Friday, August 20, 2010

Takıldıklarım Ver. bilmem kaç

İmla vs hak getire bugün
Takılmayın sakın

akşam tutmadı uyku. aslında cok yorgundum, ilk gün filan demeden deli gibi çalıştım tüm gün. Sabah 9du girdigim, 7 idi çıkarken. hiç anlamadım zamanın nasıl geçtiğini. Bizim adamlarla bile yazışamadım, uzun zamandır çalışmadığım kadar çok çalıştım. Ne ispata çalışıyorsam...

Evde yolunda idi her şey, gir, yemek yap, yiyin beraber, bulaşıkları topla, kedilerin kumunu temizle, çamaşır koy, bulaşık makinesini çalıştır, çocukların sularını tazele, sabah için kahve makinasını hazır et, spor çantalarını hazırla, şakacıktan toz al, yarın için buzluktan et indir... Popom yer gördügünde saat 11di. Hadi dedim ben yatıyorum. Yatakta tvyi açtım, gözlerim iyice kapansın diye. Bir filme takıldı gözüm, bütün uykumu bitirdi film. Bildiginiz basit bir tv filmi, ah seyrettim hayatım değiştilerden değil. Ama gel gör ki beynimi alarma geçirdi.

Nasıl bu kadar kolay diye düşündüm yeni hayatlara adapte olmak, güya sevdigimiz seyler hiç olmamış gibi davranmak, mesafeli ses tonları ile konusmak. Kolay mı sahiden? Hadi ben iyi oyuncuyum, mış gibi yapabilirim kolaylıkla. Herkes mi usta oldu artık? yoksa gercekten sıkıntı veren mi idim?

Sorular döndü dolaştı kafamda, en son saate baktığımda 5ti. 2 saat uyuyup ofise geldim.

Geldiğimden beridir de konuşuyorum, sürekli etrafımdakiler bir şeyler anlatsın ben cevaplar vereyim istiyorum. Artık konuşmamak canıma yetmiş olmalı. Ya da yaşlanma alametleri başladı. bilemedim.

yeni ofiste masamızda sigara içebiliyoruz, hem iyi hem kötü...

daha var yazıp, söyleyeceklerim ama işe dönmek gerek.
sınırlı değil ya post yazmak, bir tane daha yazarım sonra.

No comments:

Post a Comment