Bir gün,bir ay,bir yıl, yada ne vakitte olursa olsun,toplandık,toplaştık, geldik, gittik, yazdık,yazdırdık,baktık, yedik,yedik,yedik,şiştik,kocaman olduk, düşündük,geldik,yazdık,gittik,geldik,gittik...
Friday, February 3, 2012
Kuzey Dakota – Timbuktu Kriket Maçı…
“El ele dolaşan mutlu kumrulardı her biri” dedi adam; uyumamak için direnen genç kızın başucunda… Elindeki kitabın kumrularla, yataktaki genç kızın da mutlulukla alakası yoktu. Biliyordu adam, biliyordu bilmesine de… İşte birinin inat edip; başka yaşanmışlıkların yazılı olduğu bir kitaptan yazılmamışları çıkarması, birinin de inat edip işte, o yazılmamışlara duyduğu özlemi uyumadan önce son kez duyması gerekiyordu.
Sonra uyudu genç kız… Uyanmayacaktı bir daha…
Küçük hastane odasının küçük televizyonuna tezat o kocaman kumandayı eline alıp, bir müzik kanalını açtı adam… Sesi kökledi, kökleyebildiğince… Kat hemşireleri, doktorlar, yürüyebilen hastalar ve onların zaten yürüme ile ilgili sorunları olmayan refakatçileri doluşmaya başlamıştı odaya… Kapıda “Ne olmuş? Hayırdır?” konulu bir izdiham…
Hemşireler ve doktorlar, eğitimlerine uygun olarak, çekme yetkileri olan fişleri çektiler birer birer… Önce TV, sonra da genç kızın yaşamsal bilgilerini gösteren cihaz… Ve ardından da tüm sözlerin fişleri çekildi. Ölüm birdi, yaşam sıfır…
Adam çıkarıp genç kızın üzerindeki hasta elbisesini kendi üzerine geçirdi. Kendi gömleğini de kıza giydirdi. Formalar değişilmiş, terler takas edilmiş, skor tabelasına inat bir yenen ve yenilen tablosu çizilmişti. Uzakta beliren tünelin ortasına doğru tokmak darbeleri ile gönderilen bir ruhun kuşbakışı gördüğü son kareydi bu, o maça dair… Sonrası mı? Önce çatı, sonra bulut, sonra uzay…
Havadan hafif bir son için, çok ağır bir maç…
Sonra uyudu genç kız… Uyanmayacaktı bir daha…
Küçük hastane odasının küçük televizyonuna tezat o kocaman kumandayı eline alıp, bir müzik kanalını açtı adam… Sesi kökledi, kökleyebildiğince… Kat hemşireleri, doktorlar, yürüyebilen hastalar ve onların zaten yürüme ile ilgili sorunları olmayan refakatçileri doluşmaya başlamıştı odaya… Kapıda “Ne olmuş? Hayırdır?” konulu bir izdiham…
Hemşireler ve doktorlar, eğitimlerine uygun olarak, çekme yetkileri olan fişleri çektiler birer birer… Önce TV, sonra da genç kızın yaşamsal bilgilerini gösteren cihaz… Ve ardından da tüm sözlerin fişleri çekildi. Ölüm birdi, yaşam sıfır…
Adam çıkarıp genç kızın üzerindeki hasta elbisesini kendi üzerine geçirdi. Kendi gömleğini de kıza giydirdi. Formalar değişilmiş, terler takas edilmiş, skor tabelasına inat bir yenen ve yenilen tablosu çizilmişti. Uzakta beliren tünelin ortasına doğru tokmak darbeleri ile gönderilen bir ruhun kuşbakışı gördüğü son kareydi bu, o maça dair… Sonrası mı? Önce çatı, sonra bulut, sonra uzay…
Havadan hafif bir son için, çok ağır bir maç…
opssssss

doğru mu gerçekten?
2012-2013 ders yılı itibari ile Arapça ilköğretim müfredatına ders olarak giriyor. İlköğretim 4. sınıftan itibaren çocuklar Arapça öğrenecek. Talim ve Terbiye Kurulu’ndan konuyla ilgili karar (Sayı:141, Tarih: 26.09.2011).
what if?

grey's anatomy çok boring olmamak adına arada bir senaryoda farklılıklar peşinde
bu hafta what if?
anneler iyi olsa, cesaretlendirenler çıkmasa..
dizi bitene dek insna bir umut bazı şeyler farklı yapıldığında hayat değişir mi diye soruyor kendine, aha şimdi de farklı seçimler yapsam yarını değiştiririm zannediyorsun ama maalesef bölüm aydınlık bölümlerden değil, öyle büyük umutlar vermiyor
kaderde varsa .üzülmek temasında daha çok
kendime uyarladığımda ise ne değişir bilemedim
pamuk prenses hayatı devam etse idi ne olurdu? bugun daha farklı bir yerde mi olurdum? yoksa teker teker özenle seçtiğim hatalarım bir şekilde yine hayatımda olur muydu?
mesela geçen gün bile bile hatalarımdan birini daha yaptım, dedim ki ben korksam ve konuşmak istesem ve karşımdaki beni yok saysa idi ne olurdu? hadi bu hatayı yaptım, dedim tamir edeyim, belki farklı gelişir. gerçekten karşıdan da bir adım geldi, dedi ki ben neyi yapayım söyle. Söyledim sen bunu yaparsan çok sevinirim, çünkü onu yapmaya vaktim yok şu an. Aradan 2 gün geçtikten sonra gelen cevap: hayır onu yapmam (dikkat yapamam değil, yapmam) ben belki yyyy konusunda yardıma ihtiyacın vardır diye düşünmüştüm. Be gerzek ben yyy işini zaten kıçımı sallayarak yapıyorum, işin tamamını becersem zaten tüm sülalaleni olmayan organımda oynatırım. şu lazım bana ve benim onu yapabileceğim saatte iş işten geçmiş oluyor. onu da geçtim 2 gün sonra cevap? oh sorry, muhtemelen kar keyfini bozdum, yaparım öyle arada, I'm a jerk...
Mesela seni veya bir türevini hiç bilmeseydim, muhtemelen daha korkusuz olurdum cahillliğin tadını çıkarırdım bazı konularda. muhtemelen sen olmasaydın, o kürtaj olmasa idi belki bugün başka idi fizyolojik durum... sen olmasaydın herkese ne zaman gider acaba diye bakıp, mesafeli durmazdım. sen olmasaydın, 6-7 senem unutmakla geçmezdi. mesela sen olmasaydın, o 1 kerelerde olmazdı...
yanlış anlaşılmamak lazım tabii, o tuvalette sesini duyup korkudan geberdiğimde bu oyuna girmemek mümkündü, kedi meraktan, ben belamı aramaktan...
what if, if only 'den yeğdir her zaman...
what if zaman kaybıdır yinede.
ps: mcdreamy olmuş mcdreary... alex gözlüklü, christina kahküllü, ama oscar goes to Lexie...
oje
gittikçe cinsiyetsileşen hayatımızda bir adım daha yol aldık
erkeklerdeki oje modası
senlerdir büyük bir istikrar ile tek yürüttüğüm konu olan büyük, iri, mümkünse az bir şey defolu erkek sevgime daha da sıkı sarılacak gelişmeler hüküm sürüyor dünyada.
Erkekte oje mesela...

boyunu görmesekte abinin gözler ellere odaklanana dek her şey yolunda
ama ya o tırnaktaki ojeler?
ellere o narin hava geldiği anda ben ona ancak koruyup kollamam gereken bir insna gibi hissederim, erkekliği, seksiliği, çekiciliği ya da partnerliği bir anda puffff uçtu gitti.
klasik rollere sahip ilişkilerde olmadım hiç bir zaman
kimsenin kimseyi taşıması gerektiğine de inanmadım
ama öyle ya da böyle bir kadın olarak yorulduğumda yaslanacak bir omuza sahip olmak özellikle yaş kemale erdikçe kötü bir fikir gibi gelmiyor
daha doğrusu özgür olmanın gerçek anlamını keşfettikçe manasız inatlar gidiyor hayattan
değiştiremediğim bazı şeyleri görsel olarakta algılama zorunluluğum
işte bu ojeler hepsini yerle bir ediyor
acaba zamana ayak uyduramamak mı diye düşündüm epey üzerinde lakin bu zamandan bağımsız benim ihtiyaçlarımla ilgili
a man like that? yo dostum yooooo
fiziklerimizi birleştirmek bana cazip gelmiyor
kabule delim, bu yolda ilerleyeceksek kadın vucudu daha makbul olan. Özellikle yeni yetişen nesillerle bu güzellik bambaşka çekiciliklere bürünmüşken kirli sakalın altındaki o narin eller bana istediğimi vermekten çok uzak
erkeklerdeki oje modası
senlerdir büyük bir istikrar ile tek yürüttüğüm konu olan büyük, iri, mümkünse az bir şey defolu erkek sevgime daha da sıkı sarılacak gelişmeler hüküm sürüyor dünyada.
