Thursday, December 2, 2010

Başlarım işine

Yemek yerken 2 satır çiziktireceğim evet
Üstüne bir de ciddi şeylerden konuşacağım.

Hani dün nihahahoooo yazım ya... Eve dönerken trafikte bol bol düşünecek zamanım oldu.
Kazık kadar oldum, kimler geldi kimler geçti, neler yaşadım, neler gördüm, neler dinledim ama göz önündeki tek bir gerçek bu kadar şaşkına çevirmemişti beni.

Ortak iş yaptığın, birbirinin yüzünü görme şansını facebook dışında bulamayacağın yaklaşık 2300 km ötenizde biri bir iki iltifat ile sizi mutlu ediyor, yetmiyor google ile araştırıp çiçek yollayacağı yeri bulup, bu işte seni çok üzdüm hadi gül biraz yazıp size yolluyor....
Ve siz maymun gibi mutlu oluyorsunuz, çünkü hayatta ne olursa olsun azıcık şımartılmak kadar ruhunuza hiçbir şey iyi gelmiyor.

Dönem dönem çok ruhum okşanmıştır, geçen sene ki doğum günüm mesela, ya da elixir beyin bana getirdiği makaronlar... Uruk beyin çiçeği... ya da krep pastaları... ya da seneler önce sadece bıkkın ses tonumdan beni çıkarmak için elinde bir dilim cheesecake ile gecenin bir vakti şirket kapısında arabaya yaslanmış, tanıdık pis gülüşü ile beni bekleyen adam... Yemek yaparken müzik dinlemeyi seviyorum diye piyanonun başına oturup sofra hazır diyene dek çalan adam.
yine seneler önce ben seviyorum diye İstanbul'a her gelişinde jumbo karidesleri, künefeleri taşıyan adam. Fenerbahçe parkında parasız günlerde elimizde bir şişe şarap ve plastik bardaklar ile beni güldüren adam. 70lerin sonunda ramazanda canım çektidiye istanbulu kazan kepçe dolaşıp hellim bulan babam. Her gelişinde alameti farikamız nutella ve sıcak ekmek ile gelen ortaokul arkadaşım (bugün bile).

Ben dün zarafetin anlamını tekrar düşündüm. Gönül almak isteyenin illa ki bir yol bulacağını gördüm. biraz güzel söz ile tüm sinirimin yorgunluğumun nasıl uçup gittiğini, yüzümün nasıl güldüğünü gördüm.

2011'den herkes bir şeyler isteyecek, birilerine bir şeyler diyecek ya, ben hem kendim hem çevrem için zarafeti dileyeceğim...
Sizi güldürmek isteyeniniz bol olsun



2 comments:

  1. bir de bahçeden gelen çiçekler beni böyle mutlu ederdi
    çay bardağında duranlar...

    ReplyDelete
  2. İster istemez satırlarınla ben de gidip geldim bir yerlere. Dokundum kaçtım sanki. :)
    Beni mutlu etmenin ne kadar kolay olduğunu düşündüm yine kendi kendime ve ne gereksiz mutlu etme çabalarıyla yüzüne gözüne bulaştıran insanları. Büyüyorum derken yaş alıyoruma ne kadar süratli geçiş yaptığımı ve o sıralar 'farkındalığımı' nasıl hiçe saydığımı.
    Değer bilmezlikten eser yok şimdi ama ne ben eski benim ne de o insanlar var hayatımda.:(
    An şu an ya, bunu bilmekle kalmamalı insan.
    Şımartılmana sevindim Seden, beklediğini bilmem ama hak ettiğin geliyor işte bir biçimde. ;)
    E.

    ReplyDelete