Wednesday, November 2, 2011

...
hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin
yorulmuşsundur,
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını...
ne gül suyum ne gümüş leğenim var...
susamışsındır
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır
sana beyaz keten keten örtülü sofralar kuramam
memleket gibi esir ve yoksuldur odam
hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin
ayağını bastın odama,
kırk yıllık beton çayır çimen şimdi
güldün,
güller açtı penceremin demirlerinde
ağladın
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin,
hürriyet gibi aydınlık oldu odam
hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin

akşam içkiye meze olan sohbet, kadın erkek ilişkilerini bendeniz üzerinden incelemekti bir yerde
benim korkutuculuk ve kaçırıcıklarımı bulmaya çalıştık
bir yerlere kadar gelsek bile, esas sebep hala soru işareti benim için

taşların yerine oturma dönemi, benimse sessizce fırtınanın dinip, görüşümün açılmasını beklediğim dönem. Değişiklik olarak, olaylara yön vermeye debelenmeyip, kendiliğinden gelişmesini bekliyorum. Koşulları yaratmak yerine, oluşan koşullara nasıl uyum sağlayacağıma bakıyorum.

gülmeyi bekliyorum... doya doya, korkmadan, düşünmeden

2 comments:

  1. Yorum yazabiliyorum artık.. :)
    Ve son paragtafın kopyalanmış, yapışmış bana..

    ReplyDelete
  2. uma uma döndük muma be şekerim

    yetti gari

    ReplyDelete