Erkekte oje mesela...

boyunu görmesekte abinin gözler ellere odaklanana dek her şey yolunda
ama ya o tırnaktaki ojeler?
ellere o narin hava geldiği anda ben ona ancak koruyup kollamam gereken bir insna gibi hissederim, erkekliği, seksiliği, çekiciliği ya da partnerliği bir anda puffff uçtu gitti.
klasik rollere sahip ilişkilerde olmadım hiç bir zaman
kimsenin kimseyi taşıması gerektiğine de inanmadım
ama öyle ya da böyle bir kadın olarak yorulduğumda yaslanacak bir omuza sahip olmak özellikle yaş kemale erdikçe kötü bir fikir gibi gelmiyor
daha doğrusu özgür olmanın gerçek anlamını keşfettikçe manasız inatlar gidiyor hayattan
değiştiremediğim bazı şeyleri görsel olarakta algılama zorunluluğum
işte bu ojeler hepsini yerle bir ediyor
acaba zamana ayak uyduramamak mı diye düşündüm epey üzerinde lakin bu zamandan bağımsız benim ihtiyaçlarımla ilgili
a man like that? yo dostum yooooo
fiziklerimizi birleştirmek bana cazip gelmiyor
kabule delim, bu yolda ilerleyeceksek kadın vucudu daha makbul olan. Özellikle yeni yetişen nesillerle bu güzellik bambaşka çekiciliklere bürünmüşken kirli sakalın altındaki o narin eller bana istediğimi vermekten çok uzak
akşamdan kalanlar
uyumadan hemen önce akla gelen seal
album soul 2
bir kaç kez dönen şarkı:
It's been too hard living but I'm afraid to die
Cause I don't know what's up there beyond the sky
It's been a long, a long time coming but I know
A change gonna come oh yes it will
halbuki yalan, en büyük olası değişiklik yine ele yüze bulaştı...
http://youtu.be/rKV4UD0GQeE
album soul 2
bir kaç kez dönen şarkı:
It's been too hard living but I'm afraid to die
Cause I don't know what's up there beyond the sky
It's been a long, a long time coming but I know
A change gonna come oh yes it will
halbuki yalan, en büyük olası değişiklik yine ele yüze bulaştı...
http://youtu.be/rKV4UD0GQeE
Thursday, February 2, 2012
1 saat 20 dakika
4 gündür ofiste süren hapis hayatı bu akşam sona erdi
istikamet banyo
1 saat 20 dakika sonra çıkış
sanırım derim inceldi
bu demek değil ki bir iki saat sonra tekrar girmeyeceğim
kese sabun o bu neler yapılabilirse hepsini sil baştan yapmaya talibim
4 gün, şaka gibi...
sabah akşam yıkanmaya alışanın susuzlukla imtihanı bitmiştir
allah bir daha göstermesindir
istikamet banyo
1 saat 20 dakika sonra çıkış
sanırım derim inceldi
bu demek değil ki bir iki saat sonra tekrar girmeyeceğim
kese sabun o bu neler yapılabilirse hepsini sil baştan yapmaya talibim
4 gün, şaka gibi...
sabah akşam yıkanmaya alışanın susuzlukla imtihanı bitmiştir
allah bir daha göstermesindir
üzüm üzüme
izmire kar yağışı gibi italya'da sicilya'ya dek kar altında
şirketlerde azıcık eleman
mail gidip gelmiyor bile
tırlar durmuş
ro-ro'lar limanlara yanaşamıyor
trieste'de rüzgar 130 km/h'i bulmuş
dhl-tnt-ups toptan zıçık
dün malpensa 117 uçuşu iptal etmiş, bugün linate'de 30 üzeri uçuş iptal...
bologna'da sabah 9 gibi uçakların kalkışı mümkündü, saat 10dan sonra yine durdu
floransa'da durum daha da moktan, elektrik yok, gaz verilemiyor, bildiğin ortaçağ...
şehir içinde sadece çok gerekli otobüs hatları çalışıyor, gerisi yok
cismi burada, aklı italyada muhabiriniz bildirdi
şirketlerde azıcık eleman
mail gidip gelmiyor bile
tırlar durmuş
ro-ro'lar limanlara yanaşamıyor
trieste'de rüzgar 130 km/h'i bulmuş
dhl-tnt-ups toptan zıçık
dün malpensa 117 uçuşu iptal etmiş, bugün linate'de 30 üzeri uçuş iptal...
bologna'da sabah 9 gibi uçakların kalkışı mümkündü, saat 10dan sonra yine durdu
floransa'da durum daha da moktan, elektrik yok, gaz verilemiyor, bildiğin ortaçağ...
şehir içinde sadece çok gerekli otobüs hatları çalışıyor, gerisi yok
cismi burada, aklı italyada muhabiriniz bildirdi
bazen...
İçin öyle sıkılır kimse bilmez neyin var sen bile
Olup bitenleri seyredersin öylece
Yalnızsındır kalabalıklar içinde kim daha iyi bilir ki
Bir ses vardır çözer herşeyi yasaktır duyamazsın
Wednesday, February 1, 2012
sıkar ama
elimi attığım her dizide bir ingiliz aksanlı çıkması artık mide bulandırıcı
ok, sexy
ama artık soooo cliché...
ok, sexy
ama artık soooo cliché...
as a child
en çok barış manço nick the chopper ve bir gece ançızın (ansızın değil o, yanlış biliyorsunuz) gelebilirimmiş favorilerim.
günün önemi üzerine nick the chopper:
günün önemi üzerine nick the chopper:
Tuesday, January 31, 2012
yemek deyince - panzanella

her ne kadar güney italya mutfağını sevsem bile, toscana açık ara öndedir her daim.
basitliğin güzelliği...
önceleri bayat ekmek ıslatılıp parçalanmış, içine taze fesleğen ve kırmızı soğan konup tuz sirke zeytinyağı ile gelmiş sofraya. Geleneksel filan değil, bildiğiniz fakir fukara yemeği. haftada bir ekmek pişiriliyor, e son günlerde kurulaşıyor tabii, atmak olmaz, hooppp çözüm işte.
zaman içerisinde domates eklenmiş içine, salatalık... daha da zenginleştirmek isteyenler zeytin, roka, pecorino, yumurta vs eklemişler.
tercihim tam toskana ekmeği tutsuz tatsız, domates, fesleğen, kırmızı soğan, pecorino...
yanına da güzel bir ızgara et ve bir shiraz...
e sono felice....
Monday, January 30, 2012
funny story
son zamanlarda üst üste olanlara bakınca tüm delileri etrafıma mı topladım yoksa ben mi deliriyorum kararsız kalıyorum.
"üzgünüm ama açık konuşacağım, inanmadığın için beni de bitirdin diyebilirim"
üzgün olmak?
yok günde 1500 tl extra masraf benim için çok fazla idi zaten
yeterince inanmadığım ve bağlanmadığım için mi harcadım?
işimi yetirince inanmadığım için mi riske attım?
bağlantılarımı yeterince inanmadığım için mi harcadım?
hem meşhur u dönüşlerini yapıp hem de karşımdakine suçlu hissettirmeye çalışan ben miyim? ya da gerçekten kafayı kırdım ve bunları duyduğumu mu düşünüyorum?
acaba pat kapı kahvaltıya gelen de benim hayal ürünüm mü?
her şey bir yana... her şey bir yana...
neyse, listelemek ancak delirtir
çok pahalıya geldi var oluşunu silmek
ama değer her kuruşuna
arkada bir kambur eksik devam etmek yola, her şeye değer
zor bir kaç günüm daha var
sonrası kolay, sonra yol düz...
