Saturday, August 28, 2010

son derken

ikidir elixir nasılsın dediğinde cevap veriyorum ama, ama işte...
veremiyorum aslında
verecek cevap yok gibi
içinde olduğum şartlara kötü demek, nankörlük
ama birinin içimi ikna etmesi gerekir

ya bir gün bu kararlardan pişman olursak ve çok geç olursa kafamda dönüp duruyor
en basit soruya verecek cevabım yok aslında, iyi mi?

işte bildiklerimi unutmadığımı, koku alma yeteneğimi kaybetmediğimi öğrendim bu hafta. o konuda daha dik omuzlarım. Patronun gözlerindeki ifade benim için çok şey demekti. Elixir ile benim geçtiğim yoldan geçmeyenler bilmez o bakışların insana verdiklerini.

sabah 7den akşam 10a kadar dopdolu kafam, hiç boşluk yok. ama 10'dan sonra her şey biz buradayız diyor. Bastırmayı, gömmeyi hatırlıyorum yine. Başarılı değilim hala.

Yolun nasıl gideceğini biliyorum artık derken, bambaşka bir yol önümde. Geçmişe oranla pürüzsüzce gidip, kolay alınıyor bu yol. Gülümseyebilmek lazım bu durumda. Beyin uyuşmuş gibi olmamalı. Sabah erkenden havuza gittim, spor yapamadım, dün yine nazi iki hoca yordu epey kaslarımı zira. bugün de devam etsem, yarın kımıldayamayacaktım. Halide Edip romanlarını basıyor ya Can, onlara daldım bu ara. birbirinin tekrarı, dönemi eleştiren romanlar, Halide'nin değişmeyen sert bakışı ve ahlak anlayışı. yine de okumaktan alamıyorum kendimi. Sanki beni azarlıyor, ben de başımı öne eğip dinlemek zorundayım gibi kabulleniyorum bu durumu.

İnsan plan yaptıkça Allah gülermiş ya, her halde onu en çok güldürenler arasında Top 5'e oynarım.
Para, pul, mal mülk değildi istediğim. Hiç onları hayal etmedim, etmem de gerekmedi. Daha yola başlarken ben yaşlılığını güvenceye aldım, sen sadece bugünlerin için savaşacaksın diyen bir aileye sahip olmak insanın en büyük rahatlığı. Hayat savaşını başaramasam bile, yolun sonunda başımı sokacağım evim ve geçineceğim para hep olacaktı zaten. Ben hep bunalr yokmuş gibi yaşadım, yokmuş gibi savaştım. En kötü günde bile kolay kolay yardım istemedim onlardan.

Tek istediğim, hele son senelerde, sadece seveceğim bir adamdı.
Her dönemde mutlaka beni bir çok seven oldu, sevilmemeyi Allah bana hiç göstermedi çok şükür. bilirim ama yine de ne zor olduğunu. Hep giden oldum, aklıma yatmadığı zamanlar hep gittim. Canım acısa da gittim. Özlesem de gittim. Akıl dediğimiz bok hep önde oldu.
Şimdi nerede acaba?
gitmeye karar vermek ile gitmek zorunda olmak farkını ilk kez yaşamak mı aklı kaybettiren?

Yaş ilerledikçe bizden büyük bir varlığın gücünü kabullenmek daha kolay. Nerede o 20lerdeki gözü karalıklar? Nerede o zaman ki özgüven? Nerede o her şeyi ben başarırım hissi?

Çok hata yaptım hayat içinde. Hiç biri için pişman değilim; ne yaptıklarım ne de yapmadıklarım. Hepsi benim seçimimdi, kimseyi dinlemedim, hep içimden geleni yaptım. Belki o yüzden de korkmadım hayattan hiç.

bu sefer korku var ne yalan söyliyeyim. ya pişman olursak bir gün?

son derken

ikidir elixir nasılsın dediğinde cevap veriyorum ama, ama işte...
veremiyorum aslında
verecek cevap yok gibi
içinde olduğum şartlara kötü demek, nankörlük
ama birinin içimi ikna etmesi gerekir

ya bir gün bu kararlardan pişman olursak ve çok geç olursa kafamda dönüp duruyor
en basit soruya verecek cevabım yok aslında, iyi mi?

