Tuesday, August 9, 2011

öyle günler ki

iyi mi kötü mü karar veremiyorum.
her gün için ne iyi diyebiiyorm ne de kötü
bir dolu şey olup bitiyor
teraziye baktığımda dengeyi ya da sıfır noktasını görüyorum

koca bi sene gitti.
ne kazandık? ne kaybettik? değer miydi?

çok sevdiğim herkesi hep bir sebeple geride bırakmak zorunda kaldım ben.
9 yaşında ilk hissettiği kıpırtının sahibini toprağa veren birinin geleceği ne olurdu ki :)

pms hep bunlar...

Sunday, August 7, 2011

karma...

o karmadan bu karmaya...

yaz geldi ve kadınların topu sandalet giyiyo ya, her satılan sandaletin yanına bir ponza taşı ve krem hediye edilsin diyorum ve bu konuda ısrar ediyorum.

bu sıcakta taşınacak şirket ve 1 hafta klimasız geçecek, haftayı nasıl çıkaracağım muamma, tamsion bu sefer 20 sınırlarını zorlar sanırım.

sıcakta işim gücüm yokmuş gibi yemeklere sardım.

dün namuslu osso buco, bugün tiramisu, yine namusu ile tabii.
Tiramusu diye labneli muhallebi yapanlara selam ederim, tek eksiğim marsalam yoktu, amarettolu yaptım kahveyi. ve evet tiramisu da çiğ yumurta vardır, ve evet tirmisuda labne yoktur, pandispanya hiç olamaz.

güzel domates ve celery bulunca kenara domates sosu koymamak olmazdı.

geçen hafta da focaccia yaptım, makinesiz ilk ekmeğim.
Maya işini sevdim, devamı gelecek.

kafayı sıyırdım, kendimi 15 yaşında sanıyorum herhalde, koyu mavi, koyu yeşil ojeler sürdüm.

hawaian tropic yağlarda kesin boya var, başka türlü ten rengim açıklanamaz.

12 yaşında 50lik kadın yetiştiren annelerden nefret ettim. Çocukları ayrıca hırpalamak istedim.

Freşanın bir sodalı meyva suyu çıkmış, her yerde yok, her bulduğumda 12li depolar yapıyorum, votka ile süperler.

Yakın zamanda ofis adresini soranlara akmerkezin karşısında diyeceğim.

Günaydından aldığım köftelerle süper dürüm yapıldığını keşfettim.

Babamın elleri daha da tutuldu, acı içinde seyrediyorum.

Cuma günü yaptırdığım havlu koleksiyonu için 3 tebrik aldım, mutlu oldum.

bu hafta sonu hiç iş yapmadım, hatta çalıştığımı bile unutmaya çalıştım, zira sürmenaj sinyalleri verdim hafta içi.

Musevi patronla ofis mobilya alışverişinin zorluğunu test ettim, ama bitirdim. Kaldı koltuklar sadece.

Kendime ait bir odaya sadece ve sadece 1 hafta kaldı, üstelik herkesin kapısını kapalı tutması mecburi, sevinçten ölebilirim.

Benim karmam bu kadar.