"üzgünüm ama açık konuşacağım, inanmadığın için beni de bitirdin diyebilirim"
üzgün olmak?
yok günde 1500 tl extra masraf benim için çok fazla idi zaten
yeterince inanmadığım ve bağlanmadığım için mi harcadım?
işimi yetirince inanmadığım için mi riske attım?
bağlantılarımı yeterince inanmadığım için mi harcadım?
hem meşhur u dönüşlerini yapıp hem de karşımdakine suçlu hissettirmeye çalışan ben miyim? ya da gerçekten kafayı kırdım ve bunları duyduğumu mu düşünüyorum?
acaba pat kapı kahvaltıya gelen de benim hayal ürünüm mü?
her şey bir yana... her şey bir yana...
neyse, listelemek ancak delirtir
çok pahalıya geldi var oluşunu silmek
ama değer her kuruşuna
arkada bir kambur eksik devam etmek yola, her şeye değer
zor bir kaç günüm daha var
sonrası kolay, sonra yol düz...
Zippo Vs. Muhtar Çakmağı
Şu dünyada sigara içmeye başladığımdan bu yana iki çakmağın bendeki yeri başka olmuştur: Zippo ve Muhtar Çakmağı… İkisini de bir ayrı severim, ikisinin de kendine has bir duruşu vardır ve kullanıcısına anlam yükleme yeteneğine sahiptir. Lakin gelin görün ki Muhtar Çakmağı, aslında Zippo’ya beş kere beş çekebilecek bir çakmaktır. Zira duruşu değişmemiş, Zippo gibi pazarlamanın oyuncağı olup eciş bücüşleşmemiş, o has ve kadim havasını hep korumuştur. Tutarlıdır, toprağına bağlıdır, özünü yitirmemiştir.
İşte bu yüzdendir ki Zippo dendiğinde de bende klasik formu ayrı bir yere sahip olmuştur. Zira biraz endamlı bir promosyon yapalım diyen her markanın saldırıp üzerine logosunu nakşettiği bir çakmağın karizması da bir yere kadardır. Bir de Zippo’cu pazarlama gurularının günün modası ve trendlerine göre çeşitli desenler, kakmalar, sokmalar, tıkmalar ve bilumum larlarla panayır malına çevirdiği Zippo da eminim o klasik dönemlerini hasretle anıyor, sitayişle yad ediyordur.
Buradan yeni yetme karizma edinicilere sesleniyorum. Muhtar Çakmağı candır. Samimidir, kendinize olan güveninizi ve coğrafyanıza olan tutkunuzu iletir mesaj olarak… Kıçı kırık Tokai’ler, Bic’ler, Cricket’ler falan el pençe divan durur karşısında… Rüzgarda sönmez, benzinin hakkını verir. Bakımı kolaydır, masrafsızdır. Çıkma çakmak taşına bile hayır demez. Benzini bitti mi yokuş aşağı vurdurmak suretiyle (pantolona hızlı hızlı sürtülerek yapılır) acil durum için sakladığı o tek yanışlık cankurtaranlık görevini asla ihmal etmez, yarı yolda bırakmaz. Rengi her daim gümüş asaletindedir. Cepten çıktığında ve bir kadının sigarasını yaktığında, Yılmaz Güney hissiyatı oluşturur karşı tarafta… O bir Oğuz Atay’dır, bir Müşfik Kenter’dir, bir Cihan Ünal’dır, bir Tarık Akan’dır.
Zippo’nun klasiği baş döndürür. Serttir ama aynı zamanda Issız Adam’dır… Bir Metallica’dır ama kullanıldığı yere ve ana göre Scorpions tadında balad da söyletir. Sesi, kullanmasını bilen için sigarası yakılan kadında, Clint Eastwood karakterinde bir kovboy ya da Mickey Rourke yansımasında bir Harley’ci tadında izlenimler oluşturur. Kaybedenler Kulübü’nün 6:45’lik sahibi tadında bir duruş için olmazsa olmaz bir aksesuardır. Yaşam biçimidir.
Lakin modaya ve trendlere uyayım diye girdiği şekilden şekle formu ile de işte Saksılı Doğuş, Seyyal Taner, Fatih Ürek izdüşümlerine paralel ilerlemeye devam etmektedir.
Dip not olarak belirteyim; Huysuz Virjin mesela, klasik Zippo’nun hakkını verecek kadar da nev-i şahsına münhasır bir kişiliktir.
Böyleyken böyle…
İşte bu yüzdendir ki Zippo dendiğinde de bende klasik formu ayrı bir yere sahip olmuştur. Zira biraz endamlı bir promosyon yapalım diyen her markanın saldırıp üzerine logosunu nakşettiği bir çakmağın karizması da bir yere kadardır. Bir de Zippo’cu pazarlama gurularının günün modası ve trendlerine göre çeşitli desenler, kakmalar, sokmalar, tıkmalar ve bilumum larlarla panayır malına çevirdiği Zippo da eminim o klasik dönemlerini hasretle anıyor, sitayişle yad ediyordur.
Buradan yeni yetme karizma edinicilere sesleniyorum. Muhtar Çakmağı candır. Samimidir, kendinize olan güveninizi ve coğrafyanıza olan tutkunuzu iletir mesaj olarak… Kıçı kırık Tokai’ler, Bic’ler, Cricket’ler falan el pençe divan durur karşısında… Rüzgarda sönmez, benzinin hakkını verir. Bakımı kolaydır, masrafsızdır. Çıkma çakmak taşına bile hayır demez. Benzini bitti mi yokuş aşağı vurdurmak suretiyle (pantolona hızlı hızlı sürtülerek yapılır) acil durum için sakladığı o tek yanışlık cankurtaranlık görevini asla ihmal etmez, yarı yolda bırakmaz. Rengi her daim gümüş asaletindedir. Cepten çıktığında ve bir kadının sigarasını yaktığında, Yılmaz Güney hissiyatı oluşturur karşı tarafta… O bir Oğuz Atay’dır, bir Müşfik Kenter’dir, bir Cihan Ünal’dır, bir Tarık Akan’dır.
Zippo’nun klasiği baş döndürür. Serttir ama aynı zamanda Issız Adam’dır… Bir Metallica’dır ama kullanıldığı yere ve ana göre Scorpions tadında balad da söyletir. Sesi, kullanmasını bilen için sigarası yakılan kadında, Clint Eastwood karakterinde bir kovboy ya da Mickey Rourke yansımasında bir Harley’ci tadında izlenimler oluşturur. Kaybedenler Kulübü’nün 6:45’lik sahibi tadında bir duruş için olmazsa olmaz bir aksesuardır. Yaşam biçimidir.
Lakin modaya ve trendlere uyayım diye girdiği şekilden şekle formu ile de işte Saksılı Doğuş, Seyyal Taner, Fatih Ürek izdüşümlerine paralel ilerlemeye devam etmektedir.
Dip not olarak belirteyim; Huysuz Virjin mesela, klasik Zippo’nun hakkını verecek kadar da nev-i şahsına münhasır bir kişiliktir.
Böyleyken böyle…
Sunday, January 29, 2012
eve dönmek demek
çalan sabit telefonlara alışmak demektir
Saturday, January 28, 2012
içindeki arzuya yenilmek
bu saatte kalkıp un helvası yapmaktır...
gönül daha büyük, daha heyecanlı şeyler isterdi ama
bu gece elden gelen bu
gönül daha büyük, daha heyecanlı şeyler isterdi ama
bu gece elden gelen bu
Thursday, January 26, 2012
avam ayırt etme rehberi
böyle bir köşe olsun akla geldikçe eklensin dedim
adamı/kızı karşıdan süzdünüz
giyim kuşam el kol hareketleri her şey yerinde gözüküyor
hemen yürüyüşe bakın, ayaklarını sürüyerek yürüyorsa hemen kaçınız, zira kamuflaj yerinde ama baz değişememiş
adamı/kızı karşıdan süzdünüz
giyim kuşam el kol hareketleri her şey yerinde gözüküyor
hemen yürüyüşe bakın, ayaklarını sürüyerek yürüyorsa hemen kaçınız, zira kamuflaj yerinde ama baz değişememiş
Wednesday, January 25, 2012
seks ve sevişmek

en son en zaman seviştiğimi söylemek için çok düşünmem gerekir
ama seks için liste çıkarabilirim hemen
en son ne zaman birinin gözüne uzun uzun baktım ve dahi öpüşmenin tadını çıkardım hatırlamıyorum bile...
birinin elini ne zaman tuttum? ya da yüzünü okşadım?
ya da en son ne zaman acaba araya bir sahne, bir aksesuar, bir detay, bir şey bir şey katmadan?
