Friday, February 17, 2012

Fetih 1453

şişirilmeden piyasaya sürseler ve gitsek belki, adamlar çabalamış canım der geçer giderdik. Ama ooo 17,000,000 dolara mal oldu, efektler şöyle böyle aman da aman diye şişirirseniz bir filmi, doğal olarak beklentimiz yüksek olacaktır.

Blog yazarları toplu halde cevahir'de 21,45 seansında filmi seyrettiler.
Bir komedi filminde ne kadar gülerlerse o kadar güldüler, ve dahi otoparktan çıkış/çıkamayış maceraları daha da komikti.

film peygamberin meşhur "istanbulu alan pek kutludur"u ile başladı.hani uğraşsalar daha klişe ne yapardık diye, sanmıyorum ki becerebilsinler.

ilk yarı boyunca bir ümit hadi idare ediyorsunuz, aaaa o kız güzelmiş, ooo hacı pazulara bak filan derken zaman geçiyor, hani bir hayal kırıklığı, dolandırılmışlık hissi var ama bir ümit olan bu adamlar bu kadar para harcamışlar, herhalde savaş sahnelerinde oha yuh filan deyip kendimizden geçeriz diye hala boş bir ümit var.

arada sultan mehmet istanbul'u fethetme kararını dolu dizgin uygulamaya koyuyor ama, o kadar primitif bir senaryo var ki, ne karar verdi, nasıl verdi,süreç nasıl işledi, hiç, yok, bomboş... Dialoggların salaklığını şöyle anlatayım, ileride toplarımızı yapacak amcanın kızı geliyor Genova'dan, geçen dialog, kızım yolculuk nasıl geçti, iyi idi baba, biraz rüzgar vardı... nasıl lan? adamlar sene 2012'de mi yaşıyor? Elixir yol nasıldı? Hacı çok trafik vardı. Uruk sen nasıl geldin? yürüdüm valla, yemedi araba çıkarmak.

fetih sahneleri komedi ötesi... Ha, fetih daha başlamadan bir rahip karakterimiz var, roma'dan gelecek yardıma karşı. zira vatikan tamam el veririm ama siz katolik usulu altımızda olun, misyoner yapacağız diyor, amcam tabii olaya şiddet ile karşı. Oyuncu Adnan Kürkçü arkadaş, inandırıcılığı geçtim, adamın surat zaten komik...

Recep Aktuğ'u Konstantin yapmışlar, bildiğiniz Kayhan Yıldızoğlu... Bekliyorsunuz Malkoçoğlu ne zaman çıkacak diye... Filmden çıkınca Cüneyt Arkın'ın ellerini öpmek geliyor içinizden, abi kıymetini bilemedik filmlerinin diye.

40 gün boyunca istanbul fethedilemeyince sultan giriyor depresyona, kapatıyor kendini otağa... Ve artık bizi komple koparan akşemsettin giriyor sahneye...

Arkadaş, hadi cast'ta ucuza kaçmışsın, neden bu adam sevgili yönetmenim? neden bu adam? Raif hikmet Çam... adam peltek, konuştuğu süre boyunca biz gülmekten ikiye ayrıldık. Yazıktır, ayıptır ve dahi günahtır.

O senaryo için neden para vermekten kaçtınız? Atilla engin kimdir arkadaş? samanyolu tv için film çekti iseniz, yazık bu paraya, emeğe.

Filmde ne güzeldi derseniz:
Lağımcıların vücutları süperdi, allah için kim seçti ise eline sağlık, abilerdeki six pack diyeyim kimsede yok... o radde...
Ulubatlı Hasan'ı canlandıran İbrahim Çelikkol bir içim su, ama oynamaya kasmasın, soyunsun
Cengiz Coşkun arkadaşımız keza... Ço küsel... bayıldım...
Era abla var: Dilek Serbest, hakkat serbest ise biriniz alın, evde besleyin diyordum ki thank to google evlenmiş olduğunu da öğrendik. 2005 civarı, Fatih Aksoy ile berabermiş, bu da araştırma sonuçlarımızdan...

Bitti işte...
bu kadar reklama, bildiğin bamya...
elimizde patladı...

Emeğe yazık deyip, 2 düzgün kelam edesim var, ama maalesef... çıkmıyor tek kelime.

Ha sinemadaki badem bıyık grup, nefessiz seyretti, sanırım pek beğendi, Fatih surları deldiğinde alkışladılar filan, sanırım ne içtilerse ondan içip giderseniz filme pek mutlu mesut çıkarsınız, ihtimal pek yakında STV'de...

2 comments:

  1. Akşemseddin'in "Mehmet? oğlum ne yaptın sen?" repliğine ayrıca koptum. Yanıtı düşünsene: "Özür dilerim, istemeden oldu. Fethedeyim valla kapatacağım o surlardaki gedikleri."

    ReplyDelete
  2. ahahahahahha
    ay aklıma geldikçe katılıyorum gülmekten

    ReplyDelete