Saturday, September 1, 2012

Paylasmak

Kucuk detaylar var ediyor
Kucucuk sohbetler buyutuyor
Ben fikir vermenin empoze etmek olmadigini ogrendim zaman icinde, o soz dinlemenin onu etkisiz hale getirmek olmadigini anladi
Ben uysalliga daha cok yaklastim, o ozur dilemeyi ogrendi
Ben kavgada cekip gitmemeyi ogrendim, o bir adim karsiligi cok adim yaklasabilecegimi hatirladi
Ben bugun derdini paylastim, o bana guzel sabahlar verdi
Ben sukrediyorum, o aklini kullanip kazandigi icin mutlu
Ben nihayet doydum, o surprizler icin daha yaratici
Paylasiyoruz bir seyleri
Ust uste koyup insaat yapiyoruz
Win win galiba

Bir de corap sezonu acildi:) terlemek yok, daha cok efor var :)

Bir nevi mutluluk :)

Friday, August 31, 2012

bazen

sabah dediğin güzel oluyor
hem de cok asık suratlı, pms kurbanı uyansan bile
mesela biri saçlarını okşuyor
adi bir kedi ayaklarına saldırıyor
evde kahvaltılık filan olmuyor
hatta tüm telefonlar aynı anda çalıyor
herkes ayrı bir ateşli konuşmada
ama sesler çıksa, yatakta keyif yapan 2 kişi kalıyor geriye
sonra an geliyor çıkmak gerekiyor o yataktan
kahveler çıkıyor piyasaya, sonra yine herkes bir köşeye geçiyor telefonlar yüzünden
sonra evden de çıkmak gerekiyor
o gri ayağı sakat kedi çıkıyor piyasaya
yakalama çalışmaları, nafile!
haydi yola
saat altı bucuk oluyor, karnın hala acıkmamış
akşam kızlar eşliğinde geçen gece ile sabah birleşince ruh doygun, mide depodakilerle idare ediyor, umursamıyor.

sonra, biri, hatta epey önemli biri, ona diyor ki su topraklarda tek sen yapabilirsin bunu, gurur duyuyorsun o noktada, oluyor diyorsun, piştiğini goruyorsun.
hatta aptal genç kız gibi diyorsun ki:

galiba yaz güzel kapanıyor

bazen

 komik şeyler çok seksi

Monday, August 27, 2012

Bergama / Pergamon / Acropolis /Akropol Bölüm I / Part I

Ayvalık son seyahatimde pazar günü tekneye binip biraz da koyları dolaşırız diye düşünmüştüm.Cumartesi günü kaydımızı yaptırıp,kaporayı yatırdık.Bu arada aklınızda olsun üzerinde "Jale" ibaresi taşıyan teknelere binerseniz bonus olarak gürültü,sağır edici müzik vs. ile yolunuza devam edebilirsiniz, dikkat..
Neyse sabah kalkınca görüldü ki bırak tekneyi yürümek mümkün değil..
Alternatif üretirken Bergama lafının arasında kayboluverdik, o vakit Bergama tamam deyip yola koyulduk. Ayvalık-Bergama arası çok mesafe değil, Otobüs veya Araçla gitmek mümkün.
Yaklaşık 65 km olan yol, çift şeritli fakat yol yapım çalışmaları devam ettiğinden sürekli tek şeride düşüp duruyor.

Bergama'ya girişte direkt Acropolis'e çıkalım dedik.Acropolis'e hem araçla çıkabilir hem de teleferikle çıkabilirsiniz. Teleferik leziz, adambaşı 10 lira ama her kuruşuna değer bir manzara var.

Çıkarken dibinizdeki DSİ barajı tüm görkemiyle sizi karşılıyor.Tabii bu görkemin altında sulara gömülmüş antik şehir Allinoi var ama olsun değil mi ..Mazallah devletimiz su konusunda tarihten daha hassas.
Teleferik yükseldikçe manzara daha da güzelleşiyor.
Teleferik ne çok hızlı, ne çok yavaş, kararında tırmanışına devam ediyor.
Nihayet tepeye varıyoruz. Tepedeki durum şu şekilde, Turistler için Hediyelik eşya dükkanları, Bir çay bahçesi, Su ve İçecek satan ufak dükkanlar ve Acropolis'e giriş klübesi.Hatta bu kulübeden müzekart bile çıkartmak mümkün.Size tavsiyem aşağıdan gelirken yanınızda 1 litrelik soğuk su bulundurun, minimum 1.5 saat süren Acropolis'te yazın çok ihtiyaç duyuyorsunuz.Acropolis girişi 20 TL, tabii müzekart aldınızsa ücretsiz.
Bu kısım acropolis'in üst kısmından burası gayet açık bir alan, hatta şuraya tam halini koyayım da güzel olsun.
Bu kısım Athena Kutsal Mahalli olarak geçiyor.
Eğer orjinalde bakarsanız tam orta kısım.
Aşağıda Bergama Akropol'ün orjinaline sadık şeklinde yeniden ölçekli hali.


Bu noktanın sol alt kısmında tiyatro alanı var. Tiyatro alanı gerçekten inanılmaz, zira eğimi o kadar dik ki, inmek için 2 kişinin bile zor sığacağı kadar ufak merdivenlerle buranın başına çıkıyorsunuz, eğer yükseklik korkunuz varsa buraya dikkat..Fakat Tiyatro da sizi tüm heybetinle karşılıyor.
Merdivenlerin görüntüsü aşağıda
 Merdiven inişinin video'sunu aşağıya yerleştirdim, biraz titreme, görüntünün çok da iyi olmadığını söyleyeyim.

