Wednesday, June 27, 2012

Anadolu Feneri, Poyrazköy ve Yoros Kalesi

Çoktandır ihmal ettiğim bir bölge de Beykoz sonrasındaki bölge..Riva öncesinde aslında bakir fakat üçüncü köprü ile birlikte ırzına geçilecek şehrin belki de en nefes alınan bölgesi.
Tam karşısında ise tüm ihtişamı ile Rumeli Feneri ve İstanbul Boğaz girişi..
Anadolu Feneri aslında gerçekten çok ufak bir mevki..Mevki diyorum zira köy,kasaba gibi etiketlerden arındırılması gereken bir yerleşime sahip.Gittiğim gün Cumartesi olmasına karşın Deniz Fenerinin açık olmamasına biraz bozuldum zira manzarası şahaneydi..Onun yerine Fenerin yanındaki Camii'nin yanından çektiğim fotoğrafları yayınlıyorum. (Edit: 2'nci gidişimde fener açıktı ordan da resimleri ekliyorum)
















Yukarıdaki fotoğrafta da göründüğü gibi tam karşısı Rumeli Feneri, Anadolu Fenerinin dibinde ufak restoranlar ve çay içilebilecek kahveleri mevcut, aynı zamanda da balıkçı barınağından hallice bir çekeği ve denize girilebilecek bir minik limanı mevcut.

Mayomu yanıma almama rağmen denize giremedim ama en kısa zamanda girip raporu yazacağım :)
Yaklaşık 45 dakika sonra mini yolculuğumuza Poyrazköy ile devam ettik,
Poyrazköy Fener'e nazaran bir plaja, büyüyecek bir limana ve çok da keyifli kahvelere sahip.
Gittiğimiz kahve'de lezzetli bir ekmek arası köfte ve ayran ziyafeti yaptık. Öyle lüks veya kokoş şeyler beklemeyin..


 Poyrazköy'ün plajı burdan bile görünüyor, hem de kumsalı leziz..Giriş WC ve Duş dahil adam başı 5 lira..Biraz kalabalık ama suya girip serinleyip yola devam etmek için bence ideal..Kime ne :)

 Balıkçı barınağı arkasındaki İstanbul Silueti beni rahatsız etse de aslında uzak olduğu bilmek rahatlatıcı..







Güzel olan veya bana o an için güzel gelen şey ise şu oldu, buraları aslında İstanbul'a hem yakın ama aynı derece de uzak..Şehrin içinde bunalan bünyelere o kadar iyi ve rahatlatıcı geliyor ki, şehirde sürekli gözümüzün önünü kesen objelerle hem ruhum, gözlerim ve beynim yoruluyor.Şehirdışı diyebileceğim buralara geldiğimde gözüm sürekli ufka ve yeşilliğe baktığı için rahatlıyorum..Keyifleniyorum..

Gelelim Yoros Kalesine, İstanbul sınırları içerisinde bulunan bence en ihtişamlı, en gösterişli fakat kimsenin bilmediği, ilgi göstermediği, bakımsız ve zavallı kendi haline terk edilmiş kale..
Yoros Kalesi Romalılardan Cenevizlilere ordan da Osmanlı'ya gözetleme görevini de üstlenmiş, İstanbul Boğazına bakan bence inanılmaz heyecan verici bir kale..Zira bu kadar kendi halinde fakat zamana karşı durabilmiş ender kalelerden..
Kültür Mirası'nın Türklerin elinde maymuna dönebilmesinin en büyük göstergelerinden..Düzgün bakım yapılsa, temizlense ziyaretçiler gelse iyi olmaz mı ? Kimin görevi ? Bilemedim..sadece üzüldüm..
 Şu güzelliğe bakmaya doyamadım..

 Aşağıda görünen manzara Anadolu Kavağı manzarası..Hz. Yüşa Türbesine de burdan gidiliyor..arkadaki Siluet'e dikkat..Koy'u geçince Beykoz'un içine gidiyorsunuz..

 Kale'nin kapısı kilitli hemde asmalısından..Fakat içeride bir görevli vardı, birkaç turist için kapıyı açmışken içeride 10 dakika kalabilirsiniz dediğinde mutlu olup içeriye süzüldük..Dediğine bakılırsa kazılar başlamış ? Yıl 2012 ve Kazı daha yeni başlıyor..Kültürümüze ve tarihe ne kadar itibar gösteriyoruz milletçe buradan belli..

 Kalenin boğaza ne kadar hakim olduğunu görebiliyoruz, manzara nefes kesici..Açıkcası Boğaz'da o gün esen poyraz hem denizi turkuaz mavisine çevirdi hem de ufku güzel açtı..


 Kalenin içi sade ve abartısız, ama surlar hala heybetli, hala yerinde duruyor..

 Karşısı da Rumeli Kavağı...

 Aşağısı Beykoz ve Anadolu kavağı girişi..

 Kale'nin burçlarının birinin içine girilebiliyor, şu delikten görünen manzara ise paha biçilemez :)

Kaleyi saat 16 gibi terkettik, 10 dakika değil 30 dakika kaldık çok mutluyuz, tekrar geleceğiz..Şimdi tekrar soruyorum, üçüncü köprü gibi bir fuzuliyatla buraların iğdiş edilip etrafa 3 yıl sonra villa ve özel sitelerin yapılması lazım mıydı ?

Monday, June 25, 2012

isyaennnnnnnn

adamın neden bağırdığını anladım bugun
bi daha adama laf etmiycem
nokta

Thursday, June 21, 2012

You Only Live Twice - İnsan iki kere yaşar

You Only Live Twice
 or so it seems,
One life for yourself 
and one for your dreams. 