en son ne zaman naif olabildim?
en son ne zaman ipleri elimde tutmadan, sadece kadın oldum?
baş etmek için bildiğim başka yol yok...
keşke 2 kadeh, bir sigara yetse
tam bir failure
kocaman...
alışkanlık

alışkanlığın bir sürü zararı olabilir
ama en iyisi götlere alışmak, bir kez daha yarı yolda kalmak üzmüyor
sadece kıt zekamın varlığını pekiştiriyor
aptallığıma alışıyorum
becerebilsek...
blue panaroma ile gidiş dönüş roma adam başı 200€
2 gün romada kalsak
casa di eddy, istasyona yakın, rahat her yere gidebileceğimiz, adam başı 2 gece 40€
oradan binsek trene, gitsek amalfiye adam başı 50€
şurada kalsak 4 gece adam başı 200€
olur sana 600€
azmadan harcarsak 500€ daha gider yedik içtik derken
1100€ ya nerede ise bir hafta paşalar gibi tatil yaparız
deniz tatili yapmadık diyelim, şehirlerde kuzeyde kaldık daha da ucuz olur
ya da sadece deniz tatili yapsak 7 gece otel, aha da şu otel adam başı 300€
hani daha tam araştırmadım bile, şöylece baktıklarım...
tembeliz tembel
2 gün romada kalsak
casa di eddy, istasyona yakın, rahat her yere gidebileceğimiz, adam başı 2 gece 40€
oradan binsek trene, gitsek amalfiye adam başı 50€
şurada kalsak 4 gece adam başı 200€
olur sana 600€
azmadan harcarsak 500€ daha gider yedik içtik derken
1100€ ya nerede ise bir hafta paşalar gibi tatil yaparız
deniz tatili yapmadık diyelim, şehirlerde kuzeyde kaldık daha da ucuz olur
ya da sadece deniz tatili yapsak 7 gece otel, aha da şu otel adam başı 300€
hani daha tam araştırmadım bile, şöylece baktıklarım...
tembeliz tembel
sanırım
kış uykusuna ihtiyacım var
yatayım ben, bahar da uyandırın sıcak bir günde
yatayım ben, bahar da uyandırın sıcak bir günde
Tuesday, January 24, 2012
yanda girsini okudum
çağrıştı tabii hemen
böyle dolu dolu kafam girsin diyeceğim o kadar çok şey var ki........
mesela ama mutlaka kadın gibi davranmalısın diyen zat-ı şahanelerin kadın olunca kaçışlarına
yersiz konuşmalarına
yersiz kritiklerine
hatta belki var olmalarına bile.
bir de artık inat olarak herkese ama şu açıdan bak demezsem ne olayım!!!!
böyle dolu dolu kafam girsin diyeceğim o kadar çok şey var ki........
mesela ama mutlaka kadın gibi davranmalısın diyen zat-ı şahanelerin kadın olunca kaçışlarına
yersiz konuşmalarına
yersiz kritiklerine
hatta belki var olmalarına bile.
bir de artık inat olarak herkese ama şu açıdan bak demezsem ne olayım!!!!
dakka bir gol bir
zeytini mantar zanneden bünye, gurme takılırsa
bana ancak ağlamaklı bir yüz ile bakmak kalır
bana ancak ağlamaklı bir yüz ile bakmak kalır
Thursday, January 19, 2012
nasıl güzel başladı
yeni yaşım nasıl güzel başladı... 20 senedir görüşmediğim arkadaşlarımla bile konuştum.
hani gerçekten prensesler gibi bir gün başladı sabahtan, yatana kadar da devam etti.
39da kapıdan araba ile de alındım ya, ölsemde gam yemem gari :D
hani gerçekten prensesler gibi bir gün başladı sabahtan, yatana kadar da devam etti.
39da kapıdan araba ile de alındım ya, ölsemde gam yemem gari :D
Wednesday, January 18, 2012
Homeland vs Temple Grandin
Claire Danes'in 2 oyunculuğu arasında 5 fark bulanın hediyesi var benden
Bir otistik ile bir fbi agent nasıl aynı canlandırılır? vurgular ses tonu nasıl aynı kalır?
Bir otistik ile bir fbi agent nasıl aynı canlandırılır? vurgular ses tonu nasıl aynı kalır?
bu gözler bunun da gördü
bu kulaklar bunu da duydu:
salık vermek yerine soluk vermek...
salık vermek yerine soluk vermek...
Tuesday, January 17, 2012
Alcatraz

ve ilk bölüm yayında...
başlıyorum bakalım
aklımda burt ve ryan babalı versiyonlar
aynı hapishane, 1963te bir gece 302 mahkum yok olur, günümüzde ortaya çıkmaya başlarlar ve olaylar gelişir....
Ne şarap içeyim? serisi 1: beyaz - Gallo family wineyards california white
Sevgili okur, kimimiz hayatını değiştiriyor, kimimiz hayatını altüst ediyor, nihayetinde yaşam böyle birşey..Şey takısından nefret ederim, kelimeleri evirip çevirdiğimizde yerine koyabileceğimiz kelime bulamadığımızda cümle içinde "şey" kullanırız ki bu antin kuntin ekstra muğlak ifadeyi hiç sağlıklı görmüyorum.
Girizgah sonrası size şunları anlatayım.
Benim için kırmızı şarap kadar beyaz şarap'ta çok önemli, peki bu beyaz şarabı nasıl içeceğiz ? neyle beraber katık edersek damağımız mutlu olur ? bize ne maliyeti olur ?
Öncelikle Türk şaraplarına karşı önyargım uzunca bir süredir devam ediyor, neden derseniz ?
-Ağlamayan Türk şarap üreticisi yok.
-Hepsi ağlıyor, sürekli vergi sistemini eleştiriyorlar.
-Sürekli baskı gördüklerinden şikayetçiler..
Cevaplarım:
-Ticaret yapıyorsunuz
-Çok şikayet edeceğinize öncelikle lezzetinizi düzeltin.
-Sattığınız şıralar karşılığında iyi para kazanıp sürekli şikayet ediyorsunuz.
Ben olsam utanırdım böyle üretim ve lezzete bu kadar fahiş paralar talep etmeye.
Gallo Şaraplarının California White serisini tavsiye ediyorum, araştırıp bulabilirsiniz, lezzeti biraz bizim misket üzümünü andırıyor ve iyi havalandıktan sonra sizi uçurur keyiften garanti ediyorum.
Şarabı buzdolabında iyice soğutun, minimum 2 saat soğusun, sonra açın ve kadehinize koyup en az 5-7 dakika bekleyin ki içecek kıvama gelsin, her yudumunuzda şarap daha da güzelleşecek, kokusu ve damağınızda bıraktığı tad daha da bir belirginleşecektir.
Deniz mamulleri ile, otlu pizza ile, güzel peynirler ile birlikte tüketilmeye gelen şarabımızı tavsiye ediyorum.
just an usual tuesday
otuzların son senesi
bitecek artık
daha akıllı, daha oturaklı olmak gereken yaşlar başlayacak
mesela daha edepli konuşmalı, daha az küfretmeli
daha yumuşak olmalı
daha özenli olmalı, kendine daha iyi bakmalı insan
yaşlılığı da düşünüp hobiler edinmeli
bu sene nasıl olsa her şey dümdüz oldu, kasırga geldi geçti üzerimden
elimde bomboş topraklar var
her şeyi baştan yapabileceğim topraklar
ne kadar aşk meşk sevgi varsa hepsi temizlendi, başka formlara dönüştü
en büyük aşk, arkadaş ve ortağa dönüştü
senelerin evliliği ayrı bir forma dönüşüyor bittikten sonra, mesela seneler sonra ilk defa doğum günü hediyesi aldı mesela, hatta hediyeleri, diyebilirim ki ilk defa bana bu kadar para harcamış :) para deyip geçmeyin, adamın en değerlisi :)
sonra emekliliğe hak kazandım...
