Saturday, January 22, 2011

Ben değildim sanki...





Ben değildim sanki bu evin her bir eşyasını alan
Ben değildim sanki 1998-2008 arası her ay kirasını aidatını elektriğini suyunu ödeyen
Ben değildim sanki buzdolabına giren her yiyeceği alan
Ben değildim sanki başka zevkler için 3 tv özel sistemine para ödeyen
Ben değildim sanki evin her ayrıntısı için kafa yoran, uygulayan, koruyan
Ben değildim demek ki sinema paralarını ödeyen
Ben değildim demek, kazığı gırtlağıma kadar yiyip arabasız kalınca ev arabasız kalmasın diye ne yapıp edip araba bulan
Ben değildim demek bildiklerimi bilmezden gelip, bir şey yokmuş gibi davranan
Ben değildim demek daha bir sürü şey...
Hiç biri ben değildim her halde...
Uyumuşum ben senelerce....

O kadar yokmuşum demek
Benim intikam duygularımdan korkmamak aptallığın en büyüğü

Let the game begin...

günün gülümsemesi versiyon bilmem kaç

Sabah 10...
sinemam geldi
gittim
sadece ayı yogi hemen başlıyor
girdim
çok güldüm

ama en çok güldüğüm, boşanmış babalar veya yüzüğünü çıkarmış babaların yavşama kapasitesi
sağımda bir baba kız, solumda bir baba oğul
avlanmak isteyen hanımlar: buyrunuz cumartesi sabahı çocuk filmlerine
eliniz boş çıkmazsınız :)

Friday, January 21, 2011

günün gülümsemesi

a(d)nanı da al git tayyip!!!!



aminnnnnnnnnnnnnnnnnnnn
gerçi kimle beraber gitse kabulüm...

Tuesday, January 18, 2011

soruyorsun ya...

nasılsın diye. bildiğin kötüyüm...
iyi değilim
iyi olamıyorum
çünkü içimde hep bir şey eksik
çünkü kafamda ne olduğunu bilmediğim bin tane soru var
cevap bulamıyorum, bulmamın imkanı olmadığını da biliyorum
kendimi zorla sevdiremeyeceğimi de biliyorum

ben alışmaya çalışıyorum yalnızca
iyi giden tek şey iş
o beni ayakta tutuyor, yoksa bildiğin ölüyüm

ama hep çabalıyorum
hayatta pes etmemek için çabalıyorum
gülmeye, eğlenmeye, ayakta kalmaya çabalıyorum karşıma çıkan her engele rağmen

soruyorsun ya ne yapıyorsun diye
çalışıyorum sadece, keyif yapamıyorum hiç
tv dahi seyredemiyorum
her şey hızlı hızlı
yeni diziler başlıyor, elim telefona gidiyor, sonra durmam gerektiğini hatırlıyorum
bir yemek görüyorum, elim telefona gidiyor, sonra duruyorum
bir şey oluyor, anlatmak istiyorum, elim telefona gidiyor duruyorum
geceleri koltukta uyuyorum mesela, boynum ağrıdığında eskiden tanıdık bir şeyler buluyorum kendimde, elimin telefona gitmesi gerekmiyor
içimden eksilteceğim organlar için cesaret toplamaya çalışıyorum mesela, ama hala bulamadım

nasılsın diyorsun ya
bok gibiyim
yalnızım
kendimi kimsesiz hissediyorum
herkese rağmen, benim için her yapılan güzel şeye rağmen mutsuzum, hep numara yapıyorum
ama gel bile desen bana bir gün, gelmem... o kadar kırgınım, o kadar güvensizim artık sana
dağ yıkılır, sen yıkılmazdın çünkü
bir tek sen beni yarı yolda koymazdın çünkü
bir tek senin için ne duvarım vardı, ne gizlim
tüm silahları ben vermiştim eline seve seve

ne yapıyorsun diyorsun ya
işte böyle sitemler büyütüyorum içimde
ağlıyorum sonra kimse görmeden
özlüyorum
senin olmadığın her yerde anasını satayım eksik, mutsuz, kırgın, öksüzüm

böyleyim işte, 38 yaşındayım
belki bir gün aşık bile olurum
bir gün belki mutlu bile olurum
gözümün içi bile güler bir gün
sadece o günleri geri getiremem... bir daha yaşayamam
obsesif değilim, sana yalvarmıyorum, seni geriye istemiyorum
sadece kontrollü bir şekilde sana kırgınlığımı bitirmeye çalışıyorum, kendim bitmemek için
sanki bir vakit güzel bir şeyler başaracakmışım hissi var içimde
o his beni ayakta tutuyor, çabalarımı devam ettiriyor

böyle darmağın, karışığım işte...
fotoğraflara bakıyorum... dalıyorum, gidiyorum
bir gün ayın sekizlerini saymam belki diye ümit ediyorum
her domatese keşke çöplükten gelse diye bakmayacağım günler de gelecek bir gün mutlaka

böyleyim işte, karışık....

Hepi de bört dey tuu yuuuuu

Açmışsın bir başlık, ofişıl 38 diyerekten... Lakin o kadar kolay kurtulamazsın. Elixir'in doğumgününde bir halt edemedim, bari seninkinde birşeyler çiziktireyim ey "Seden"

Öncelikle teşekkür ederim. "Düzgün" kavramının iki ayaklı, nefes alan, canlı kanıtı olarak hayatıma girdiğin ve bu insan denen garip canlıda hala umut varmış dedirttiğin için :D

Öte yandan bir kere daha teşekkür ederim; lafı dolandırmayan, kısa, net, ne demek istiyorsan öyle diyen yaklaşımlarının tümü için...

Hayata çoğu zaman aynı pencereden baktığımsın. Bazen binanın farklı katlarında olabiliyoruz ama, hep aynı yöne açılan pencereden görüyoruz hayatı... Bu da kendimi yanında sonsuz rahat hissetmemi sağlıyor, ki bunun için de teşekkür ederim.

Sana Elixir için, Elixir'e de senin için teşekkür ederim; hayatıma birbirinizi kattığınız için...

Dost olmanın, karşındakini anlamanın ve ilgi göstermenin, kavramanın; illa vıcık vıcık bir ilişki ile, illa dakika başı konuşmak zorunda kalma ile ne bileyim bir hafta yüzünü görmeyip sesini duymasan sekteye uğrayacak samimiyet çizgileri ile tanımlanmadığını kanıtladığın (kanıtladığınız) için de teşekkür ederim.

Kısacası Seden kişisi; doğduğun için teşekkür ederim :)

As of today...

officially 38!

Monday, January 17, 2011

aklıma gelmezdi...

aklıma gelmezdi hiç başka bir takım ile gurur duyacağım...
bir gece önce evde konuşurken, hırsımdan ağlıyordum
gidişata dur diyememeye, gün be gün elimizden alınan tüm özgürlüklere
gün be gün değişen çehreye
ses çıkarmaya korkanlara

ama o akşam sevinçten ağladım
her şeye rağmen sesini çıkarmaktan çekinmeyen o topluluğa ağladım...
bunlar gs li olamaz diyen başkana inat, türk onlar diye diye ağladım
kimse mi ses çıkaramıyor derken, bu ülkeden gitme planlarına hız verirken, umut geldi bir parça içime.