Monday, November 8, 2010

Kısmet Profili, Kadın Önyargısı, Aile Gazı, Kodumun Statükosu, One Nite Band, Ucubelik Kurumu

Yeni insanlarla tanışırken; “Adım şu soyadım bu... Bilmemkaç yılında şurada doğdum, evliyim ve bir çocuk babasıyım, tanışma aktivitesi içindeki diğer arkadaşlara başarılar dilerim” formatındaki yüzeysel özgeçmişi (azgeçmiş), yaklaşık 2 yıl önce değiştirmiş idim, bilen bilir. Artık bu tip sunumlarda kullandığım metinde “Boşandım ve bir oğlum var” ibareleri bulunuyor.

Tatlısu “duyarlı insanlarının”, kadın ruhundan anladığını iddia ederek avlandıkları Cinsel Hazlar Sabit Pazarı’nda tezgah açmaktan itina ile kaçınan bedenim; bana hala “tek eşlilik candır” diye fısıldayan beynimi dinliyor. Modam geçmiş, çağdışı kalmışım. Lakin nema problema... Zira içinde nefes alacağım çağ bu çağ ise, dışından bakmak daha eğlenceli duruyor.

İşte bu ucube Uruk Hai; hala “İlişki özeldir, et pazarlığı yapılmaz. Sadece seks için, bilimum sıvı ortalığa saçılmaz. Hayatındaki herşey değerlidir ve hepsini değenlerle paylaşmalısın. O halde vücut sıvılarıı da kamu yararına, bir nevi amme hizmeti gibi dağıtma!” desin dursun... Hayatım one nite show formatında akıyor. Garibi, sorumlusu ben değilim!

Hala sevebilen, duygu üretebilen yerlerim varken hazır; bir kadını yaşamımın merkezinde bir yere koumlandırayım dedikçe; işte bu en baştaki az-öz geçmiş sayesinde, birtakım bedenlerin gecelik atıştırması haline gelmekten çok sıkıldım yahu... Şöyle açıklayayım:

Biri ile tanışıyorum, hoşlanıyorum. Hoşlanıyor. Zemin top oynamaya müsait, hava şartları elverişli. Bundan sonrasında gelişen bir iki saatte, birbirimiz hakkında sorular soruyor, doneler elde ediyoruz. Değerlendirme süreci başlıyor kafada... İki taraf da tartıyor aldığı yanıtları: Duyarlı mıyız? Saygılı mıyız? Özel bir yer konumlandırabilir miyiz? Götürmeye mi çalışıyoruz? Vs. vs...

Sonra ben doğal olarak hayatım ile ilgili donleri sunarken, dul ve bir oğul babası olduğumu belirtiyorum. En fazla 24 saat içinde bir mesaj düşüyor ya posta kutusuna ya da cep telefonuna: “Canım çok tatlısın, seninle zaman geçirmek çok keyifli. Ama sorun sende değil bende... Arkadaş olarak sürdürelim mi?”

Kafadaki kaygılar aynı ve çok net:

1- Oğlu ile ilgilenecek.
2- Eski eşi, oğlu yüzünden hep hayatında olacak.
3- Evlenmiş ve boşanmış. Doymuş bir şeylere...
4- Başkasının çocuğu hayatımda olacak...

O zaman bende bir tiksinmedir başlıyor, bir türlü de durmuyor. Çok değil bir akşam önce, birer kaeh içkinin yanında konuştuğumuz hayat, bakış açıları, duygular, gelecek vs. ile ilgili konular, sunulanlar, insanı insan yapan tüm değerler o masada bırakılmış... Artık bu adamı tanımlayan, sifatlandıran, karakterize eden sadece tek bir kalıp var: Dul ve çocuklu....

Evet, böyleyim. Evet iki sıfat için de gurur duyuyorum. Kangren bir ilişkiyi bitirebilme cessareti gösterdiğim ve gelecekteki olası yalnızlığa rağmen bunu göze aldığım için hiç pişman olmadım ve hala bu kararımdan ötürü kendimi övüyorum ara sıra, ayna karşısına geçtikçe... Evet bir oğlum var ve hayatımı anlamlı kılan birkaç insandan biri... Şu ne idüğü belirsiz, adına yaşam denen sidik yarıştırma platformunda “Evlat, sen ne güzel birşeysin” diyerek bakabildiğim yegane yüzü gördüğümde “Ulan Uruk Hai, sen demek ki böyle bir güzelliği sunabiliyormuşsun” diyebiliyorum.

Bu iki sıfatımı; suratıma sanki artık bir ucubeymişim gibi yapıştıran, kafası kalıplarla doldurulmuş tüm kadınlara söylenecek bir milyon ve üzeri küfür varyasyonum var. Sıralamaya üşeniyorum.

Yazarın notu:
Şarap + şömine ateşinin birleşmesinden oluşan kızıllık, bir tek masum yanaklara yakışıyor.

3 comments:

  1. ben senin yerine cevap yazayım.
    Bu ve bu varyantları için geçer tek akçe şudur:
    Bi siktirip gidin ! :)

    ReplyDelete
  2. Son haftalardır okuduğum en samimi yazı bu, olduğu gibi geçti bana da duygu durumu.Bir dolu şey var demek istediğim de, kaleme gelemedim şimdi, havaya giremedim.
    Neyse teşekkür edip bitireyim bari..
    E.

    ReplyDelete
  3. aynı sms versiyonlarına sen bol para göster, bak nasıl yapışırlar :)

    ReplyDelete