şubatta ilk defa tam anlamı ile kendi şirketimi kuruyorum, mesela cuma günü ilk kendi işimin seyahatine çıkıyorum... kalbim pırpır...
kendime ait bir evim yok mesela, yeniden kuracağım hepsini
sevgilim de yok artık, hepsi sil baştan olacak (?)
değiştiğimi keşfettim mesela, eskisi gibi olmadığımı, olamadığımı.
rahat ettiğim tüm kalıpların dışındayım artık, çünkü eski kalıplar bana ait olmaktan çıktılar.
sıradan bir salı gibi dursa da, değil aslında...
bitecek artık
daha akıllı, daha oturaklı olmak gereken yaşlar başlayacak
mesela daha edepli konuşmalı, daha az küfretmeli
daha yumuşak olmalı
daha özenli olmalı, kendine daha iyi bakmalı insan
yaşlılığı da düşünüp hobiler edinmeli
bu sene nasıl olsa her şey dümdüz oldu, kasırga geldi geçti üzerimden
elimde bomboş topraklar var
her şeyi baştan yapabileceğim topraklar
ne kadar aşk meşk sevgi varsa hepsi temizlendi, başka formlara dönüştü
en büyük aşk, arkadaş ve ortağa dönüştü
senelerin evliliği ayrı bir forma dönüşüyor bittikten sonra, mesela seneler sonra ilk defa doğum günü hediyesi aldı mesela, hatta hediyeleri, diyebilirim ki ilk defa bana bu kadar para harcamış :) para deyip geçmeyin, adamın en değerlisi :)
sonra emekliliğe hak kazandım...
şubatta ilk defa tam anlamı ile kendi şirketimi kuruyorum, mesela cuma günü ilk kendi işimin seyahatine çıkıyorum... kalbim pırpır...
kendime ait bir evim yok mesela, yeniden kuracağım hepsini
sevgilim de yok artık, hepsi sil baştan olacak (?)
değiştiğimi keşfettim mesela, eskisi gibi olmadığımı, olamadığımı.
rahat ettiğim tüm kalıpların dışındayım artık, çünkü eski kalıplar bana ait olmaktan çıktılar.
sıradan bir salı gibi dursa da, değil aslında...
Sunday, January 15, 2012
ciyak
sakin sakin elixir bey ile telefonda aferinleşiyorduk
ve sonra ip koptu
telefon trafiği durmadı, zira aptal ex koca kardeşini işten atmış
ne o? skindirik elemanına biraz sert çıkmış kardeşi
yerim o alınan yerlerinizi
diğerinin aklını ve kardeş sevgisini double seveyim
arayıp abisi ağzına sıçmış, şimdi de ben sıçacağım diyen anneye ise koptum, sanırım 18 senede ilk defa kayınvalideme kopup bağırdım
evden atacakmış kızı...
şakasınız yeminle
türk annesinin oğul ile kız arasında kalınca yapabilecekleri ders 101
aldık dersimizi soktuk en münasip yerlerimize
en çok koyan şu an gücümün, paramın eksik olması
kızı yanıma aldığım gibi kapardım tüm çeneleri ama... kendim sığıntı bu aralar, nerde eski cengaverlikler?
hani gerçekten ciyak
şurda kalmış bu geceyi saymazsak 4 gece, sonra kalkıp 4 gün bu iğrenç ülkeden uzakta kalacağım ve nefes alacağım...
çarşamba doğum günüm bilog... hediyelere boğ beni :)))))
gerçi boğsan daha güzel hediye olur...
ama dur boğma, önce ben salı gecesi kendime hediye yaptım, yeni yaşıma taklalar atarak (ahahah yalan, esas ne yapacağımı yazamıyorum) gireceğim gece 12de :) sonra bir italya yapayım
dönüşte boğabilirsiniz
öptüms
& daraldıms
ve sonra ip koptu
telefon trafiği durmadı, zira aptal ex koca kardeşini işten atmış
ne o? skindirik elemanına biraz sert çıkmış kardeşi
yerim o alınan yerlerinizi
diğerinin aklını ve kardeş sevgisini double seveyim
arayıp abisi ağzına sıçmış, şimdi de ben sıçacağım diyen anneye ise koptum, sanırım 18 senede ilk defa kayınvalideme kopup bağırdım
evden atacakmış kızı...
şakasınız yeminle
türk annesinin oğul ile kız arasında kalınca yapabilecekleri ders 101
aldık dersimizi soktuk en münasip yerlerimize
en çok koyan şu an gücümün, paramın eksik olması
kızı yanıma aldığım gibi kapardım tüm çeneleri ama... kendim sığıntı bu aralar, nerde eski cengaverlikler?
hani gerçekten ciyak
şurda kalmış bu geceyi saymazsak 4 gece, sonra kalkıp 4 gün bu iğrenç ülkeden uzakta kalacağım ve nefes alacağım...
çarşamba doğum günüm bilog... hediyelere boğ beni :)))))
gerçi boğsan daha güzel hediye olur...
ama dur boğma, önce ben salı gecesi kendime hediye yaptım, yeni yaşıma taklalar atarak (ahahah yalan, esas ne yapacağımı yazamıyorum) gireceğim gece 12de :) sonra bir italya yapayım
dönüşte boğabilirsiniz
öptüms
& daraldıms
Friday, January 13, 2012
iyilik yaptım, ne bulayım diye değil ama..
İblislerin pek kaçındığı bir hareketi yaptım bugün, üstelik 2 defa aynı güne sığdırdım..Sabah çok sevdiğim bir arkadaşımın internetini çözdüm, ardından hediye gelen takım elbiseyi şirketteki durumu müsait olmayan bir çocuğa hediye ettim..
Mutlu muyum, sanırım evet..karma is a bitch baby..i'm the one of them...
Mutlu muyum, sanırım evet..karma is a bitch baby..i'm the one of them...
ne tuhaf hayat
birinin en sevdiği olmak bir taraftan güzel bir his
diğer taraftan hayatta hiç bir şeyi değiştirmiyor
kaç sene oldu bilmiyorum artık, hesabı şaştı
ilk gerçekten aşık olduğu olduğumu biliyorum
kendi karmaşık düşünce sisteminde hala en sevdiği olduğumu da biliyorum
akşam konuştuk epey, özlemişim de konuşmayı
esenekleri tutmadığı zaman çok iyi konuşan bir çifttik biz, sabahlara kadar duraksamadan daldan dala konuşabilendik
Akşam koşturması, kokteyller hazırlaması, koşarak kolalar getirmesi, sen seversin diye şam fıstıklarını çıkarışı ne yalan söyliyeyim güzeldi
son kavgalardan, salaklıklardan, gözümden silinmeyen görüntülerden sonra güzeldi
İnsanın ne birlikte kalası, ne de ayrı kalası olunca ortaya çıkan tuhaf görüntülerden biri işte
börülce kardeşin dediği gibi hastalıklı bir ilişki
Tabii biraz da şans böyle yapıyor, iyi niyetle kendimizi verdiğimiz her dal kırılınca yine dönüp dolaşıp aynı yerde kalıyoruz, bir nevi liman
15 seneyi öyle ya da böyle bir arada geçirince, ne daha fazla tanıyabilen çıkıyor ne de anlayan
hayatta yalan söyleyemeyeceği tek kişiyim ben, ya da yargılamayacak
defalarca kanıtlanmış durum
kendime baksam, ağzımı açtığımda ne diyeceğimi bilir, tüm hassas noktaları bilir, güldürmeyi de ağlatmayı da...
Arkadaşlığı denedik dün, yaptıklarımızı anlatmayı, piyasa dedikodularını :)
Biraz ağladık karşılıklı, biraz güldük...
İyi de geldi, düşmanlığı, kızgınlığı kaldırmıyor artık vucudum.
diğer taraftan hayatta hiç bir şeyi değiştirmiyor
kaç sene oldu bilmiyorum artık, hesabı şaştı
ilk gerçekten aşık olduğu olduğumu biliyorum
kendi karmaşık düşünce sisteminde hala en sevdiği olduğumu da biliyorum
akşam konuştuk epey, özlemişim de konuşmayı
esenekleri tutmadığı zaman çok iyi konuşan bir çifttik biz, sabahlara kadar duraksamadan daldan dala konuşabilendik
Akşam koşturması, kokteyller hazırlaması, koşarak kolalar getirmesi, sen seversin diye şam fıstıklarını çıkarışı ne yalan söyliyeyim güzeldi
son kavgalardan, salaklıklardan, gözümden silinmeyen görüntülerden sonra güzeldi
İnsanın ne birlikte kalası, ne de ayrı kalası olunca ortaya çıkan tuhaf görüntülerden biri işte
börülce kardeşin dediği gibi hastalıklı bir ilişki
Tabii biraz da şans böyle yapıyor, iyi niyetle kendimizi verdiğimiz her dal kırılınca yine dönüp dolaşıp aynı yerde kalıyoruz, bir nevi liman
15 seneyi öyle ya da böyle bir arada geçirince, ne daha fazla tanıyabilen çıkıyor ne de anlayan
hayatta yalan söyleyemeyeceği tek kişiyim ben, ya da yargılamayacak
defalarca kanıtlanmış durum
kendime baksam, ağzımı açtığımda ne diyeceğimi bilir, tüm hassas noktaları bilir, güldürmeyi de ağlatmayı da...
