Saturday, April 24, 2010

Şu HD Yayın dedikleri ? HD Yayın nasıl seyredilir ?

Sevgili Okuyucu,
Anlıyorum seni de kendince bütçeni ayırıp gazetelerdeki insert'lerden gaza gelip, hele ki Dünya kupası başlıyor, şöyle evime kocaman bir televizyon alayım da pırıl pırıl görüntü seyredeyim derdinle gidip pahalısından bir LCD, bir plazma TV almış ve evin ortasına yerleştirmişsin.
O janjanlı kutuyu açmış, uyducuyu çağırıp tv'yi kurdurmuşsun..
Eh artık diyip eşini, çocuklarını da almış ve tv'yi açmışsın..
Fakat o da ne ! o dünya para verdiğin o güzeller güzeli televizyon hiç net göstermiyor ???
Göstermez..
Çünkü Türkiye'deki birçok kanal henüz HD'ye geçmedi.HD yayın elin parmakları kadar ve seyretmen için
HD receiver alman lazım. HD televizyon HD receiver'sız olmaz.
Elindeki HD televizyon 100 Hz ve üzeri HD sinyallerini çözüp sana pırlanta gibi görüntü sunar ama normal televizyon yayınları 50 hz olduğu için özellikle kocaman televizyonlarda pek net olmayan, seni aldatılmış gibi hissetmene sebep olacak görüntüler verir..
Çözüm 1 adet HD Receiver..
Dikkat  elindeki televizyon HD Ready ise yine HD receiver aldığında pek tatminkar olmayan görüntüler de alabilirsin şimdiden belirteyim. Televizyon seti mutlaka Full HD olmalı.
Bu arada HD receiver'lar seyredeceğin HD görüntüler sadece HD  kanallardır, Diğer kanallar bu receiver olsa da yayın olarak HD olmadığı sürece yine kötü olacaktır.Yani NTV'den yayın olsa da bu kötüdür çünkü NTV HD'ye geçmedi veya CNBCE veya Kanaltürk vs..

Alet şunun gibidir:

Aleti aldığında gerekli ayarları yaptığında o vakit rahat ve keyfinle HD yayının güzelliğini yaşıyacaksın.
Neymiş... HD receiver..
TV satıcılarını da kınıyorum, iş televizyon satmaya gelince TV'yi satıyorlar ama o showroom'lardaki görüntüyü satarken eve gelen tv'lerin o görüntüyü vermesi için HD receiver olması gerektiğini hiç söylemiyorlar.

Friday, April 23, 2010

How to make a proper blogger layout?

Wish i could knew the answer but..you know..i just want to try to fix things..well..
obviously i couldn't ..doh!
ehehehe here is the 65875th. blogger layout right now..

Sorry!

Thursday, April 22, 2010

domatesin kendi tuzu yeter tat vermeye

bu cümleyi kurarken yanımda olan herkese kafam girsin!!!!!

bu kadar sinirliyim, evet!!!!

"Zara" bir daha?

Zara dizaynlarını severim
Fiyatını da severim
Taksitlerini de severim

ama bu sene kullandıkları kumaşlar ve dikiş kalitesi beni deli etmek için seçilmiş herhalde
Aldığım tüm etek ve pantolonları kullanmadan önce terziye verip yan dikişlerini tamir ettirmek zorunda kaldım
Çünkü fasoncuları iplikten kar etmek istemiş olmalı
bu malları geçiren kalite kontrol ekibini tekrar tekrar kutlarım
Umarım iyi indirim almışlardır firmadan

Doğa Gönüllüleri Duyurusu

Yeryüzünün aldığı yağmur oranı 10 yıllık aralıklarda artar. bu sene (2010) dünyanın periyodik olarak en çok yağmur alan yıllarından biri olacak, bu nedenle yediğiniz kayısı, şeftali, kiraz, vişne, karpuz, kavun, erik vb. meyvelerin çekirdeklerini lütfen çöpe atmayın, hele çöp poşetlerine ASLA hapsetmeyin. Mümkünse herhangi bir yerde toprağın 10 cm altına gömün. Üzerine de bir bardak su dökün.

Gömme imkanınız yoksa bi poşette bu çekirdekleri biriktirip yanınıza alın ( yada arabanıza koyun) arsa, tarla, toprak yol kenarı, yamaç gibi toprağı gördüğünüz alanlara bu çekirdeklerinizi savurun, korkmayın bu çevre kirliliği değildir aksine çevre için yeni hayattır. Doğa hemen o yeni çekirdekleri kucaklar ve besler…

Yapacağınız en kötü hareket çekirdekleri poşetlere hapsetmektir ! Bunu yapmayın ve yaptırmayın.

