Wednesday, September 22, 2010

Samimiyetin tek dişi kaldı mı?

Demokrasi: Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu yönetim biçimi, azınlık çoğunluk demeden her bireyin haklarının korunduğu biçim.

Özgürlük: Engellenmemiş, zorlanmamış olma hali

İç içe 2 kavram. Elimizde oldukça az olan, gün geçtikçe daha da az olan kavram.
Daha yeni bir referandumdan geçtik, şahsen ben başbakana göre hainlerden biri idim, zira 90larını geçmiş adamların yargılanmasında akla yakın bir nokta bulamadım. Geleceğimi düşündüğümde, hazırlanan paketi bana boş vaatle satma çalışmalarını izlediğimde aklım fikrim evete gidemedi.
Tophane'de 8 sene okudum ben. Orospusu, uyuşturucu satıcısı, öğrencisi, öğretmeni, esnafı, türkü, rumu, ermenisi, kapalısı, açığı, fenerlisi, beşiktaşlısı... Korkarak gitmedim okuluma ben, çevrede korkarak dolaşmadım.

40ıma geldim, ilk defa yanıma biber gazı almayı düşünür hale geldim, arabaya tekrar beyzbol sopasını indirdim.

79larda, başka topraklarda şeriat diye açıkça söylenerek geldi. Bugün başka kılıflarla satılmaya çalışılıyor benzer projeler. 79'larda basılan sinemalardı, dün gece sanat galerileri. 79'da devrim mahkemeleri vardı, bugün destan adlı mahkeme süreçleri. 79'da sakal vardı, bugün badem bıyık. 79'da ordu bizim kardeşimiz diyenler vardı, bugün liberallik maskeleri altında ordu tu kaka. Gerçi neden tu kaka diyorlar onu da bilmiyorum, zira bildiğimiz dini sadece şahsi olarak içlerinde yaşayan askerlerin sayısı çok çok azaldı.
Özgürlüğü teklif eden şeytansa durup düşünmek gerekirken, çoğunluk gözü kapalı gitti. Kimi para-yardım için, kimi inanmayı tercih ederek.

Dün geceyi münferit olay kapsamında aklayacaklardır mutlaka, ama daha 4 gün önce ben bir hastahanede bizzat yaşadım durumu. O münferit olaylar soldan soldan geliyorlar zaten üzerime.

No comments:

Post a Comment