Arkadaşlığı denedik dün, yaptıklarımızı anlatmayı, piyasa dedikodularını :)
Biraz ağladık karşılıklı, biraz güldük...
İyi de geldi, düşmanlığı, kızgınlığı kaldırmıyor artık vucudum.
tam 20 gün
tam 20 gün sonra devlete ssk prim ödeme mecburiyetim doluyor...
tam 20 gün....
18 ocak 2019'da da emekli maaşımı alıyorum
çalışın köleler
tam 20 gün....
18 ocak 2019'da da emekli maaşımı alıyorum
çalışın köleler
Thursday, January 12, 2012
elixir bey demiş ki
"Bu memlekette çoğunluk iş falan yapmıyor herkes ucundan tutuyor..birileri enayi gibi yükü sırtlanmış, gerisi de çalışıyorum diye geyikte..."
bugun mesela aynen
bugun mesela aynen
yan yürüyen
yan yan yürüyen burçtan adam çıkmaz...
valla bak
önce bi sever sarmalar
sonra küfreder
3 dk sonra bir şey olmamış gibi davranır
sonra bir şey olur, geri dönülmez halde yangına vurur her yeri
sonra küstüm taklidi yapıp, 3 vakte yine gel yamacıma der
sonra bu adam marjinallik çukuruna düşer, bunu nasıl yaşayacağını da bilemez, eline yüzüne bulaştırır
hem çok zeki olur
hem gel git akılı
cool görünümlü kompleks çuvalıdır
süper yalancıdır sonra, o kadar ki her söylediğine kendi de inanır, sonra lan bak bunu şunun için demiştin, gerçekle ilgisi yok dediğinde hatırlaması uzun zaman alır
fil gibi düşmandır
hayatı alışkanlıktır, değişmez kolay kolay, değişik bir restauranta götürmeye çalışın, anlarsınız o zaman dünya kaç bucak
ipler hem sizde olacak, hem siz o ipleri onun arzu ettiği şekilde kullanacaksınız, ha anlatır bende kullanırım demeyin zira anlamanız için telepati yeteğinizi geliştirmeniz lazım
midesi mutlak bozuktur, yaş ilerledikçe her türlü sindirim hastalığı kapısındadır
dışarıda sizi onore eder, ama evde ağzınıza sıçarlar
ana kuzuluğunu buyurun burda seyredin
çok düşünür ve çok baş ağrısı çekerler
işte mal bu, gözünüz yiyorsa tepe tepe kullanın
valla bak
önce bi sever sarmalar
sonra küfreder
3 dk sonra bir şey olmamış gibi davranır
sonra bir şey olur, geri dönülmez halde yangına vurur her yeri
sonra küstüm taklidi yapıp, 3 vakte yine gel yamacıma der
sonra bu adam marjinallik çukuruna düşer, bunu nasıl yaşayacağını da bilemez, eline yüzüne bulaştırır
hem çok zeki olur
hem gel git akılı
cool görünümlü kompleks çuvalıdır
süper yalancıdır sonra, o kadar ki her söylediğine kendi de inanır, sonra lan bak bunu şunun için demiştin, gerçekle ilgisi yok dediğinde hatırlaması uzun zaman alır
fil gibi düşmandır
hayatı alışkanlıktır, değişmez kolay kolay, değişik bir restauranta götürmeye çalışın, anlarsınız o zaman dünya kaç bucak
ipler hem sizde olacak, hem siz o ipleri onun arzu ettiği şekilde kullanacaksınız, ha anlatır bende kullanırım demeyin zira anlamanız için telepati yeteğinizi geliştirmeniz lazım
midesi mutlak bozuktur, yaş ilerledikçe her türlü sindirim hastalığı kapısındadır
dışarıda sizi onore eder, ama evde ağzınıza sıçarlar
ana kuzuluğunu buyurun burda seyredin
çok düşünür ve çok baş ağrısı çekerler
işte mal bu, gözünüz yiyorsa tepe tepe kullanın
Wednesday, January 11, 2012
çorba

sıcak çorba içip uyuklayasım varken, nedir ki bir ofiste boş boş oturmak...
hazır kırmızı örtüme de kavuşmuşum
altında kitapta okurum, film de seyrederim, uyuklarım da
üzerine hayallere dalacak potansiyelim bile var
üşüyorum neticede
Tuesday, January 10, 2012
hahaytttttt
çatlayacağım gülmekten
olaylar serisi bitmiyor
salak ruh sarışınım ofisi birbirine kattı kartvizitlerim de kartvizitlerim diyerek, dallama yanına almış azıcık, bitmiş ve bana kargo yapın diyor
yavrum benim ya, fuara gidiyorsun, 500den az olmasın diye kıçını yırtıyorsun, ofisi birbirine düşürüyorsun ve 30 tane alıp gitmişsin ha?
canım benim
ahahahahahahhahaha
olaylar serisi bitmiyor
salak ruh sarışınım ofisi birbirine kattı kartvizitlerim de kartvizitlerim diyerek, dallama yanına almış azıcık, bitmiş ve bana kargo yapın diyor
yavrum benim ya, fuara gidiyorsun, 500den az olmasın diye kıçını yırtıyorsun, ofisi birbirine düşürüyorsun ve 30 tane alıp gitmişsin ha?
canım benim
ahahahahahahhahaha
şşşş sessizlik
baş bu kadar ağrırken klavyenin tuşları bile irrite ediyor.
hani mümkün olsa kapansam karanlığa ve sessizce dursam
ama nerede tabii bu mükemmel koşullar
mesela sabah ki kriz sarışın taklidi kardeşimizin sekreter arkadaşımızı 2 aydır bana çöp kovası almıyor diye şikayet etmiş olması, ki garibim sekreter arkadaş fazla bir çöp kutusunu kendisine tahsis etmiş. ama ayıp tabii, yeni bir tane istenmişken nasıl olur eski kullanılmış bir kutuyu vermek... Esefle kınıyoruz kendisini, hadi biz salaklar kınadık tamam, ama gel gör ki patronumuz da kınamış burada kime yeni çöp kutusu alınacağına ben karar veririm diyerek :) Patronumuzda musevi bu arada, hani beklersin ki bu hareketi takdir görsün, kaynaklar boşa harcanmamış olsun...
sonra şirket modemimize 1400 tl lik bir fatura gelmiş, sırrını çözmeye çalışıyoruz el birliği ile, hani filmler indirip destanalr döşesek bir ayda o akdarlık harcama yapmamız imkansız ayrıca kendisi nicedir atıl atıl yatmakta.
iş bu yazı yazılırken, sorun aydınlandı, patronun iptal ettiği hatlardan doğan bir borç gibi bir şeymiş, taahhüt verirken dikkatli olmak lazım tabii :) 2 saatimi de bu yedi.
bu kadar salak sorunların yaşanmadığı bir yer var mıdır acaba?
hani mümkün olsa kapansam karanlığa ve sessizce dursam
ama nerede tabii bu mükemmel koşullar
mesela sabah ki kriz sarışın taklidi kardeşimizin sekreter arkadaşımızı 2 aydır bana çöp kovası almıyor diye şikayet etmiş olması, ki garibim sekreter arkadaş fazla bir çöp kutusunu kendisine tahsis etmiş. ama ayıp tabii, yeni bir tane istenmişken nasıl olur eski kullanılmış bir kutuyu vermek... Esefle kınıyoruz kendisini, hadi biz salaklar kınadık tamam, ama gel gör ki patronumuz da kınamış burada kime yeni çöp kutusu alınacağına ben karar veririm diyerek :) Patronumuzda musevi bu arada, hani beklersin ki bu hareketi takdir görsün, kaynaklar boşa harcanmamış olsun...
sonra şirket modemimize 1400 tl lik bir fatura gelmiş, sırrını çözmeye çalışıyoruz el birliği ile, hani filmler indirip destanalr döşesek bir ayda o akdarlık harcama yapmamız imkansız ayrıca kendisi nicedir atıl atıl yatmakta.
iş bu yazı yazılırken, sorun aydınlandı, patronun iptal ettiği hatlardan doğan bir borç gibi bir şeymiş, taahhüt verirken dikkatli olmak lazım tabii :) 2 saatimi de bu yedi.
bu kadar salak sorunların yaşanmadığı bir yer var mıdır acaba?
