Wednesday, September 8, 2010

8 ya...

8 ya bugun...
18.si

ama ben hastahanelerdeyim
bir sonuç almak için debelenirken, kopup ağlıyorum

hak etmiş miydim gerçekten????

dün gidip saçlarımı kestirdim, biraz daha delirsem asker traşı olacaktı
aynada aynı yüze tahammül edemiyorum
aynı olmamalı
başka bir yüz olmalı ki, belki başkasının başına geldi bunlar diye kandırırım kendimi
birileri, bir şeyler masum kalır bir yerlerde

Tuesday, September 7, 2010

Even Better Than The Real Thing

Give me one more chance
And you'll be satisfied
Give me two more chances
You won't be denied
Well, my heart is where it's always been
My head is somewhere in between
Give me one more chance
Let me be your lover tonight

Oh yeah, check it out

You're the real thing
Yeah the real thing
You're the real thing
Even better than the real thing
Child

Give me one last chance
And I'm gonna make you sing
Give me half a chance
To ride on the waves that you bring

You're honey child to a swarm of bees
Gonna blow right through you like a breeze
Give me one last dance
We'll slide down the surface of things

You're the real thing
Yeah the real thing
You're the real thing
Even better than the real thing
Child

We're free to fly the crimson sky
The sun won't melt our wings tonight
Oh now, oooh yeah...here she comes

Take me higher
Take me higher
Can you take me higher?
Will you take me higher?

You're the real thing
Yeah the real thing
You're the real thing
Even better than the real thing
Even better than the real thing

Bir sağ bir sol

Bir Evren bir Mehtap Hanım...
Aleyhime çalışıyor ikisi de :)
Aklıma düşürüveriyorlar ne güzel unuttuklarımı

Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın
Biri seni bulacak
Önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan
Biraz ürkeceksin.!
Ne kadar dirensen de nafile.
İnsansın sonuçta, seveceksin
Eski acılara bakıp da küsme sevdalara
Gâvura kızıp da oruç bozulmaz.!
Sök at kafandan acabaları.!
BİR KEMİK AYNI YERDEN İKİ DEFA KIRILMAZ.

hepsi doğru ama gel gör ki, ancak bir yaşa kadar
sonrasında olmuyor, olamıyor
en azından benim için

Sabah Sabah

info@tekzen.com.tr; istanbul@dogankoc.com.tr; info@dogankoc.com.tr

Sayın Yetkili,
Bu sabah saat 08.50'de Mecidiyeköy mağazanızın yanında Mado'da kahvaltı etmekteydim.
Aynı saatte 50 yaşlarında bir hanımefendi mağazanın kapısından içeri girmek istedi.
Daha sonra isminin Uğur Güler olduğunu öğrendiğim güvenlik görevlisi hanımefendiye dükkanın kapalı olduğunu belirtti, hanımefendi arkasını döner dönmez de arkasından bir hareket yaptı.
Hareketi size söylemekten ben hicap duyuyorum, zira bir insanın yapması yeterince çirkin iken bir mağazanın emanet edildiği güvenlik görevlisinin yapmasının ne derece iğrenç olduğunu kelimelere dökmek mümkün değil.
Umuyorum ki giriş kapısında kayıt yapan güvenlik kameralarınız vardır ve bu saatte çalışan Uğur Güler isimli şahsın yaptığı hareketi sizlerde görebilirsiniz.
Hanımefendinin arkasından öpücük gönderip, iki kolunu da geriye doğru çekip kalçasını öne doğru çıkararak yaptığı hareketi seyretmek beni yerin dibine soktu.

Bu tip bir adamın ilk vukuatı olamaz bu, mutlaka daha önce yaptıkları da vardır.
Kendisi hakkında gereken işlemlerin yapılmasını ve şahsımın da durumun akıbeti konusunda haberdar edilmesini rica ediyorum.
Saygılarımla,

Monday, September 6, 2010

içimizdeki irlandalılar

Ulan nası iştir bu anlamadım..
Gelde çık bunun içinden..
Şaka gibi..
Yılların protestocuları dediğim adamların konserine gideceğim bu vesileyle..bu foto'yu görünce konsere ayaklarım geri gider oldu bi an..
mevzuya gel hahahaha...