Tiyatro alanıyla ilgili bilgi levhası:


 Merdivenden indiğinizde şehir (Bergama) solunuzda kalıyor ki farkettiğiniz gibi epey yüksektesiniz :)


Tiyatro'ya biraz daha uzaktan bakınca ne dediğim daha netleşiyor :)
Tiyatro'nun arkasında görülen 2 tane ağacın olduğu yer ise Büyük Sunak, Agora Altar'ı..
Burayı sonradan daha kapsamlı göreceğiz fakat şimdilik Tiyatro'dan görünüşü aşağıdaki şekilde...
Merdivenlerden tekrar yukarı geldiğimiz alana çıkarken ne kadar karanlık olduğunu da görebilirsiniz:

Tiyatronun sağından gidildiğinde.Traian Kutsal alanına giriyoruz. Bu alan, çeşitli odalardan oluşuyor, odaların çoğu tapınma amaçlı.
Odaların mimarisi hakikaten muazzam, özellikle yıllar boyu süren inşaatı sırasınca kaideleri oynatmadan tekrar etrafını kuvvetlendirip yapıyı yıllar boyu ayakta tutabilecek şekilde inşaat yapmaları inanılmaz.
Bunu fotoğraflardan da görebiliyoruz.
Aşağıda görebileceğniz bu uzun kısım içerisinde odaları barındırıyor.
Giriş yine dar bir kapıdan yapılıyor.
Buralardan yol dehşet görülüyor.
Sağlı sollu odaları da aşağıda görebilirsiniz.

 Burayı bitirip tekrar sağa doğru geldiğimizde sizi mistik olduğu kadar tüm görkemiyle karşılayan muazzam "Traianeum" yani tapınak kısmı karşılıyor. Batı uç kısmı olarak da adlandıralan kısma ait bilgi aşağıda, zoomlarsanız istediğiniz gibi okuyabilirsiniz.
Bu nefes kesici yerin resimleri ve videolarını da ekliyorum.Açıkcası benim soluğum bu noktada kesildi, zaman tam bu noktada duruyor..Orada kaldığım süre boyunca da hissiyatım zamanın durduğu...







Buraya da bu kısmın videosunu yerleştiriyorum, iyi seyirler, tadını çıkartın.
 
 Tapınaktan resimlere devam ediyorum, açıkcası buraya tekrar gelmek durumundayım zira doyamadığımı burayı yazarken hissediyorum.



 Plajda ayak resmi yerine tarihi mekanda ayak resmi :) Bu arada terliksiz burayı gezmek de ayrı cesaret zira o kadar sıcak ki ayakkabı aslında hem iyi hemde kötü..Tabii yılan gördüğümü de yazıyorum, siz bilirsiniz :)


Bu kısmın biraz arkasında da Kraliyet ailesinin yaşadığı yerlere giriş var, bu noktada da inanılmaz bir su sarnıcı bulunuyor. En yakın su kaynağının takribi 50 km olduğunu düşünürseniz, üzerine de yüksekliği ilave edince, MS II yy'da inşaat tekniğinin ne kadar geliştiğini varın siz hesap edin.Buraya suyu çıkartmışlar. (Bileşik kaplar prensibi) 2000 yıl sonrasında inşaat tekniğinde neler olduğunu tahmin ediyoruz ama 2000 yıl önce yapılanların nasıl olduğu malum..Muazzam...
Eh buradan hareket edip biraz daha tırmanınca arkadaki baraj gölünü görebiliyoruz, baraj zaten yeteri kadar can sıkıcı zira daha öncede belirttiğim gibi Allinoi antik şehri artık bu barajın suları altında gömülü.Solda kalıyor.

 Bergama Acropol'ünde yaşayanlar aslında zamane sosyetesi, tüccarlar, bilinmiş kişiler, soylular ve Kraliyet ailesi..Aşağıdaki yıkıntılar ki Acropol üzerindeki kanımca en hali kalmamış ve yıkıntıların bariz belli olduğu kısım burası..







Ve Akropol'ün son kısmı ki burada çektiğim video'yu cep telefonu uçurdu bu yüzden gerçekten üzülüyorum.
Neyse, Geldiğim son yer Büyük Sunak (Bergama Sunağı) Yukarı Agora adıyla anılan Zeus'a adanan gösterişli sunak alanı.
 Girişi arkada görebiliyorsunuz, takribi 150-200 metre kadar aşağı yürümeniz gerekiyor.
 Bergama yine ufacık...
 Sunak alanının ortasında 2 tane Heybetli Çam ağacı var, ne kadar da sessiz ne kadar da herşeyin farkındalar...
 Ağaçların rüzgarda çıkardıkları sesleri video'ya çekmiştim..Ürpermek ne kelime...


Evet takribi 1.5-2 saat süren gezintinin son kısmını da böyle tamamlayıp şehre tekrar inmeye başlıyoruz.
Eh aşağıya iniş videosu takribi 5 dakika 42 saniye sürüyor, bol keyifler ! Fakat iniş videosu bir codec iblisliğine kurban gitmiş anladığım kadarıyla 16 saniyede kapanıyor ne yapalım :/
Seyahatle ilgili blog'lara baktığımda da hep şu dikkatimi çekiyor, önce word'de veya benzeri programlarda yazılmış uzunumsu bir seyahat yazısı ve yanına serpiştirildiği bariz dikkat çeken 4-5 tane foto..Hepsi bundan ibaret ama sanırsın ki yazar sürekli seyahatte, ordan oraya sekiyor..yemiyorum bilin..