işte bildiklerimi unutmadığımı, koku alma yeteneğimi kaybetmediğimi öğrendim bu hafta. o konuda daha dik omuzlarım. Patronun gözlerindeki ifade benim için çok şey demekti. Elixir ile benim geçtiğim yoldan geçmeyenler bilmez o bakışların insana verdiklerini.

sabah 7den akşam 10a kadar dopdolu kafam, hiç boşluk yok. ama 10'dan sonra her şey biz buradayız diyor. Bastırmayı, gömmeyi hatırlıyorum yine. Başarılı değilim hala.

Yolun nasıl gideceğini biliyorum artık derken, bambaşka bir yol önümde. Geçmişe oranla pürüzsüzce gidip, kolay alınıyor bu yol. Gülümseyebilmek lazım bu durumda. Beyin uyuşmuş gibi olmamalı. Sabah erkenden havuza gittim, spor yapamadım, dün yine nazi iki hoca yordu epey kaslarımı zira. bugün de devam etsem, yarın kımıldayamayacaktım. Halide Edip romanlarını basıyor ya Can, onlara daldım bu ara. birbirinin tekrarı, dönemi eleştiren romanlar, Halide'nin değişmeyen sert bakışı ve ahlak anlayışı. yine de okumaktan alamıyorum kendimi. Sanki beni azarlıyor, ben de başımı öne eğip dinlemek zorundayım gibi kabulleniyorum bu durumu.

İnsan plan yaptıkça Allah gülermiş ya, her halde onu en çok güldürenler arasında Top 5'e oynarım.
Para, pul, mal mülk değildi istediğim. Hiç onları hayal etmedim, etmem de gerekmedi. Daha yola başlarken ben yaşlılığını güvenceye aldım, sen sadece bugünlerin için savaşacaksın diyen bir aileye sahip olmak insanın en büyük rahatlığı. Hayat savaşını başaramasam bile, yolun sonunda başımı sokacağım evim ve geçineceğim para hep olacaktı zaten. Ben hep bunalr yokmuş gibi yaşadım, yokmuş gibi savaştım. En kötü günde bile kolay kolay yardım istemedim onlardan.

Tek istediğim, hele son senelerde, sadece seveceğim bir adamdı.
Her dönemde mutlaka beni bir çok seven oldu, sevilmemeyi Allah bana hiç göstermedi çok şükür. bilirim ama yine de ne zor olduğunu. Hep giden oldum, aklıma yatmadığı zamanlar hep gittim. Canım acısa da gittim. Özlesem de gittim. Akıl dediğimiz bok hep önde oldu.
Şimdi nerede acaba?

Thursday, August 26, 2010

Hasta demişken








kedi poposunu görmüş yara zannetmiş ilk aklıma gelen
şımartılmak isteyen hasta ile dün konuştum ben
o kadar kötü deeldi. tamam ses çatlak patlak ama, yaşar daha bu..









Üstüne o adam bir de bana nasılsın deme gafletine düştü :)
Nassı olcem...
























Tatil Bitti

Tatil bitti.
Yarın sezon açılıyor.
Vettel'in dili daha da uzamış, Webber 36 olmuş, Vettel oteldeki şampuanlardan hediye edecekmiş....

Bütün renkleri ile başlıyor yine.
bir renk eksik de olsa...
Yarın 3te
alıcılarınızın kayıt ayarlarını yapınız şayet yerinize yapan yoksa....

Halen hastayım..ayrıca hasta olduğuma da hastayım bilmem anlatabildim mi..

Hastayken çekilmez adamlar sıralamasına baştan oturmak gibisi yok, zaten normalde çekilebilir bir yanım olmadığı için hastayken daha da beter durumda oluyorum sevgili okuyucu.
Hastalık için illa yatar olmak durumda da değiliz biliyorsunuz..

Wednesday, August 25, 2010

SOSYAL MEDYA'YI NEDEN FAZLA KULLANMIYORUM...

