Saturday, March 3, 2012

out of our lives!

Friday, March 2, 2012

Lucio Dalla

Caruso ile hatırlanacak


benim için il gigante e la bambina
Il gigante e la bambina
sotto il sole contro il vento
in un giorno senza tempo

45liklerle başlayıp, cd ile biten hayat için pazar günü saat iki buçukta da benim bolognamda piazza maggiore'de dini tören yapılacak ve gömülecek.
sevdiğim şehirlerden eksilenlere bir kişi daha eklendi


böyle bir şey aşağı yukarı
geçer ama...
unutulur
biter
gider
kalmaz
gülünür
geçilir
bi şey olmaz

Thursday, March 1, 2012

utanmak

sıkıldım demeye utanılan an bu an
ben demeye utanıyorum, ama bu sıkıntı içime yerleşmeye utanmıyor

super(dry)fly



hani sanki fly me to the moon
cin girişimcim benim :)
morhipo da

yine kar

ömrü hayatımda muhatap olmadığım kadar kar ile iç içeyim bu ara
hatta ve hatta dün bir adım daha atıp kar topu oynadım akşam desem, kendime bile inanasım gelmez ama, evet dün akşam ben ellerimin donmasına aldırmadan, eldivensiz meldivensiz kar topu oynadım.
Tamam 3-5 dakika sürdü ama, oynadım işte...
ikram edilen önce flirtini akabinde bir kaç şişe consensusu sünger misali emmeyi başardım bir de.
Akşam 8den sabah 5e 9 saatin nasıl geçtiğini anlamak nasip olmadı, 1 saat misali geçti bitti. Heba edilmemiş bir gece diyeyim gitsin. İlacın güzelliklerinden biri, tekrar gülmeye başlatması, eskisi gibi kıkırdadık durduk kızlarla yol boyu, bağır çağır şarkı da söyledik, etraftaki arabalarda enteresan sahneleri de yakaladık.
Sahte, mahte. gülerek geçirilebilen dakikaların kıymetini bilmek lazım.

dışarıda gayet kofti bir kar yağıyor, sinek sinek. ama elimde kahve, sıcak ofis, hatta dekorasyonu değişmiş... bekliyoruz ki iş gelsin de para alalım, sinyaller bolca ama henüz elime para geçmemiş. Ama kahve güzel be bilog, eline alıp fincanını etrafı seyretmek bile güzel. bir de şu işler gelse, avansları gelse, paraya pula huzura tekrar kavuşsak. Çok yedi beni bu hal, hem de hiç beklenmedik zamanda vurdu. 4 aydır, bildiğin keçi sayıyorum para saymak yerine; yoksa bu günlerde ben kim ofiste oturup yazı yazmak kim... ve dahi depresyona yaklaşacak vakit bulmak kim.

Şu günler bitsin be bilog... Yerimi, yurdumu, paramı, pulumu ve dahi adamımı bilir olayım; sevmiyorum bu serseri mayın hallerini.
evim, sofram olmalı benim
evsiz, sofrasız adam olamıyorum ben
benden çıkıp, yaratığa dönüyorum
işte bu yüzden ilaç var
yaratık halime tahammülüm yok
şuraya tık
içindeki bu iken, ben olmak zor bilog...
ben ki domuz gibi güçlüyümdür, düşer kalkarım, yine ayakta dururum. kalmamış güç desem, değil. sıkılmışım ben. inanmaz olmuşum. belki az birazda ümitsiz.

Bak kafam oradan mine vagantiye gitti
sıra ile tıklanır yine bu şarkılar:
http://fizy.org/#s/1go8qx

http://fizy.org/#s/1m8yc0
: Non mi guardare, non lo senti il dolore. bakma bana, sen o acıyı hissetmiyorsun
http://fizy.org/#s/1fygfi sogno - hayal ediyorum

geçecek bu günler tabii, sonra dönüp ehe mehe geyiği bile yapılacak
ne günlerde denecek, ay nasıl yaptın diyecek birileri, bende gülüp ay sorma deyip utanacağım muhtemel
thanks to prozac, ağlamak mümkün değil
yoksa bu karlar tutmazdı buralarda, tutamazdı

