Bir gün olsun durmak ve şarj etmek gerek bünyeyi.
Bazen izin vermiyor hayat. Mesela bugün.
Markete gitmek gerek, yemek hazırlamak gerek, çamaşırları yıkayıp kurutmak gerek, önümüzdeki hafta için gerekli işleri yapmak gerek, hala devam den üretim sorunları için üreticilerle konuşmak gerek.
İçimden geçen tam Evrim'in yazdığı gibi susmak. Hatta hareketsiz kalmak. Dışarıdan yiyecek bir şeyler sipariş edip, yataktan çıkmadan yemek ve televizyona bakmak.
söylene söylene yapmam gerekeni yapıyorum. Sadece markete gitme fikri kabus. Evden dışarı adım atma isteği: sıfır!
Yarın sabah tüm koşturmaca başlıyor tekrar. ama bu sefer spordan fedakarlık yok, aklımı salim tutmak istiyorsam buna mecburum, zira rahatlayabileceğim başka bir şey kalmadı.
bir seneyi geçti geri sayım başlayalı. Ne çabuk geçiyor zaman. Ne güzel uyum sağlıyoruz her şeye. Tek bir soru var ama aklımda hep: değdi mi? tüm bunlara değiyor mu? Daha mı güzel her şey? Gelecek daha mı parlak artık? Daha mı mutlu herkes?
bir soru sormanın kötü tarafı bu işte. Her soru bir sonrakine açılan kapı.
Ben en iyisi getirdiklerimden bir tane seçip risotto yapayım. biraz karbonhidrat serotonin salgılatır nasıl olsa.
aynen bu kabaklıdan yapıp yedim
ReplyDeletemutlu etti mi?
15 saniye için, sonra telefon çaldı ve kabuslar üzerime üzerime
eh bir kaç gün fark ile 1 sene geçmiş
ReplyDeleteyine bir hafta sonu üreticilere kurban edildi
dün akşam 10da girebildim eve, bu aksam da 7de.
değer mi? iyi mi?
ah bir işler aksa, nasıl değer. nasıl güzel olur.
nasıl susar kafam
nasıl düşünmeye, üzülmeye vaktim olmaz
nasıl güzel olur
boş kalmak tehlikeli