2,5 yildir fbook kullanmiyorum yasantima ne vermedigini de biliyorum cok da derdim mi ? hic degil.
hele su sosyallesme cabasi yok mu (seks partnerligi) ..insanlarin cogunun amaci buyken gerzek muabbetlere girmesi, laylom aplikasyonlari girmesini de daha da gerzekce buluyorum.
twitter da kullanmiyorum, ffeed de kullanmiyorum.teshirci yonumle daha tanismadim ama pek de niyetim yok.
evet dinozorum...hepsi bana gereksiz geliyor..
insanlarin mesajla sabahin korunde
-slm
-mrb
-nbr?
-iiim
demesinin hayatimda ne kadar sahtelik yaratacaginin farkindayim.

ne vakit ki insanlar kendileriyle bu sahtecilik denizinde yüzlesir o vakit hersey daha güzel olur.
Bu maymunlugun faydasi yok mu var..
ben facebook'tan yuva arkadasimi buldum, ilkokuldan arkadasimi buldum ama bunlar minor ayrintilar bunlarla hayati anlamlandirmaya calismak baska bisi..
fbook'ta cok ciddi zaman geciren insanlar var bence onlarin cok ciddi terapiye, agir karakter deformasyonlariyla yuzlesmeye ihtiyaclari var.
Olmayan kimlikler, olmayan yüzler, olmayan fizikler..
Hey bu yaziyi okuyan..ikinci facebook account'unu kapayacak misin peki ? hani o account'u kirli seyler icin acmistin ya ? hahahahahaha

Tuesday, August 24, 2010

Hastayım

Sezonu tamamlayamadan klima'dan pişti oldum.Hoş zaten bunun da oluş sebebi şudur..Sabah'a kadar tribal bir durum, sonrasında gecenin 3'ünde içilmeye başlanan bir puro..ardından bi sigara..kafa dumanlı yattım 4'de..sabah 7'de uyandım halsizdim..sabah bi tost'la kahvaltı geçiştirdim..akşamüstü toplantım vardı rahattım ama noldu dışarda bir iş çıkıverdi, kur kaldır cinsinden, karşıya geçtim, elimde malzemelerle dolaştım, terledim, arabanın içinde klima açtım, öğlen de öğün atladım..akşam'da bir arkadaşıma gittim yemek için..orda da zaten kireç gibiydim..burnum aktı durdu..sabahı zor ettim, 4 kere uyandım..Şimdi acı reçete ile yuttum bi 1000 mg C vitaminini...akşamüstü bi tane daha...hmm

Sunday, August 22, 2010

Yarım yarım

Her şeyin yarım kalma dönemi sanki
Sevgilerin, alışkanlıkların, işlerin
4 gündür bir filmi bitiremedim, kala kala 40 dakikası kaldı oysa.
Dün çamaşır makinesi geldi, montajı yarım kaldı, su girişini değiştirmek lazımmış. ama azimle fırlatan deler ya, pazar günü buldum tesisatçı, 2 saat kazan kepçe aradım ama buldum tesisatçıyı, yapıyorlar şimdi.
Hatta bitti ve başladı makina çalışmaya, elleri değmişken bu eve geçtik geçeli dert olan banyo lavabosunun gideri de halledildi. Oh be dünya varmış.
Ben bunları bir günde bitiririm ki dediğim 2 kitap almıştım, haftaları bitti, 5er sayfa ancak okunmuş.
Spora başladım tekrar güya, o-bu-şu derken yarım işte. Ki ben spordan kaçmanın bahanesi olmaz diye yırtınan kişi, memnun oldum tanıştığımıza.

İhtiyaç duymadığım ne varsa tamamlanıyor. Ya ben? Benim gerçekten istediklerim???

I love you Poyraz

Uzun zamandır ilk kez 24 saati klima vızıltısız geçirdim. Ne büyük bir sessizlik.
Balkondan nöbet tutan askerlere baktım uzun uzun. Rüzgarı hissettim. Özlemişim.

Şimdi fark ettim sabah beri bir şey yemediğimi, yemek pişirirken kokudan doyuyor gerçekten insan.

Bir daha tekerrür etmeyeceklere ağlamanın yersizliğini bilmek işe yaramıyor, ama buz her derde deva.

Uyumak lazım biraz, ama gözlerim kapanmıyor.