Wednesday, February 29, 2012

aaaaa

sabah güneş gözüme gelip uyandırdı ya beni
sanki yazmış gibi geldi
sanki yüzmek mümkünmüş gibi
sanki bugün işi kırıp, direksiyonu bir yerlere çevirebilirmişim gibi,
sanki akşamüstü yüzmekten yorulunca bir bira içebilirmişim gibi, hatta yanına midye tava da olurmuş gibi

ya da once upon a time hazırlanan gece singapore gin slingleri olurmuş gibi

hayali bile güzel, i couldn't help but wonder bu yaz güzel geçer mi? sanki geçer... sanki bir yol bulunur uyuyup uyanınca :)

Tuesday, February 28, 2012

...

kalabalığı tarayarak göz göze geldiğim değil
kalabalıkta kokusunu alıp, başımı olduğu yöne çevirdiğim

gün 3

aksamdan devir çarpıntı
beyin baskıda
ama boğazdan aşağısı daha etkilenmemiş
çırpınıp duruyor
sanki eller kalbine saldırıyor
sanki
sankisi yok, anlatamıyorum

önce su, sonra yeşil
konsomasyon günü bugün, dışarıda kar
geçsin artık hadi, gelsin o umursamaz haller

Monday, February 27, 2012

böyle bir şey



dışarı çıkayım
belki biraz hafifler...

böyle bir şey

2 gün önceki kadar bağıramıyor sesler
ilacın o baskılama hali komik geliyor hatta
sanki beyinde başka bir ben, elinde sopa bekliyor
pat vuruverecekmiş gibi her sevimsiz düşünceye
bir an aklıma geliyor, üzülecek gibi olurken bir bakmışsın hooopppp yemiş kafasına
sersem sersem adımlarla düşüveriyor
sonra sanki elektrikli süpürgenin içinde
hiç yok gibi

çok komik
çok sakin

Boş işler, boş yatırımlar

1,000,000€ yatırım
www.luluvise.com

efendim, diyelim bir dişi olarak facebook'tan sıkıldınız, hop burada girl networkünüzü kuruyorsunuz.
erkeklere yasak bölge...

ne işe tam yarayacak? ya da çok mu lazımdı?

Alexandra Chong denemiş efendim, göreceğiz...

Winston

sigara değil, Charlie...
Dünümü rahatlatan adam...


hatıra temizliği kapsamında: Could it be all of your fears that we hide behind ?
Like bricks in the wall I wanna see them fall down !



But she went quietly.
She didn't make a sound.
She went quietly
with the wish not to be found.

Octavia Spencer



muzur bakışlı insanları pek severim, en zor koşullarda bile bir nefestirler.
En son The Help'te, seyretmeyenler için spoiler olmasın hadi, meşhur turta(!)sı ile beni benden alan güldüren, kimi dialoglarında gözümden bir kaç damla süzdüren kadının bir heykelciği olmasına pek sevindim.

taşı taşı

taşı taşı bitmiyor ya...
hadi taşıması yine bir derece, aradan fırlayıp çıkanlar daha çok yoruyor insanı
kağıtlar
saklasam mı, atsam mı?
e tamam sildik gittin ama ya güzel şeyler? ya içini ısıtanlar?
onlar da gitmeye mahkum mu? geri dönüşüme besi mi yıllar sonra?
Atıyorum ama not düşmeden edemedim, güzeldi gün, bir gün hafıza giderse, elimde hiç bir şey yok diyecek hale gelirsem, buradan hatırlatırım belki kendime:

belki ben sana sevmeyi öğretemem…
ama… sen de bana unutmayı öğretemezsin…

bu mevsim ki, yollarda zakkumların açtığı
çok yakınlarda… sabahlardan bir sabah
seni gerçekten, insanca kucaklasam sımsıkı
ve yüreğimi avuçlarına koysam… ne dersin?

belki ben sana kavuşmayı öğretemem.
ama sen de bana, ayrılığı öğretemezsin.

ne fena...

hay anlatmaya üşendim tam başlamışken
günlerden pazar, sene bilmemkaç, bir pazar sabahı, spordan çıkılmış, kahvaltı gloria jeans'te...
ne fena hatırlamak
haydi dear prozac, çabuk göster maharetini

Sunday, February 26, 2012

leylek

ilk leylekler geldiler

yaz yaklaşıyor

GQ

oturup dergilere göz gezdirme, uzun kahvaltı, gazeteler, kısaca tembellik günü; en fazla sinema ya da kahve molası eklenebilir sanki. İlişkilerin en güzel günlerinde araya sevişmelerde eklenir tabii ama şu an söz konusu bile değil.
bende actim GQ ya göz gezdiriyorum.
Klişeden klişeye koşmuşlar, hani ne bekliyordun, edebiyat dergisi mi, bilim mi deseniz verecek cevabım da yok gerçi.

