Tuesday, September 22, 2009

İftar Sofrası


Buraya kopyalayayım bunu, kalmasın oralarda boynu bükük, neticede bir ailenin alışkanlıklarının notu...

Eylül, 2008
Köklerimizin indiği yerlerle bağlantılı olarak sofralarımız renklerini her gün dökselerde ortaya, ramazan geldi mi, nefisler sınandığında daha da fazla renk geçer akıllardan ve gelir sofralara.
Evcek alışkanlıklarımıza sıkı sıkı bağlanmayı marifet bilenlerdeniz. Çorbasız iftar sofrasına oturulmaz, ama bunda da babadan kaynaklı kurallar vardır. Ya süzme mercimek yapılacak ya da düğün çorbası. Davetli olunan yerlere bile hiç çekinmeden söylenir baba tarafından "ya bunları yapın ya da ben yanımda getireyim". Süzme mercimek dediğiniz bile evden eve farklılık gösterebilir. Bizce makbul olan önce soğan kavrulacak mercimeği patatesi ve havucu eklenip kaynatılacak. Pişince blendırdan geçirilip hiç pütür kalmaz hale varacak ve içine tereyağı atılıp sıcağında eriyecek. Eskaza tereyağı yakayım biber koyayım dediniz mi el tersi ile itilecek.
Çorbanın akabinde baba namazına giderken, fırındaki börek kontrol edilecek. Bir gün önceden kalan börek gelmez sofraya; tercih edileni elde açılan olsa da annenin aldığı yaşlar artık hazır yufka kullanımına da müsamaha gösterilirir. Lakin böreğin içi tartışmaya açık olmaz. Ya ıspanak-beyaz peynir-karabiber-yumurta yada az kıyma ile rendelenmiş haşlanmış patates soğan karışımı. Börek asla kalın hamur içi olamaz, dışarıdan bakıldı mı içi gözükmelidir. Bu da baklava yufkasını mecburi kılar.
Baba namazını bitirip sofraya döndümü önce iftariyeliklerini atıştırmaya başlar, sıcak pidesi peynirleri ve ev yapımı reçelleri. Arada kayısı ve cevizinide atar mutlaka ağzına. Mutlaka pidesini açıp içine özenle yerleştirecektir canının çektiğini. Reçelde mutlaka anne elinden çıkmış olacaktır, marketten bir kavanoz kapılıp sofraya konamaz.
Açlığın o ilk halleri gidince, ana yemekler gelmeye başlar. Anne sebze için savaş verirken baba ısrarla iftarda neden balık pişirilmediği konusunda ki mutad serzenişine başlar. 30 günde ancak bir kez başarsakta anneyi balık yapmaya razı etmeyi her gece mutlak bir konuşması geçer.
Bayat pidelerin birikmesi babanın ana yemeği yapacağı günün yaklaştığının habercisidir. Özenle minik minik doğranır pideler, tepsiye yerleşip fırınlanır. Sabahtan kuzu etleri minik minik doğranıp özel sosuna yatar. Bir kaç saat dinlenince konur çelik tencereye başlar pişmeye kısık ateşte. Rendelenmiş domatesler katılır sonra yanına. Uzun uzun saatler acelesiz pişer. Sarımsaklar ayıklanır, mutlak havanda dönülür, modern sıkma aletlerine yüz verilmez. Yoğurt dolaptan çıkar oda sıcaklığına gelir, uzun uzun karışır sarımsakla pürüzsüz halini alana dek. Sıcacık pidelerin üzerine önce etler yayılır, sonra da yoğurt.
Sofra toplanır ve kahve ateşe sürülür. Tatlı faslının yerini meyve aldı son senelerde, arada bir kaçamak ancak... O da ekmek kadayıfı, kaymaklı... Fatih'ten alınmalı, hep aynı eski ustanın elinden.

2 comments:

  1. sirf bu seremoniye katılmak için oruç tutmak istedim.

    ReplyDelete
  2. arkadaşınızı oruca teşvik etmişsiniz ne güzel...

    ReplyDelete