Yapılan çalışmalarda doğaya başıboş atılan yada dikilen bu çekirdeklerin en az yarısının yeşerip ağaç veya bitki olduğu kanıtlanmış.
En büyük israflardan birisi meyve çekirdeklerinin çöpe atılması, ülkemiz adına küçümsenemeyecek büyük bir servet...
Daha yeşil bir ülke için, daha temiz hava için, toprak kaymasını önlemek ve yeni nesillerimize yeşil bir dünya bırakmak için hep birlikte elimizden geldiğince meyve çekirdeği gömelim, savuralım, fırlatalım…

Bu uygulama TEMA tarafından başlatıldı ve bilinçli toplum olarak bizlerin desteklerini bekliyor, Doğaya yardım etmek, gelecekte etrafımızı saracak beton ve gökdelenlerden alamayacağımız oksijeni karşılamak için bile bu çekirdeklerden çıkacak ağaçlara ihtiyacımız olacaktır.

Poşete koymadığınız her çekirdek için şimdiden teşekkürler,

DGD
Doğa Gönüllüleri Derneği

Wednesday, April 21, 2010

Çocuklar kimlere emanet?

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14489001.asp?gid=373

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14485499.asp?gid=373

really???

bugün öğrendim

Bugün öğrendim (şurdan: http://www.pratikanne.com/2010/04/isvecte-ebeveyn-haklar.html)

İsveç'te 1,5 senelik doğum izni varmış ve bunu anne-baba arasında eşit bölüştürmek şart imiş.
sosyal hakkın olmadığı, kullanmanın ayıp olduğu öğretilen bir çalışma düzeninde iken nasıl güzel gözüktü gözüme...

Hayal İşçiliği

Kendimce imal ettiğim, en ucuz maliyetli lakin en kafa yoran işçilik çeşidi. Bunun işgücü maliyeti sıfıra yakın olup, saatlerce kurulan hayallerden dolayı kuranın kafasını yorar, bitirir, saatlerini zorlar, dayanıklılığını sorgular.
Hayal İşçiliğinde bedeni maliyet yüksektir, hayal kurdukça insan kendini engin bir denizde sanır ama babayı alır.Zira aslında bu hayalin ve gerçekleşmeyecek bilimum fantezinin bileşkesidir.
Sen ..hala hayal kurmaya devam et..

Tuesday, April 20, 2010

Re-Jim

Jim'in kuzeni olur kendisi..Dur bakalım..Diet cola'yı bırakmak haliyle fazla zor olacak benim için ama 2 günü geçirdim onsuz..Yemekleri azalttım ama ne olacak bilemiyorum.
Nasılsa vermek zor..
Versem..
Nerde..
Keşke..
ama ama..

Sunday, April 18, 2010

Sebastien Loeb adındaki ibiş

Çoktandır aklımdaydı aslında bu adama dalmak.
Meydanı boş bulunca 6 defa ralli şampiyonu olan herkesin sevgilisi (neyin sevgisi hala anlamış değilim ya)
Sebastien..Yahu adam sıfır hata kullanıyor, robot gibi stili var.Ideal Pace dışında ne artistliği var, ne uçuşları,ne hatası..sadece gidiyor..yarış seyir zevki hiç vermiyor..
Colin McRae ve Richard Burns'un zamansız ölümleri, Carlos Sainz'in onların ölümünden sonra tadı kaçtı diye ralliyi bırakması ardından Tommi Makkinen'in de ralli'ye vedasından sonra bu ibiş yalnız kaldı..
Petter Solberg yıllar sonra tekrar dönünce adamı seyretmek keyifli geldi.
Sebastien seni hiç sevmiyorum çünkü seyir zevkin sıfır.
MotorsTV'de seni yağlayıp, yıkıyorlar ama yalan dünya..Şu ralli dünyasında sene 84'den beri bir sürü adam takip ettim, senin gibi ibişini hiç görmedim.

Nedenleri belli olan seyirci ilgisiz dünya ralli şampiyonası Türkiye ayağı

Koca gazetelerde ufacık kupürlerle geçiştirilen, kendi içinde kocaman, seyircisiz hiç olan Dünya Ralli Şampiyonası Türkiye ayağı birazdan bitecek.
Futbol'a tamah eden, ibiş spor camiası'nın da katkılarıyla haberlerde yer bulamadı. Tanıtım desen ben onu da pek göremedim, eh futbol'a tamah eden ortaokul mezunu olduğu şüpheli yırtmaya çalışan spor basını da omuz atmayınca işte yine bir ezik organizasyon.Organizasyon 4/4'lük olsa bile az seyirci olduktan sonra neyleyeyim.
Formula 1 bile böyle..Varsa yoksa futbol..sanki hayatımızı kurtaracak ya.
Koca memleketin spor sayfaları futbol başka spor yok, olamaz da sayenizde..