Hold Me, Thrill Me, Kiss Me, Kill Me

Sunday, September 5, 2010

yine zor yoldan gidelim

ne işim olur ki kolay halledilir şeylerle...
sonuca gitmek için hep bi ters gösterilen kulaklar, nedensiz engeller
ilk kriz cuma günü para ile çıkıyor
varlık içinde yokluk durumu, olması gerektiği yerde olamayan para ile başlıyor her şey
akşam akşam kriz
oysa pazartesi sabahı çözülecek her şey

Ufak bir ağlama krizi, sinir, heyecan arkası çözülüyor her şey
Randevu saat 4.30da
sabah 9 sonrası yemek yenmeyecek
Sabah başka bir hastahaneye bir başkası için gidiş, 20 dakikada bitecek işin 2,5 saat sürmesi, o arada kahvaltı edecek fırsat bulamamak, o 2,5 saatte o güzelim hastahanenin otoparkı olmaması ve çevresinde araba bırakacak yer olmaması sebebi ile deli danalar gibi dönüp durmak, arabayı sokabildiğim her delikten 30 saniye içinde kovulmak... En son cadde ortasında arabayı yakmayı düşünüyordum.

Açlıktan ölmek bir tarafa, son 4-5 gündür soldan soldan bana saldıran tatlı krizlerine dayanmak ayrı bir işkence. Nasıl ki demeyin, şöyle anlatayım. Oda arkadaşım 6 aylık hamile, doğal olarak canı onu bunu istiyor, ve yeme kapasitesi doğal olarak benim bir kaç katım. Cuma günü benim tatlı krizlerime uydu garibim mesai saati boyunca, artık saatler altıyı gösterdiğinde o fazla yemekten kusmaya başladı, ben hala tatlı düşünüyordum. düşündüğüm yetmezmiş gibi gece boyunca 2 tane ekerin hoşmerimini, bir adette dondurmalı tavuk göğsünü götürdüm. Her tür tuzlu yiyecek kusma isteği uyandırırken sütlü her türlü tatlı için canımı verecek haldeyim ve durum tamamen kontrolüm dışında. daha yeni 25 kilo vermiş bir kadın dayanamıyorum diyorsa, varın siz düşünün krizleri.

Gün içinde yine bir sürü başka engel vs derken saat 4.30 oldu.
Şanslıymışım çok tatlı bir doktor çıktı karşıma. Hemen bir göz atacak ve işlem yapılacak. Ama gel gör ki ultrason göstermiyor. Tahlilllerde durum kesin ama görüntü yok!!!
Bekleyeceğiz 10 gün daha dediğinde kafamdan aşağı kaynar sular, ben 10 gün daha tatlı yemeye devam edersem 25 kilonun en az onunu geri alırım. Psikolojik tarafından bahsetmiyorum, zira pazar pazar hönkürmeye niyetim yok.

Netice şu ki, 10 gün daha beklenecek; 13 Eylülde bir daha bakılacak. Daha önce dış gebelik olduğundan ya yine kemoterapi iğneleri dayanacak ya da normal yoldan kolayca halledilecek. Tabii bu kadar ile kalsa kolay olurdu yine, içeride 2 tane de miyom, ceviz boyunu geçmişler bile. sonrasında bir de onlarla uğraşılacak. Bu yaşa kadar tertemiz olan içimde başlamış yumrular.

Netice şu ki bu çocuk işi bir gün ölümüm olacak, ya ruhen ya bedenen.
İnsan hem isteyip hem istemedi mi demek vücut böyle sapıtıyor.
Bakalım daha görülecek neler var hayatta, bu yaşa gelip hala bu derece doğurgan bir vücuda herkes şükredecekken ben kafam karışmış halde bakakalıyorum.
Kapıcılar Kralında çoğunluğun katılarak güldüğü:
- ulan karı, üzerine ceket düşse hamile kalıyon ... repliği gerçek hayatta da aldı yerini.