Sunday, September 26, 2010

Böyle Singapur'u ben...

Öyle ya da böyle hayat devam ediyor, insan zamanla dönüyor alışkanlıklarına.
Yalnız da seyretsem yarışı adet olmuş ya yarış öncesi özel bir şey pişirmek, baktım dikiş yerleri acımıyor fazla hadi dedim gir mutfağa. Kek vardı gündemimde teeee ne zamandır. Pofur pofur keklerim kabarmaz olduydu. fırınmış sorun gerçekten, ayak üstü çırpıp attığım kabardı da kabardı. vişneli kakaolu yaptım bu kez. ekşi tatları çeker oldu canım, ama az şeker de ister oldum. vişne ilaç oldu bu duruma.

İçerideki dışarıdaki işlerimi sabah erken kalkıp hallettim, kekim pişti, colam soğudu, keyifle yarış seyretmeye müsait her durum. Ama olmayınca olmuyor işte, bu seferde yarış pek tatsız geçti.
Tek heyecan Webber- Hamilton oldu. Sempatimiz Button sebebi ile McLaren'e, yalan yok :)
Ama alışkanlıktan işte Hamilton'a da değer veririz, bokton durumlarına, hırsına yenilip yaptıklarında zarar gördüğünde üzülürüz. Kafasını kullanmalı insan değil mi efendim? Webber'in bu sene şampiyonluk için babası çıksa yola biçeceğini bilirken daha temkinli olmalı kişi. Üşendim pozisyonu geri alıp seyretmeye, nasıl olsa hakemler kurulu verecek kararı, ne görsem boş. McLaren'in elinde Hamilton gibi bir yetenek varken, puanları temkinli Button'dan alması ayrı bir komedi. Adam ne araca zarar veriyor, ne gereksiz riske giriyor.
Bu sene sanırım kontrol panelleri ucuzladı, kaza yapan fırlatıyor yere, Hamilton'da eksik kalmadı tabii. Şık hareket tamam, lafım yok. ama para be hocam, çok para hemide.

Karaktersiz, heyecansız yarışa bir renk oldu Webber-Hamilton case'i.
Son dakika Kovalainen yaktı arabayı, ahım şahım heyecan yapamadı bittabi.

Benim gibi ruhsuz, tatsız bir yarış oldu.
Hadi ben hormonları kaybettim, normal çökmem; yarışa ne oluyor arkadaş? Tamam o da canlı organizma ama bu kadar da deel be...



2 comments:

  1. Hiçbir bilgim/ilgim yok ama ne güzel yazmışsın öyle.. Keki alıp takip edesim geldi Seden. :)

    ReplyDelete
  2. Evrim tek güzellik kek idi bu hafta :)

    ReplyDelete