Thursday, April 26, 2012

Bir kadının gözleriyle kocasına teşekkür ettiği an...

ne zamandır okumadığım Reha Muhtar'ı okudum bu sabah.
23 Nisan törenlerinde Emine Erdoğan'ın bakışlarını yakalamış Başbakan'a.
İnsanın kocası ile gurur duyması, hatta müteşekkir olabilmesi dünyanın en muhteşem hislerinden biridir.  Ama bakışların kıymeti olmalıdır, yapılan hataların ödülü o bakışlarla gelmemelidir bana göre.

Gecelerden bir gece günaydın'da yemek yiyoruz, arka masada da nahoş bir sohbet dönüyor.  bir iki saat idaresine rağmen bir yerden sonra sabır taşıyor tabii.  Sen yerinde kal emri geliyor, masaya gidip adamlarla "medeni" bir takım güç kullanım şekilleri deniyor, arada kulağa çalınan kelimeler "ben karımla" yemek yiyorum...

bu da koruma, bu da kollama.
ama o durumda hiç gözümle teşekkür edesim olmuyor, içimdeki vahşinin bir kısmı durumdan tatmin olmuş olabilir, hatta durumu epey seksi de bulmuş olabilir, ama bir yanlışın beni tatmin etmesi durumu düzeltmiyor.

aynı adam sokaktaki kedinin başına çöküp, ceketinin içine soktuğu an ise o bakışları sonuna dek hak ettiği an. Kendim o noktaya sığındığımda, bu kadar hak etmezdi o bakışı.

Sevgililik özeldir, aşıklık özeldir, ama bir adam kocanız olduğunda durum bambaşkadır.  Tüm hatalar, tüm sevaplar başka süzgeçlerden geçmeye başlar.  Hele ki yola çıktığınız nokta, maddesel veya sadece sizi tatmin edecek sebepler değil de gerçekten sevgi ise.

Kocası ile gurur duyması gayet anlaşılabilir bir durum, çıkılan basamaklar hiç azımsanacak gibi değil.  Kimbilir neleri feda ettiler, neleri ertelediler, neler yaşadılar.  Ama durum adaletsizliğin temsili olduğunda, intikam hissi ile teşekkürü karıştırmamak gerekir.  Bunu övmeye yakın sarf edilen sözlerin, yanlışı desteklemenin, hadi desteklemek olmasın, övmenin kimseye yararı yoktur.

Yazının sonuna eklenen Balbay'ın kızının durumu içinde istenen empati talebi bu durumu kurtarmıyor.  Sap ve saman karışmamalı birbirine.

"O adamın kadını olmanın verdiği gurur"

ne güzel ve ne kötü bir tanımlama
sonra dalarım bu konuya
kötü insanın biri prosciutto resimleri gösterdi, aklıma jamon-rose mose geldi
zati uykum var
kahve içim ben

No comments:

Post a Comment