Monday, January 9, 2012
çizgide durulan anlar
saçma sapan şeyleri görüp, konuşsam mı denen anlar vardır
o anlardan biri
sonra diyorum ki ulen italya iyi geçerse, 1 aydan daha az bir zaman burada olacaksın
ne gerek var, sus, otur yerinde
üç kuruşluk adamlarla, 3 kuruşluk sohbetlerine deri ne ola ki?
varsın bir halt ettiğini sansın...
o da hediyem olsun
o anlardan biri
sonra diyorum ki ulen italya iyi geçerse, 1 aydan daha az bir zaman burada olacaksın
ne gerek var, sus, otur yerinde
üç kuruşluk adamlarla, 3 kuruşluk sohbetlerine deri ne ola ki?
varsın bir halt ettiğini sansın...
o da hediyem olsun
candır çeker...

ayın 20si gelse
ben insen roma'ya
trene geçmeden önce dursam barın önünde
un caffe ginseng per favore desem, 1€mu ödesem ve yudumlasam...
Sunday, January 8, 2012
39, 29 gibi değil
miş...
anladım.
örtülmüyormuş üzeri.
bazen bırakmak lazımmış oluruna
yeni nesil iyi imiş, hoş imiş ama insanın aklını belli bir süre oyalıyormuş
sonra öğretmek gerekiyormuş
bu da ayrı bir çaba imiş, ayrı yorgunluk imiş
benim en azından şu an istediğim değilmiş
inziva daha iyi geldi... yat kalk, pişir, gül, seyret, konuş konuş konuş...
neden gidip geldiğini anladım bu hafta
işin içine seks girdi mi, mecburiyetler bir parça devrede kalıyor
oysa şimdi? aklımıza her gelen ağızdan çıkıveriyor
kimse kimsenin lafına sözüne alınmıyor
bu hali daha çok sevdim
daha gerçek, daha doyurucu, daha huzurlu
allahtan çabuk capito.
tüm haftasonunu zorlamadım
Friday boy, thank you. Grazie mille...
anladım.
örtülmüyormuş üzeri.
bazen bırakmak lazımmış oluruna
yeni nesil iyi imiş, hoş imiş ama insanın aklını belli bir süre oyalıyormuş
sonra öğretmek gerekiyormuş
bu da ayrı bir çaba imiş, ayrı yorgunluk imiş
benim en azından şu an istediğim değilmiş
inziva daha iyi geldi... yat kalk, pişir, gül, seyret, konuş konuş konuş...
neden gidip geldiğini anladım bu hafta
işin içine seks girdi mi, mecburiyetler bir parça devrede kalıyor
oysa şimdi? aklımıza her gelen ağızdan çıkıveriyor
kimse kimsenin lafına sözüne alınmıyor
bu hali daha çok sevdim
daha gerçek, daha doyurucu, daha huzurlu
allahtan çabuk capito.
tüm haftasonunu zorlamadım
Friday boy, thank you. Grazie mille...
Friday, January 6, 2012
sarışınlıkta iş hayatına dahil
- aaaa ben google mailimi kapattım, hiç kullanmıyorum artık, mümkün değil
- aaa maillerde yönlendirme mi yapılabiliyor?
- günde minimum 12-14 arası makyaj tazeleme (her biri min. 5 dk)
- ben müşterilere iş cebimi vermem
- ben telefonumun sesini açmam, mutlaka sessizde kalmalı
- ama italyanlar hiç öyle yapmaz kiiiii
- ben bunu çok iyi bilirim
- Akif Bey olsa bunu böyle yapmazdı...
hay popona akif girsin, ağzından çıksın
- aaa maillerde yönlendirme mi yapılabiliyor?
- günde minimum 12-14 arası makyaj tazeleme (her biri min. 5 dk)
- ben müşterilere iş cebimi vermem
- ben telefonumun sesini açmam, mutlaka sessizde kalmalı
- ama italyanlar hiç öyle yapmaz kiiiii
- ben bunu çok iyi bilirim
- Akif Bey olsa bunu böyle yapmazdı...
hay popona akif girsin, ağzından çıksın
Thursday, January 5, 2012
sabah...
sabah oldu işte
heyecanı filan yok, yataktan yaşasın diye de kalkmadım
ama mutsuz da kalkmadım
küçük hesapların, küçük oyunların dönmeye çalıştığı yere girdim yine
masamda kendime ait bir dünyaya kapandım yine
küçücük
dışarıdan sızan olmadıkça huzurlu
etrafta dolaşıp kendince laf sokanlar, kendince savaş açanlar, kendince dolaplar çevirenler, sıçıp sıçıp iki güzel lafla temizleyeceğim sananlar... uzaktan el sallıyorum işte size, yetmez mi?
bence çok bile...
heyecanı filan yok, yataktan yaşasın diye de kalkmadım
ama mutsuz da kalkmadım
küçük hesapların, küçük oyunların dönmeye çalıştığı yere girdim yine
masamda kendime ait bir dünyaya kapandım yine
küçücük
dışarıdan sızan olmadıkça huzurlu
etrafta dolaşıp kendince laf sokanlar, kendince savaş açanlar, kendince dolaplar çevirenler, sıçıp sıçıp iki güzel lafla temizleyeceğim sananlar... uzaktan el sallıyorum işte size, yetmez mi?
bence çok bile...
Wednesday, January 4, 2012
By Hülya Balıkavlayan
Mayalara göre 2 - 14 Ocak arası Ölüm , Dönüşüm zamanı.
Mayalarda Ölüm burcunun bir diğer anlamı “sonsuz şimdi”dir. Ölüm, yeniden doğuş ve dönüşüm döngülerini içerir. Modern zihnimiz Ölümü hayatın trajik şekilde sona ermesi olarak algılar. Ölüm genelde korkulan bir şeydir. Bu yüzden bu kavramın oldukça olumsuz bir çağrışımı vardır.
Mayalar içinse bu burç çok daha güçlü ve olumlu bir enerji taşır. Onlar için zamanın doğası doğrusal değil döngüseldir, mekanik değil organiktir ve tek yönlü değil çok boyutludur. Dünyanın ekseni aslında “Bu An”dır. Olmuş olan her şeyi taşıyan Geçmiş ve olacak olan her şeyi içeren Gelecek, Sonsuz Şimdiye demir atmışlardır.
Dolayısıyla hayatlarımızda yaptığımız her şey, tüm düşüncelerimiz, tüm sözlerimiz, tüm eylemlerimiz, insanlığa ve gelecek kuşaklara bırakacağımız mirasımızdır. Ölüm burcunun enerjisi çok önemlidir; onunla rezonansa girmek hem şahsi kaderimizi hem de insanlık olarak ortak kaderimizi etkiler. Dolayısıyla bu 13 gün boyunca eylemlerimize dikkat etmeli ve hayatımızdaki gerekli dönüşümlere izin vermeliyiz.
Döngüsel zamanda her ölümün bir yeniden doğuş getirdiğini unutmayın. Bırakmanız gerekenleri bırakın ve eğer acı çekiyorsanız bunun dönüşüm baskısından kaynaklandığını hatırlayın. Yaşadığınız doğum sancıları, yerini yeniden doğuşun hazzına bıraksın.
Ayrıca, Mayalar özellikle 7 - 9 - 10 Ocak günlerinin önemli ve güçlü olacağını söylüyorlar.
Bu güzel akışa teslim olabilmeniz umuduyla!
Mayalarda Ölüm burcunun bir diğer anlamı “sonsuz şimdi”dir. Ölüm, yeniden doğuş ve dönüşüm döngülerini içerir. Modern zihnimiz Ölümü hayatın trajik şekilde sona ermesi olarak algılar. Ölüm genelde korkulan bir şeydir. Bu yüzden bu kavramın oldukça olumsuz bir çağrışımı vardır.
Mayalar içinse bu burç çok daha güçlü ve olumlu bir enerji taşır. Onlar için zamanın doğası doğrusal değil döngüseldir, mekanik değil organiktir ve tek yönlü değil çok boyutludur. Dünyanın ekseni aslında “Bu An”dır. Olmuş olan her şeyi taşıyan Geçmiş ve olacak olan her şeyi içeren Gelecek, Sonsuz Şimdiye demir atmışlardır.
