Thursday, September 15, 2011

Hamilenin dönüşü...

nerde return of jedi...

bayram ertesi 1 senelik iznini bitiren hamilemiz geri döndü
karakterde bir düzelme olmadığı gibi, sanki hamile olduğu günlerdeki gibi herkesin yazıktır diyerek susacağını da hayal etmiş...

odasına girdi yerleşti, ya da dağıttı, hangisi doğru kelime bilemeyeceğim, zira hadi düzgün başlasın diyerek biz salaklar bir güzel yerleştirmiştik. ama arkadaş su şişelerini bile yerde bırakıp masasına bardak koleksiyonları dizmeye başlayınca, doğal olarak herkes yavaş yavaş başladı çığrından çıkmaya.

Hani işini yapıyor olsa, yine susacak herkes, ama çok yoruldum dediği benim hazırladığım bir şablonu 10 kişiye mail atmak...

ofis kadın ağırlıklı olduğu için, kimseye gereksiz yük kalmasın diye bugune kadar hepimiz işleri bölüştük, biri yemek mi yaptı, diğeri hemen bulaşığa girdi, öbürü çöpü attı, netice olarak kimse kimseye yük bindirmemek için elindne geleni yaptı. Benim yoğun donemimde kızlar benim yerime yaptı, başkasının yoğun doneminde ben üstlendim. kimse kimseye aa hadi kalkta yap canım demek durumunda kalmadı.
Ablanın dönüşü ile baktık 2 gün kılı kıpırdamıyor, yaptık listeleri dağıttık, herkesin yemek, bulaşık, çöp günü sıraya dizildi.

Çöp atması gerektiği gün nasıl çöp atacağını sordu.
Bulaşık sırası olduğunda o mutfak doldu taştı
Bugun yemek günü idi, tuvalet öğürenlerle dolu, bir insan köfteyi de kötü yapabilir mi? evet, yapabilirmiş...
çakal ve kötü niyetli ben evden getirmiştim...

1 hafta işe geldi, yaydı, pazartesi salı çocuk hasta diye gelmedi.
dün patron odasını görüp, kendinden geçti, hadi adam daha da delirmesin diye el birliği ile odasını topladık. 4 kadın 15m2 odayı toplamak için 45 dakikaya yakın uğraştık, varın siz düşünün odayı ne hale çevirdiğini...

beni asiste eden bir yardımcım var, yaklaşık 8 sene uğraştıktan sonra çocuk sahibi olabildi, aman evladım da evladım diye göz yaşı dökebilecek biri varsa, bu kızcağızın sonuna kadar hakkı. Garibim, işe geldi, ilk gün azıcık ağladı, ikinci gün hafif mahzundu, üçüncü günden itibaren kaptırdı kendini işe, yemeklerde ya da kahve içerken mola verdiğimizde aradı sordu çocuğunu, biraz bizle paylaştı maceralarını.
Ben hafta sonları iş olsa da onu çağırmadım, o hafta içi akşamları bana daha fazla destek oldu, bir şekilde düzenimizi kurduk karşılıklı.

Diğer hanım kızımız halen günde 5 saat böğürerek ağlamalarda... hadi 5 saat ağladın, ayıptır diye 3 saati çalış. fantazi bizde ki..
Eh arkadaşım, çalışmak mecburiyet ise, aklımızı verip işimizi yapacağız
Değil ise evde oturup bakacaksın ve çevreye rahatsızlık vermeyeceksin.

Tuesday, September 13, 2011

İstanbul'da elektrik üretmek için rüzgar türbinleri var ama kimse bilmiyor


Bu şahane Rüzgar türbinleri Arnavutköy/İhsaniye'de bulunuyor. İnanılmaz büyük ve ihtişamlılar.Ben yaptığım ufak yolculukta bunları görünce arabadan inip fotoğrafladım.İşin matrak tarafı muhtemelen istanbul'da rüzgar türbinlerinin varlığından çok az insan haberdar.Hiç gazetelerde bahsi bile geçmemişti.Hatam varsa not alınsın.

Sunday, September 11, 2011

doktor var doktorcuk var

1 seneyi geçti
önce omuz tutulması
sonra dizler
sonra tekrar kol
atak üzeri atak
güya hastalığın uzmanı
1 seneden fazla, her bir gün daha kötü
3 ayda bir gelen ataklar düştü her güne
başka doktora gidelim dedikçe, ben doktoruma güveniyorum...

baktı ki artık bizi dinlemesi lazım
vedat bey dediler bu işin uzmanı
dün gittik
bir önceki sadece hastalığa göre basit ilaçlarla maskelemeye çalışmış semptomları
oysa tedavi mümkün, hastalığı yok etmek değil ama daha 10-15 sene sakat kalmadan yaşamak mümkün

dün ipten döndük
aylardır ilk defa 8 saat uyanmadan uyuyabildi
bugun ilk defa tuttuğu bardağı düşürmedi
biraz daha ilerleme için 10 gün gerekliymiş
10 gün sonra yaşının adamı olacak
ve o ilk doktoru tartaklamaya gideceğiz

o sevgili doktora 70 yaşında diye kimseyi sakat bırakmak zorunda olmadığını uygulamalı anlatmak boynumun borcudur
3. sayfada haber okursanız, o doktora üzülmeyin