İnsan iki kere yaşar,
Ya da öyle görünür,
Biri kendi için...
Diğeri de hayalleri için...

Tuesday, June 19, 2012

pek güzel pazar







tavuk kaburga kara efe filan derken, geçti gitti bir pazar
öndeki havuz tabii ki  pırayslıs
keyfi paylaşan arkadaş daha da pırayslıs :)

Sunday, June 17, 2012

Odlek

Sevmiyorum odlekleri
O kaypak huzursuz halleri midemi bulandiriyor
Hesaplari kitaplari
Kendilerini zeki sanip guya adam kullanmalari...

Sorry dude, hep 2 kurusluk adam olacaksin, hepucuz, hep odlek

Thursday, June 14, 2012

Her True Blood arkası

kendimi sürekli söylerken buluyorum
başladı sezon, ayvayı yedim yine

şimdi bana

kaybolan yıllarımı değil de, yazlıkçı olduğum günleri verseler.
Sabah kalkıp ilk iş mayomu giyip denize koşsam, akşama kadar parmaklar büzüşünceye dek suda kalsam, oynasam.  birileri sahile sandviç ve meyva getirse, zor bitirip tekrar suya dalsam.  Arada kolunda çantası ile gezen alaska frigocuları yakalayıp, alelacele dondurmayı yesem ve tekrar suya dalsam.
Büyüklerin akşam hasta olacaksın, çık artık sudan deyişlerine omuz silkip, dalmaya devam etsem.

akşamı beklesem, babam gelse, onunla yarı yolu yüzüp, sonra sahilde onu beklesem.  Bir yandan da sahildeki voleybol maçındakileri kessem göz ucu ile. Evde annem salatayı yapıyor olsa, karpuz kesilip çekirdekleri ayıklansa (deliyiz biz, çekirdeği ayıklanmamış karpuz sofraya gelmez, gelemez).  Babam için mangal düzeneğini kursa, babam duşa girmeden yaksa mangalı, korunu alasıya duşunu alıp giyinse.  Mayomu çıkartmadığım için kavga etsem annemle, sabah vakit kaybetmeyeyim desem.  yorgunluktan bayılsam bir köşede, hadi kızım kalk yatağına git deseler...

Wednesday, June 13, 2012

Cam evler

Cam evde oturunca insan ya da korkacak çok şeyi olunca taş atarken dikkatli olmalı.
Benim korkum kalmadı mesela!
Karşıdaki neyi ne kadar tolere eder, nerede cinnet noktasına gelir, hesaplamak lazım.
Mesela iş yerinde rezil olmak, dayanılmaz bir şey ise ne yaptığına dikkat edeceksin.
Mesela, utandığın kusurların var ise, yine dikkat edeceksin.
diyorum ya, kimin ne zaman delireceği belli olmaz.

ben mesela, tam sınırdayım... delirmeden bir nefes öncesi...

Tuesday, June 12, 2012

gitti...

12 sene sonra gitti güzel kızım
hiç çıkmadığı bahçeden, yan eve gidesi tutmuş
2 koca köpek affetmemişler
paramparça o beyaz güzel bedeni
göstermediler
görmeyin dediler
aklımızda o pamuk haliyle kalsın diye
geriye bir topaç kaldı, bir de tarçın
Allah onların acısını göstermesin


kısa kısa

- geri geri gitmeyi becermeden, park etmeyi öğrenmeden trafiğe çıkmamak gerekir

- dar bir yolda, karşıdan gelen araç yolun yarısından fazlasını geçti ise, ve sana gelme bekle diye işaret verdi ise ve sen bana ne ya deyip burnunu soktu isen, ite ite geri gidersin.  Çünkü karşı arabadaki vakti bol ve kontağı kapatıp saatlerce beklemekten hiç sıkılmayacak biri olabilir.

- şayet geri gidemeyeceksen, burnunu sokmayacaksın (defalarca tekrar edeceğiz bunu)

- çok çaresizsen, aarbadaki müziği kapatır ve efendi gibi kusura bakmayın, yanlış yaptım ama rica edeyim, bu seferlik vs vs bir şey dersin, arabada son ses müzik ile elini kolunu sallamazsın, mazallah o el kola neler olabilir

- geçtikten sonra, camdan konuşmaya kalkarsan, canın çekişine göre manyak sürücü geri dönüp seni çok kötü taciz edebilir, dua etmelisin ki araç yeni tamirden gelmişti ve uykum vardı.

- kafayı kapamak, sana insan olmayı öğretememiş belli, trafik etiğini zaten mecburen pas geçiyorum. Bir yerlerde muhakkak kafam kapalı diye bana böyle davranıyorlar böhü böhü diye ağlaşırsın ama benim sana inanmamı bekleme, zira aynı hıyarlığı dini eğilimini görünüşü ile anlayamayacağım bir erkek yapsa, göreceği muamele aynen bu şekilde olurdu.

Monday, June 11, 2012

ZIÇAYIM

ALTI ÜSTÜ:
- PİJAMA
- KIZ DONU
- ERKEK DONU
- SÜTYEN
- KIZ ATLET
- ERKEK ATLET

NE KADAR KARMAŞA YARATILIR Kİ PAKETLEMEDE.
SALAK OLDUĞUMA İNANACAĞIM GÜN BUGÜN İŞTE
YETERRRRRRRR DİYE BAĞIRMAYA RAMAK VAR