Derdim:
Dağları aşamama durumu... Gün geçerken, atrık ucundan yakalayamama... Ve hızla akmalar. Aralarda, nefes almak için başımı suyun üzerine çıkarıyorum. Sonra, o sıkışıklıkta derin bir nefes alayım derken; bir yandan oksijen, bir yandan iki hidrojene bulanmış bir başka oksijen aynı anda giriyor nefes boruma... Suyun altında öksürüyorum, kimse duymuyor.
Dedim:
Bre ne menem bir yazgıdır; tam ucuna erişmişken hep elimin altından kayan bir zamanın peşinde koşmak...
Dedi:
Zaman dediğin ne ki? Sen koşmasan, belki akmayacak?
Dedim:
Yanlışın yok mu? Dursam durmayacak bir meretin içinde deli gibi dövünüyorum ben.
Dedi:
Dursan, durmuş olacak. Zaman, senin çevrende akıyor. Arkana yaslan ve dönmesini izle. Zira sen durunca, zaten senin çevrende dönüyor. Ama akmıyor.
Dedim:
Sen nereden bileceksin ki?
Dedi:
Ben zamanım.
Belki doğrusun, belki dursam çözüleceksin. Belki ben hızlı koştum, görmedim seni... Derdim... Doğru olsaydın.
önden acilen dağları deldim tek başımayı attırıp, banalliğimi atayım üzerimden
ReplyDeleteah o koşma hali yok mu? durup bakmak için kendimize izin vermeyişimiz.
uçları elimize alıyoruz sanır iken, aman allahım bu da ne elimde!!! nerden çıktı??!!??
halbuki ben durayım o dönsün, ben durayım o geçsin, ben durayım o aksın
ne olur? geç kalayım...
1 kez yahu
sen de geç kal
form ye formda kal da var
ReplyDelete(walla bugs bunny kovaladı, ondan hep bunlar)