Saturday, February 18, 2012

Selby - Maguire ziyafeti

Son zamanlarda izlediğim en keyifli Snooker maçını izledim az önce… Bir yanda dünyanın şu anki bir numarası Selby, bir yanda son zamanlarda oyununu son derece yükseltmiş bir Maguire…

Birkaç yıl öncesine dek “güvenli vuruş” konusunda eksikleri olan Selby; bugüne kadar geçen süreyi bu açığını kapamak için harcayınca, masaya “Bir Numara” gibi bir unvan ile gelmesi elbette şaşırtıcı değildi. Zira gerek uzun mesafeli pot başarısı, gerek beyaz top kontrolü ve gerekse seri inşa etme zekası üst düzey olan bir oyuncuydu. Dedim ya tek eksiği idi güvenli vuruşlar… Orayı da halledince, ortaya bir zamanların Davis’ini hatırlatan bir oyuncu tipi çıkmış oldu.

Maguire ise kanımca hala kalitesi ile doğru orantılı bir podyum görebilmiş bir oyuncu değil ne yazık ki… Son derece kontrollü, sakin, bir o kadar da cesur ve yetenekli bir oyuncu olan Maguire; son birkaç yıldır Snooker’ı domine eden isimler arasına girmeyi de başardı. Şansızlıklar nedeniyle çok kupa kaldıramamış olsa da her zaman çok kaliteli maçlara imza attı ve rakipleri kendisini asla küçümseyemedi…

İşte bu iki isim; bu gece Galler Açık’ta çeyrek final maçında karşı karşıya geldiler. 9 frame üzerinden oynanan maçta, 5 frame kazanan yarı finale çıkacak ve O’Sullivan’ın rakibi olacaktı. Hangisi çıkarsa çıksın, O’Sullivan’ın işi hiç de kolay olmayacaktı.

Oynanan çeyrek final maçı; tam anlamı ile bir Snooker maçıydı. İki oyuncu da birer satranç ustası gibi masanın başına geldiler ve bu oyunun, topları deliğe sokmaktan ibaret olmadığını öyle güzel anlattılar ki… Cue Ball dediğimiz ve vuruş topu olan beyaz top, iki oyuncu tarafından da adeta bir Vezir gibi kullanıldı masada… Öyle ki; oynanan maç Snooker maçıydı ama toplar sanki bilardo masasında değil de bir satranç tahtasının üstündeydiler.

Maçta asla kopma olmaması, iki oyuncunun da birbirine çok yakın yüzdelerle oynaması; maçın son frame’e kadar gitme olasılığını güçlendiriyordu. Nitekim setler 3-3 olduğunda bunun gerçekleşeceğine neredeyse emindim. Hemen her frame’de iki oyuncu da inanılmaz güzel potlara imza atıyor, güvenli vuruş düelloları yaşatıyor, snooker bırakıyor ve çözüyor, ıstakalarını bir orkestra şefi gibi kullanarak adeta birer resital veriyorlardı.

Selby setlerde 4-3 öne geçmişti ancak Maguire açıkçası bu frame’de pembe ve siyahın oyunun başında pot dışı pozisyona düşmesine karşın masanın neredeyse tüm hamallığını üstlenmiş ve inanılmaz bir seri oluşturmuştu. Ancak yüksek toplarla pot yapamadığı için uzun bir seri inşa etmiş olsa da ne yazık ki sayısal olarak avantajı yakalayamamıştı. Nispeten rahatlamış masayı temizleyen Selby durumu 4-3’e getirmişti.

Bundan sonraki frame iki oyuncu için de çok önemliydi. Selby alırsa maç bitecek, Maguire alırsa “karar frame”i oynanacaktı. Nitekim mükemmel bir satranç maçı daha başladı ve Maguire 60 sayılık avantaj sağladığında ve ıstakayı devrettiğinde, masada 67 sayı vardı. O andan sonra frame yaklaşık 45 dakika sürdü ve 62 – 60’lık skorla Selby, adını yarı finale yazdırdı.

Bu maç; bazılarının geleceğin yıldızı olarak gösterdiği Trump gibi oyuncuların tutunamayacakları düzeyde bir maçtı. Klasik anlamı ile tam bir Snooker maçı oynandı bu ikili arasında… Toplam 9 kere karşı karşıya gelen bu ikili arasında şu an 5-4’lük bir Selby üstünlüğü var. Ancak daha çok karşı karşıya gelecekler ve bu ikilinin maçlarının her seferinde mükemmel bir seyir keyfi yaşatacağına inanıyorum.

No comments:

Post a Comment