırdığımız buharlı pişiriciye domateslerimizi yerleştirip kapaklarını kapatıyoruz. Piştikten sonra şu hale geliyorlar. Kapaklarını atabilrisiniz artık, ya da yiyin bilemeyeceğim



En son üzerine çekme karabiber ve tuz serpiyoruz ve yenmeye hazır hale geliyorlar

Gerçek bir "brunch" lezzeti yarattık Seden ile. Fikir: Derkenar Prodüksiyon & iyileştirmeler: Derkenar + Seden
.
AFİYET OLSUN :)

Derkenar'ın Mutfağı - Sabah Kahvaltısı

Elixir efendi "Sabah" diye yazı yazar da ben yazıyı görüp arttırmaz mıyım?

Elixir efendi'nin ayakta olduğu saatlerde ben de ayaktaydım efendim ve şimdi anlıyorum havadaki o ilginç titreşimi. İstanbul'da ikimiz ayakta olduğumuz için aynı anda olmuş.

neyse, dedim madem erken kalktım bari faydalı biri olayım da Seden ile kendime kahvaltı hazırlayayım. Aklıma evde süzme yoğurt kalmadığı geldi ve süzme yoğurt almak için İcadiyede bildiğim bir dükkana yollandım. Ancak dükkan kapalı idi. Ben de ara sokaklarda dolaşarak vakit öldürmeye başlamıştım ki "Sude Süt Ürünleri" diye bir dükkana rastgeldim. Dükkanın vitrininde "Eski Kars Kaşarı" yazıyordu. Elixir efendi'nin "akış" yazısındakine uygun olarak eski kaşar ve gevrek ile kahvaltı edelim diye düşünerek destursuz daldım içeri. Yediğim dayaktan sonra "selaınaleykum, destur var mıdır?" diyerek tekrar içeri girdim.

Eski kaşarı tattığımda "sanki o bildiğimiz eski kaşar değil" diyerek şikayet edecek oldum ki, rizeli olduğunu daha sonradan öğrendiğim, dükkan sahibi açtı ağzını yumdu gözünü. Herkein artık inek peyniri yediğini, kimsenin kaliteye önem vermediğini, millete en basit keçi peynirini bile satamadığını vs vs vs anlatıp durdu. Ben de ona "milletin ağız tadı kalmadı ki abi, ne koyarsan yerler" diyerek karşılık verdim. bu karşılıklı "aaaah ah nerde o eski tatlar" konulu tartışmamız benim yarım kilo peynir, turşu ve gazete almam ile sonlandı.

Daha sonra bağlarbaşındaki benim "gevrek" fırınına gittim. çok seviyorum ben bu fırını zira çok güzel gevrek, rize simidi, ekmek ve pide yapıyorlar. Hatta bu sefer paskalya çöreklerini de denedim ve çok güzel çıktı. Keşke adlarını yazabilsem ama tabelaları bile yok ki.

neyse, eve geldim ve malzemelerimi çıkardım. üstüne tıklayınca büyük halini görebilirsiniz























Bu aşağıdaki de hanımefendinin kahvaltısı. domateslerin üzerinde azcık nane, kekik ve zeytinyağı var. Benimkini çekmedim zira herhalde eski kaşar ve sucuklu gevrek tostları ilginizi çekmezdi, değil mi? ahahahahahahaha















bu aşağıdaki de "paskalya çöreği" tatlısı. azcık ısıtıp üzerine Elixir efendinin hediye ettiği reçelden sürdüm. mis gibi oldu :)


























Sabah

Sabahları neden sevdiğim aklıma geldide,en çok sessizliğini seviyorum. Şehir uyanınca daha kötü oluyor. Halbuki daha siz uyuyorsunuz, horluyorsunuz, üstünüz başınız açılmış. Ben ne yaptım, sabahın köründe uyandım. Halt varmış gibi bilgisayarın başına geçtim, kendime ayar verdim, etrafımı temizledim. Muhtemelen birazdan yarış seyredip 10 numara sabah programı yaparım.
Evet yarış hastasıyım ben...

Friday, September 4, 2009

Akış

Hep fikirdi aslında, sonra baktım ki olacak halde değil..saldım gitti.
Bu mudur..evet..
bundan sonrası bu şekilde..
Simit almışın gidip karper mi kullancan yoksa eski kaşar mı..
kaşar derken ?

Deneme

Hayat da bir deneme değil midir zaten, tekrarı olmayan?

Öeeeh, ne dedim ben