Thursday, May 27, 2010

Sınırlar & Saygı


Tek çocuk olmanın getirisi midir? Yoksa kişilik özelliği midir? Çözebilmiş değilim.
Ama benim sınırlarım var. Mesela kimsenin çantasında bir şey almam, al dese dahi almam.
Götürürüm kendisine ne verecekse verir. Ben elimi içine sokmam. Kimsenin evinde bir yeri karıştırmam. Kimse adına gelen paketi aç demediği sürece açmam.

Ama bizim ofiste bir alışkanlık gidiyor ki...
Adınıza bir şey geldiğinde, siz eğer orada yoksanız hemen biri açıveriyor paketi.
Adıma gelmiş, belli ki şirketle ilgili değil. Neden elliyorsun?
Ki başkalarına yaptıklarına şahit olduğumda da ellerinden alıp ilgili kişinin masasına koymuşluğum vardır, ayıp açılmaz diye.
Bu konuda rengim, tutumum gayet belli. Sinirlenince susmadığımı da biliyorsunuz. Tepkimi aynen içimden geçtiği gibi duyacağınızı da. Daha ne demeye açarsın ve ofise adım atar atmaz sinire kesmek durumunda kalırım?

Her şeyimi neden herkesle paylaşmak durumunda olayım? Ancak kendi istediğim şeyleri paylaşırım. Çok merak ettiysen ne geldiğini bana sor. Özel bir şey ise kusura bakma gösteremem derim, göstermek isteyeceğim bir şey ise zaten sana telefon açar gel bak ne aldım derim.
Aramızda samimiyet gelişti ise, her şeyimiz teklifsiz olacak değil ki? Ben bugüne dek ne babamın ne kocamın bir eşyasını ellememişim, adına gelen zarfları açmamışım.
Sevgilimle kendime tüylü kelepçe ısmarladım ve sen ben yokken açtın. Eeeee? Bilmek zorunda mı herkes bizim ne fantezi kurduğumuzu? Bütün gün ofiste iken ev adresini veremem hali ile, istediğim şeyler buraya gelecek.

Biraz evvel açtım telefonu aynen anlattığım gibi söyledim. Ses birden bozuldu. E bu kadar samimi isek bunu söyleyeceğimi biliyor olman lazım. Annem olsa aynı şeyi söylerim, sevgilim olsa aynı şeyi söylerim. Çok şükür hepsi saygılı ve benim bu cümleleri kurma ihtiyacım hiç olmadı şimdiye dek.
Hoşlanmıyorum cıvık ilişkilerden, sınırlarımın talan edilmesinden...

No comments:

Post a Comment