Friday, September 2, 2011

Burger Story - Ankara-Pandora AVM

Arasıra bu blog'un yeme,içmeye ait rafine zevklerimizinde bulunduğu bir yer olduğunu gelen ziyaretçilere unutturmamak gerektiğine inanıyorum (kurduğum cümleye bak)

Herneyse 2 günlük kısa Ankara turumun içerisine olmazsa olmazlarımı da kattığıma göre Ankaralıların yeni gözdesi Pandora AVM'nin içinde bulunan Burger Story'ye ayırayım dedim. Dükkanın tek dezavantajı bence çocukların oyuncak dükkanlarıyla bitişik komşu olması hatta bitişiğinde atari salonu olması (onları atari diye biliyoruz ama aşmış makineler) .

Burger Story tavanı yüksekçe olmayan bir dükkan,Espas giriş kısmındaki ufak asma tavan içerisine yerleştirilmiş eşyalardan dolayı epey inmiş. Dükkan girişinde sol kısımda ızgaralar mevcut, sağ kısım (cam kenarı) masalardan oluşuyor, hava güzel diye dışardaki balkon kısmında oturduk. Dekorasyon ahşap ağırlıklı, içerisi de bu yüzden kahve tonlarında tasarlanmış, açıkçası bana daral geldi..Aydınlatmada pek kuvvetli olmadığı için iç kısım oldukça karanlık.


Gelelim menüye, Menü temiz tasarlanmış, her içerik anlaşılır halde olmasa da fena değil.Fiyatlar bilindik hamburger dükkanları ile hemen hemen aynı.
Lezzet diye kıvrandığınızın farkındayım, detaylara geçelim.BBQ burger ısmarladım. Sunum olarak fena değil lakin Burger'i ben az/orta pişsin istedim, orta yapabildiler.Et umduğum gibi değil çok çekilmiş ve çok açıkcası hamburgerlerinde hiçbir numara yok.Lezzet olarak vasattan halliceler, bakmayın böyle tombik göründüklerine, yediğim hamburger gayet sıradan, gayet ortalama bir lezzeti barındırıyor.Ne pişim olarak, ne yağ oranı, ne sıcaklığı hiç biri beni tatmin edemedi.Çok matah değil, yani dükkanın albenisi, menünün tasarımı ,dekorasyon falan hepsi hikaye sevgili okuyucu.Üzgünüm ama gayet sıradan bir hamburger yemek insanı pek bozmuyor ama bu sıradanlığın standart hale gelmesi asap bozucu.Hadi bizde girişelim bu hamburger furyasında bizde kazanırız sıradanlığı.

Patatesler dolgunca idi ve tadı fena değildi, iri taneli hardalla çok iyi gitti hakkını vereyim.Dark Bira ile güzel ikili oldular.

Bu da kuzenimin istediği Karamelize Burger.. Aynı yavanlıktan kendisi de şikayet etti, düşünsenize BBQ sipariş ediyorsunuz hamburgerin tepesindeki ekmeği kaldırınca bir tutam barbekü sosu görüyorsunuz yani et pişerken bir füme tadı verilebilecekken barbekü sosuyla durumu kotarmış olduklarını, karemelize Burger yediğinizde de soğumuş karemelize soğan parçalarıyla bunun da berbat edildiğini görüyoruz.Çok mu zordu o soğanların hamburger pişerken taze olarak yapımı ? Falan filan..işte bu özensizlikler, makyajla örtülmüyor ben oraya hamburger yemeğe gidiyorum.Ne dekorasyona, ne de menü'ye bakıyorum.Lezzet istiyorum, bulamıyorum bu kadar basit.Sıradanlıktan şikayetim bu.


Tuesday, August 30, 2011

uzun günler

tatillerin tek kötü tarafı kaçacak yer olmaması
düşünceler teker teker rahatça saldırabiliyorlar
ve kaçacak yer yok, uyanıkken susturmanın yolu olsa bile rüyalarda yapacak bir şey kalmıyor
ya da uyanık kalınan anlarda bir an, bir cümle gelip kulakta çınlıyor.


kaçmak mümkün o cümlelerden, ama kabul edip, hazmedip devam etmek ilk anında zor gelse de daha faydalı.
Fayda...
Nasıl soğuk, nasıl faydacı, nasıl didaktik

Okuduğum bloglardan birinde CP'li bir çocuğu olan bir anne var. İçlerini, gerçeklerini bilemem tabii, ben sadece okuduklarımı gerçek kabul ediyorum. Çok, doğru kelimeleri bulamıyorum ama sanırım şöyle diyebilirim, meydan okuyucu ve sabırlı bir hayat. Desteksiz çökebilecek bir hayat.

Bu kadar ilişki, güya aşk, evlilikten sonra itiraf etmesi zor ama kimse beni o kadar sevmemiş; ya da bir değişiklik yapıp cümleni değiştirmem lazım, ben kimseyi o kadar sevmemişim. Uzun yolculukları becerememişim.

Bu tatilin, bu uzun günlerin en zor tarafı işte bu cümleler oldu şimdiye kadar. günde 14 saatten fazla uyumak bile bu cümleleri söylemekten kaçmama yetmedi.

Bu cümleyi edebilmek ne işe yarayacak henüz bilmiyorum, ama bilinç bunu illa söylettiğine göre vardır bir sebebi. Şu an düşünmüyorum... Merak ediyorum, ama düşünmüyorum

Sunday, August 28, 2011

çıkmadık can

ben hâlâ dolaşıyorum avare
hani görsen, enikonu divane
ne yaptıysam olmadı, ne çare
unutamadım, gitti!

unutamasa da insan devam ediyor ya, eksik tatlar var.
o eksikleri kapamaya bazen dost omzu, bazen 2 kadeh, bazen iş...
ama işte o buruk tat var ya ağızda, hani sabah ilk iş sigara yakmak gibi
gripten önceki kırgınlık gibi
sonbahar geldiğinde ilk üşünen gece gibi
en güzel köftenin yanına gelen ekşi ayran gibi


sonra Nil çaldı
hakkında her şeyi duymak istiyorum
belki dedim..
neden olmasın
belki becerir tekrar attırmayı
belki o bakire halleri geri gelir
titrenir
heyecan gelir
o yorgun, ama doygun yüz ifadesi gelir yine

çıkmadık candan? kesilmez herhalde...