Monday, October 19, 2009

Derin bir nefes

Bir derin nefes zamanı… Rutine bağlamış giden hayatın ortasında, tam da şimdi, bunu okuduğun anda dur! Öyle derin bir nefes almaya hazırlan ki, dursun her şey de seninle birlikte… O nefesi alıncaya dek zaman dursun. Saniyeler atmasın. Başaramayacağını mı düşünüyorsun? Olanaksız mı?

İlk öpüşmeni hatırla… O ana dek yavaş yavaş tırmanan heyecanı… Ellerin terlemeye başlar. Kalbin deli gibi… Dudakları yaklaştıkça sıcak nefesi de yaklaşır. Yüzünü dağlar. Heyecandan kupkuru kesilen dudaklar hafifçe değer birbirine, ürkek ve kararsız. Sonra o ilk dokunuş bir anda bir birleşmeye dönüşür. İşte o anı hatırla… Durmamış mıydı zaman? Derin bir nefes boyu durmamış mıydı?

İlk sevişmeni hatırla… Sınırsızlığındayken bedeninin, bir anda tüm varlığınla O’nun olmayı dilediğin o ilk anı… Sonsuz gibi değil miydi o anda her şey? O an aldığın nefes kadar derinini ne zaman aldın bir daha?

Çocuğunu kucağında tuttuğun ilk an? O da mı değil? Aylarca gelmesini beklediğin, büyüyüşünü izlediğin, hissettiğin? Bir anda küçücük bir insanın kucağına verildiğinde, yüzüne kocaman gülümsemeler gönderen insanların arasında, onunla ilk göz göze geldiğinde aldığın o derin nefes?

Bir derin nefes zamanı artık… İlk öpüşme bitti. İlk sevişme de… Belki yeni bir çocuğun da olmayacak artık. O zaman nasıl varacaksın o derin nefesin sonsuzluğuna bir daha? İşte burada deneyimlerin girecek devreye. Artık “seviyorum” dediklerini sahiplenerek, kendin yaratacaksın o derin nefesi… Sevdiklerini sadece kavramsal olarak sevmekten vazgeçerek… Onlarla bütünleşerek…

Mesela alacaksın papatyayı, yaklaştıracaksın burnuna ve derin bir nefes çekeceksin. Ya da yanında sana bir şeyler yükleyeni alacaksın kollarına ve sımsıkı sarılacaksın. Güneşin batışını izlerken alacaksın o derin nefesi artık. Çok seviyorum dediğin grubu dinlerken, bir albüm boyu tutacaksın nefesini. Rüzgarsa sevdiğin, izin vereceksin derin bir nefesle içine dolmasına…

Zaman içinde hep “en”lerin oluştu. En çok sevdiğin renk, en çok sevdiğin yemek, en çok sevdiğin film… “En çok” ne demek bunun ayrıdına “gerçekten” varman için yapman gereken sadece bu işte. Derin bir nefes almak… Al o nefesi…

Göreceksin ki; o zaman daha gerçek olacak her şey… Daha sana dair… Daha içinde… Ve hayatının yedek kulübesine sıkıştırdığın zamanlar akmaya başlayacak bir anda… Orada beklettiğin ne varsa dolacak boşalan yerlerine… Dolu dolu yaşayacaksın. Dolu dolu nefes alıp vereceksin artık. Kendini bekletme… Hele ki bir de biri tutmaya hevesliyse elini… İşte o zaman; vereceksin, aldığın o derin nefesi...

1 comment:

  1. en görmek istemediklerim var artık
    en duymak istemediklerim
    en aynı havayı solumak istediklerim

    ReplyDelete