Saturday, December 3, 2011

kahvemi aldım

bol süt, bol şeker, az kahve, bir sigara
saat kan kaybından gitmeye çeyrek kala iken cesedim yakışıklı olsun deyu birazdan şehre gidip saç kestirmece
keyfim olursa sonra biraz yemek yapmaca
kesinlikle sonra battaniye altında uzun uzun kitap okuma, ama önce uzun uzun duş...

ben hani emanet şeylerden nefret ederdim ya bilog, allah yaptı yapacağını işte, her şey emanet bu ara; ben hep diken üstü
allahtan pms ufak ufak bünyeyi terk etmekte de ben overdose yaşamıyorum bu hissi
şöyle bir kendimi toplasam bilog, bana yine bir kuvvet gelse, işe saldırsam, sabahları 1 saat yürüsem, hayattan zevk alsam, erenköydeki evden eşyalarımı alsam, bir yerlerde kendime ait bir yatağım olsa, kafamda milyon soru olmadan yaşasam, bir karar alıp düşünmeden uygulasam, korkmasam, bir şeyler şiddetli olsa, vasat olmasa, zora gelince kaçmasak... tık
ben eskiden korkusuzdum be bilog, üstüne üstüne giderdim her şeyin, korkanları tutup sarsandım, sarsılamadıklarında arkama bakmadan gidendim, kimse gelmese de gidendim. her korkan biraz daha korkmayı öğretmiş be bilog, beni böyle pestil gibi sevimsiz bir şey etmiş, hiç sevmiyorum bu halimi. İçinde cesaret yatarken, korkan olmak pek sevimsiz. yazıyoruz böyle satırlar dolusu ama aynı o korkaklar gibi ses çıkmıyor, harekete geçilmiyor, bir şey değişmiyor. silkinmiyorum. ayağa kalkmıyorum. adım atmıyorum, daha da komiği atıyormuş gibi yapıp atmamak. risk almıyorum. bir şeyleri fırlatıp atmıyorum, bir şeylerin karşısına dikilip my way or highway demiyorum ne zamandır. bu haller emanet ve eğreti, sonradan öğrenilmiş.
oturacağıma hareket etmeli bugün, risk almayı hatırlamak adına ilk bulduğum yere girip saç kestirmeli mesela
baby steps :)

No comments:

Post a Comment