Seks Editörümüz var mesela, soru: 3lü seks istedim, kız arkadaşım 2 erkek ve ben şeklinde kabul etti, nasıl sıyırayım. Cevap zaten bir hoş ama arada bir cümle beni benden aldı: "Her şeye rağmen ille de üçlü bir deneyim yaşamak istiyorsan bunun yoğun duygular beslediğin birisi ile olmamasında fayda var. Çünkü üçlü bir deneyimden sonra erkeklerin birçoğu partnerini potansiyel hayat arkadaşı konumundan çıkarıp sadece biraz zaman geçirebileceği kadın kategorisine koyar. Hiçbir kadın da sahip olduğu saygınlığı yitirmek istemez." Nasıl? Hayat arkadaşından bir şeyleri gizle, beraber macera yaşamayın? Karımın ağzına boşalmam çünkü o ağızla çocuklarımı öpecek???? ağzı dolusu küfürlerim boşalıyor şu anda, durduramıyoruz.

Şimdi seks hakkında ki 7 efsanelerine bakalım:
Efsane1: kibar ol
kafası karışık yazarımız veya tercümanımız erkeğin gücünü seksi kıvamda uygulaması ile saygısızlığın farkını anlatmaya çalışıp az bir çuvallamış
Efsane2: Komik erkek seksidir
komikliği göğüsten korna sesi çıkarmaktan ibaret sandığında, evet efsane olabilir. Lakin seks bir çok hataya, şapşallığa da sahne olabilen bir yerdir; olmadık bir yeri ısırabilirsin, düşebilirsin, bir türlü senkron tutmaz falan filan milyon şey olabilir, tüm bunlar olduğunda gülebilen kadın/adam makbüldür, çünkü iş sinir savaşına dönmeden, tekrar raya oturabilir. Seks çok ciddi bir konudur evet, ama eğlencesiz işe yaramaz.
Efsane 3: Kadın da erkek kadar seks ister
arkadaşımız yok illa erkek daha fazla seks düşünür diye vermiş kararını. bilemezsin güzel kardeşim, aklıma gelen örnekler yazmak için fazla kaçtı, otosansür uyguladım
Efsane4: Güzel kadınları baştan çıkarmak zordur
Burada anlaştık kendisi ile az biraz,
Efsane5: Kadının saçlarını okşamak
beybi sen sevmeyebilirsin, ama kimilerimiz o saçların özellikle çekilmelerini pek hoş buluyor olabilir.
Efsane6: Kadınlar seks sonrası sarılmak ister
Evet çoğu ister, bu da öyle çok aaaaa uuuuu yapılacak bir durum değildir. Şahsen 24 saat biri elini üzerimde tutsa gık demem, bazen hemen yastığıma sarılıp uyumak ta isterim, bazen kaçıp ortamdan uzaklaşmakta. İnsanız nihayetinde, gün güne uymaz ki.
Efsane7: en heyecan verici
İşte burada Victoria abla ile hemfikirim sayılabilirim.

sabun gibi bir dergi çıkmış işte, güzel kızlar için bakılabilir

bize de gelsin

http://www.colunching.com/

.

çıt sesine tahammül edemeyecekken, tüm bu gürültüler çok bana

arabadan çıkması gerekenler aşağıda beklemede

hiperaktif dialog sahiplerinin sesleri hala kulağımda, hiperaktif abi murada erebildi mi merağımda

bir taşikardi üzerinize afiyet, uyandırdı uykumdan

ilaç paklar beni, bir 6 aylık küre başlamalı yarın eczaneye uğrayıp, böyle yaşanmaz, kafadaki tüm sesleri susturmalı