Friday, January 29, 2010

J. D. Salinger'ın ardından...

Severdim Salinger'ı...

Meşhur "Catcher in the Rye" - eski "Gönülçelen" yeni "Çavdar Tarlasında Çocuklar", "Franny ve Zooey", "Yükseltin Tavan Kirişini Ustalar"ını okumuştum. Çok da sevmiştim. Röportaj vermeyen, fotoğrafı bile gizlice çekilen bir yazardı.

"Boşverin suretimi, yazdıklarım ortada işte" diyenlerden...

Bahsi geçen ilk kitabı ve de tek romanı "Catcher in the Rye", efsaneleşmiştir. "Komplo Teorileri"nde Mel Gibson'ın canlandırdığı karakterin saplantısıdır. John Lennon'ın katilinin üstünden çıkmıştır. Özetle Salinger, Holden Caulfield ile tanıştırmıştır bizleri...

Salinger'a, iki güzel lafını alıntılayarak veda edeyim:

"Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra."

"Bir kitabı bitirdiğinizde, 'Keşke bunu yazan çok yakın bir arkadaşım olsaydı da canım ne zaman istese onu telefonla arayıp konuşabilseydim' diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir."

Güle güle gönülçelen...

4 comments:

  1. Tuna Kiremitçi: Git Kendini Çok Sevdirmeden"i yazarken onu taklit etmeye çalışmıştım

    tarihe not olsun

    ReplyDelete
  2. http://www.aksam.com.tr/2010/01/12/yazar/132/serdar_turgut/inzivanin_ve_yazmamanin_getirdigi_tuhaf_mutluluk.html

    bir not daha

    ReplyDelete
  3. bu kadar kötü br taklit olabilir o zaman!!!

    ReplyDelete
  4. Basından notlar:

    Ününü sadece inanılmaz berrak üslubu ve diyalogları aktarmadaki başarısına değil, şöhrete direnmesi ve özel hayatını yıllar boyu herkesten gizlemesine de borçlu.

    Bu kararına ölümünde de saygı gösteren ailesi, cenaze töreni düzenlemedi.

    Catcher in the Rye (Çavdar Tarlasının Çocukları) 1951’de basıldı.

    Salinger 1953'te fotoğrafının kitap kapağından çıkarılmasını talep etti.

    Ajansından, hayranlarından gelen tüm mektupları yakmalarını istedi.

    Ardından New York’u terk edip Cornish’te inzivaya çekildi.

    En iyi arkadaşı, The New Yorker’ın efsanevi yayın yönetmeni William Shawn’ı ziyaret ve Florida tatilleri dışında evinden pek çıkmadı.

    Basından köşe bucak kaçtı. Kuralı bir kez, 1974’te bozdu ve The Times’ın muhabirine şöyle dedi:

    “Yayınlamamak, müthiş bir huzur hali. Çünkü yayın, özel hayatımın korkunç bir şekilde işgal edilmesi demek. Yazmayı seviyorum. Fakat sadece kendim için, kendi zevkim için yazıyorum.”

    1984’te İngiliz edebiyat eleştirmeni Ian Hamilton biyografisini yazmak için Salinger’a ulaştı ancak "Bir ömre yetecek kadar özel hayatım alt üst edildi zaten" sözleriyle geri çevrildi.

    Salinger ne kadar dirense de 1998’de eski sevgilisi Joyce Maynard ve 2000’de kızı Margaret, anılarını yayımladı. Her ikisi de Salinger efsanesini yıkacak nitelikte, hastalıklı ve huysuz bir adamı tarif ediyordu...

    ReplyDelete