İçimizde erdem dediğimiz her şey yapay mı? Doğal olan, kendimize sakladığımız kötü yönlerimiz mi? Kaza yapan iki sürücünün birbirleri ile kavga etmeleri mi yoksa birbirlerine geçmiş olsun demeleri mi daha doğal geliyor?
Gelelim ikinci anlamına… İşte insanoğlu; bu yukarıdaki “buluttan nem kapan” yapısıyla neler neler yaşamadı ki… Savaşlar, ihanetler, hatta işte keşifler ve icatlar…
Şüphecilik, bilim adamlarının olmazsa olmazı… Ancak ince bir çizgi var şüphecilik ile paranoya arasında… Yüzyıllarca, bilimle uğraşan adamlar az çekmedi “deli” etiketlerinden. Kimileri yakıldı, idam edildi ya da dışlandı. Dünyanın güneş etrafında döndüğünü ilk söyleyen; M.Ö yaşamış Yunan matematikçi Pisagor’du ama aynı teoriyi Ortaçağ’ın sonlarına doğru ortaya atan Galileo’nun başına gelmeyen kalmadı. Demek ki zamanlama çok önemli…
Aynı şekilde Galileo da Nostradamus da yıldızlara baktılar. Biri pozitif bilimle, diğeri kehanetle ilgilendiğinden olsa gerek, Nostradamus el üstünde tutuldu. Kaldı ki kendisi de Fransa’da saray doktorluğu yapmış adamdı. Demek ki aynı şeye baksanız bile, çıkardığınız ve sunduğunuz sonuç farklıysa, göreceğiniz muamele de farklı olabiliyor.
Bugün bilim inanılmaz bir hızla ilerliyor. Bilim adamları da saygınlıklarını kazandı. Demek ki değişim de insana özgü, kabullenmek de… Sonuçta kesin olan, doğrunun zamanla ortaya çıktığı… Kesin olmayansa ne zaman ortaya çıkacağı…
Yumurtanın tavuktan, tavuğun da yumurtadan çıktığı kesin aslında ama bakış açıları demiştik ya hani… İşte bazen yumurtadan horoz da çıkabiliyor. Kimileri yumurtladıkları için el üstünde tutuluyor, kimileri de erken öttüğü için kesiliveriyor.
Toparlayacak olursak; insanoğlu çevresini her iki anlamı ile yapaylık kavramından beslenerek örüyor. Aradaki çatlaklar; doğal olmaya karar verdiğinde, keskin sirkeleşmesinden kaynaklanıyor. Demek ki ne ka yapay, o ka insan!... Bu mudur?
bu değildir
ReplyDeletehatta bu kaçılasıdır
mesela ben kaçtım...
velkam velkam..
ReplyDeleteYapay insan çok var.
Esas sıkıntı yapay görünmeyip yapay tanrılık yapanlar..yani yapayın kitabını yazanlar..onları farketmek çok zor..
yapay ruh halleri var adamların
ReplyDeletedaha ne olsun
yapay sevinç, yapay kızgınlık ve dahi yapay kızışmışlık
@ elixir
ReplyDeleteyapayın kitabını yazanları cidden farkedemiyor insan. adeta normalleri olmuş bu. doğalları olmuş.
@ seden
ben hala umutluyum. :P
UMUT VAKTİNDEN VE AKLINDAN ÇALMAYA BAŞLADIĞI AN ZARARLIDIR
ReplyDeleteAha da kocaman yazdım
1 güzellik için 800 vasat çekilemiyor
Belki ben çok sabırsız ve asosyalim
Bu da mümkün
he bir de hayırlı olsun urukçum :)
ReplyDeleteBu arada insan tarafindan yaratilan bu suni/yapayligi fazla genellemissin genc..yok boyle bir genelleme bu arada..Sana leonardo hapindan (kirmizi) cok icme dedim kac kere..inat ettin surekli..olmadi..
ReplyDeleteGDO'da böyle bir şey işte deyip ekremi delirtmeye başlayabilirim
ReplyDeleteSahi ekrem napiyo ?
ReplyDeletetırların arasında
ReplyDeletemobil delvac gömleğini giydi bugün
Zavalli ekrem...
ReplyDeleterecaizade hesaaabi
@ elixir:
ReplyDeleteabartılı bir genelleme yok bence... hangi kızgınlığın ya da öfken "yapay" oldu ki bugüne dek? ya da kaç tanesi?
@URUK
ReplyDeleteyok be olm öfkelerimin, kizginligimin yapaylikla alakasi yok.
zaten benim anlatmaya calistigim da bu..
yapaylik bambaska bi olgu..senin kurmaya calistigin paralellik pek bi alakasiz..yaziyi okuyunca iliskilendiriyoruz ama diil yani..
günaydın el ixir :) Bak bu içimden geldi. :))
ReplyDeletebugün hiç içinden gelmediği halde günaydın dediğin bir kişi bile yok mu yahu? Benim ofiste kafadan 3 kişi var misal...
ben mecburen mesela 1 erkek, 6 kadına günaydın dedim
ReplyDeleteseverek mi yaptım? hayır
social terbiye sadece