Dolayısıyla hayatlarımızda yaptığımız her şey, tüm düşüncelerimiz, tüm sözlerimiz, tüm eylemlerimiz, insanlığa ve gelecek kuşaklara bırakacağımız mirasımızdır. Ölüm burcunun enerjisi çok önemlidir; onunla rezonansa girmek hem şahsi kaderimizi hem de insanlık olarak ortak kaderimizi etkiler. Dolayısıyla bu 13 gün boyunca eylemlerimize dikkat etmeli ve hayatımızdaki gerekli dönüşümlere izin vermeliyiz.
Döngüsel zamanda her ölümün bir yeniden doğuş getirdiğini unutmayın. Bırakmanız gerekenleri bırakın ve eğer acı çekiyorsanız bunun dönüşüm baskısından kaynaklandığını hatırlayın. Yaşadığınız doğum sancıları, yerini yeniden doğuşun hazzına bıraksın.
Ayrıca, Mayalar özellikle 7 - 9 - 10 Ocak günlerinin önemli ve güçlü olacağını söylüyorlar.
Bu güzel akışa teslim olabilmeniz umuduyla!
Tuesday, January 3, 2012
sessiz atın
sessiz atın çiftesi nasıl olurmuş?
bakalım nasıl ses çıkacak....
bakalım nasıl ses çıkacak....
bazen...

2012ye girdim gireli az konuşur oldum yine
susmayı daha da fazla sever oldum
bedenin ruhu susturmadığını acı acı keşfettim
sırtımın ağrısına dayanamadığımı öğrendim
sonra geceleri inlediğimi söylediler, güldüm
bir zayıflığımı daha fark ettim yine güldüm
dün mesela istediğim kadar sustum, tüm gün
sonra güldüm akşam, sonra bir film alt üst etti
sonra yine güldüm
yine düşündüm
bir nevi kahvehane... ne olacak bu memleketin hali?
Monday, January 2, 2012
according susan
sigara tüketimimin arttığı son günlerde susan abla'nın dedikelri pek ilginç geldi.
son 2 sene hakikaten tufanlarla geçti, der ki abla kalan sağlar senindir.
pek az şey sağ çıktı bu 2 seneden.
sonra, jupiter beşinci evime geliyormuş ki, bu true love demekmiş...
bu noktada kendisine bi züttür git demek istiyorum, zira ben kendimi sevmez iken, true love duyacak bir akıllı olabileceğini hiççççç sanmıyorum, ama hayattaki tek oğlak ben olmadığıma göre, bu iş birilerine kesin yarayacak, e bize de hayırlı olsun demek düşer :)
Bir ay daha şu cümleyi okursam, susan ablayı derdest edeceğim, fanlarından peşinen özür diliyorum: "If you hope to have a baby, it appears you will have good news in the months to come"
son 2 sene hakikaten tufanlarla geçti, der ki abla kalan sağlar senindir.
pek az şey sağ çıktı bu 2 seneden.
sonra, jupiter beşinci evime geliyormuş ki, bu true love demekmiş...
bu noktada kendisine bi züttür git demek istiyorum, zira ben kendimi sevmez iken, true love duyacak bir akıllı olabileceğini hiççççç sanmıyorum, ama hayattaki tek oğlak ben olmadığıma göre, bu iş birilerine kesin yarayacak, e bize de hayırlı olsun demek düşer :)
Bir ay daha şu cümleyi okursam, susan ablayı derdest edeceğim, fanlarından peşinen özür diliyorum: "If you hope to have a baby, it appears you will have good news in the months to come"
Sunday, January 1, 2012
Cowboys and Angels
When your heart's in someone else's hands
Monkey see and monkey do
Their wish is your command
You're not to blame
Everyone's the same
All you do is love and love is all you do
I should know by now, the way I fought for you
You're not to blame
Everyone's the same
I know you think that you're safe
Mister
Harmless deception
That keeps love at bay
It's the ones who resist that we most want to kiss
Wouldn't you say?
Cowboys and angels
They all have the time for you
Why should I imagine
That I'd be a find for you
Why should I imagine
That I'd have something to say
But that scar on your face
That beautiful face of yours
In your heart there's a trace
Of someone before
When your heart's in someone else's plans
Things you say and things you do
They don't understand
It's such a shame
Always ends the same
You can call it love but I don't think it's true
You should know by now
I'm not the boy for you
You're not to blame
Always ends the same
I know you think that you're safe
Sister
Harmless affection
That keeps things this way
It's the ones who persist for the sake of a kiss
Who will pay
Cowboys and angels
They all take a shine to you
Why should I imagine that I was designed for you
Why should I believe
That you would stay
But that scar on your face
That beautiful face of yours
Don't you think that I know
They've hurt you before
Take this man to your bed
Maybe his hands will help you to forget
Please be stronger than your past
The future may still give you a chance
Monkey see and monkey do
Their wish is your command
You're not to blame
Everyone's the same
All you do is love and love is all you do
I should know by now, the way I fought for you
You're not to blame
Everyone's the same
I know you think that you're safe
Mister
Harmless deception
That keeps love at bay
It's the ones who resist that we most want to kiss
Wouldn't you say?
Cowboys and angels
They all have the time for you
Why should I imagine
That I'd be a find for you
Why should I imagine
That I'd have something to say
But that scar on your face
That beautiful face of yours
In your heart there's a trace
Of someone before
When your heart's in someone else's plans
Things you say and things you do
They don't understand
It's such a shame
Always ends the same
You can call it love but I don't think it's true
You should know by now
I'm not the boy for you
You're not to blame
Always ends the same
I know you think that you're safe
Sister
Harmless affection
That keeps things this way
It's the ones who persist for the sake of a kiss
Who will pay
Cowboys and angels
They all take a shine to you
Why should I imagine that I was designed for you
Why should I believe
That you would stay
But that scar on your face
That beautiful face of yours
Don't you think that I know
They've hurt you before
Take this man to your bed
Maybe his hands will help you to forget
Please be stronger than your past
The future may still give you a chance
Saturday, December 31, 2011
why complicate?

evet ama, ben yine de aklımdakini okuyabilen birini istiyorum...
konuşmaya bazen gerek kalmayan birini
bazen konuşmanın sadece kelime israfı olduğunu bilecek birini
ne halt etse içimde bildiğim birini (üzmeyen versiyonu pls)
*** You know it's hard out here for a pimp
Friday, December 30, 2011
ya yaaaaaa
“It’s impossible.” said pride.
“It’s risky.” said experience.
“It’s pointless.” said reason.
“Give it a try.” whispered the heart. ”
“It’s risky.” said experience.
“It’s pointless.” said reason.
“Give it a try.” whispered the heart. ”
biterken
ilk 6 ayı süper, son 6 ayı kabus gibi geçen bir sene çok şükür yarın bitiyor
ister istemez kafa muhasebede. temizlenmesi gereken çok şey temizlendi son 6 ayda, sarstı, çalkaladı, ters yüz etti ama hakkını yemeyelim, çok fazla temizlik yaptı, yeni bir seneye temiz başlamak için gerekenleri hakkı ile yerine getirdi.
ben biraz şaşkın, biraz yorgun, biraz mutlu halimle etrafa bakınır haldeyim.
bir taraftan kendimce radikal adımlar atarken, diğer taraftan sandığı karıştırıp eskileri çıkarıyorum, diğer yandan da yepyeni şeyler istiyorum.
sandıklardan eskileri çıkarmanın nedeni, hem yenilerden ürkmek hem de çaba harcamaktan kaçınmak, bildik riskleri taşımak... dün de çıktı mesela, iyice tozlu yerlerden. aynı duyguları vermesi zaten beklenemezdi, tek handikap acaba değişiklik var mı? yokmuş allahtan. istenenler alındı, verildi, beyne hücum edenler yerlerine döndüler.
kendim için dileklerimi sessizce sıraladım, şimdi sıra sizlere dilediklerimde:
- birinin tek istediği olun
- hayal edebilin
- geceleri uyumadan önce bacaklarına dolanabileceğiniz biri olsun
- arkanızı kollamak zorunda kalmayın
- birinin gülümsemesi midenizde kelebekleri uçursun
- doya doya gülün
- daha sabah gün aymamışken, bir akşam programı yapın ve bu programa sadık kalın, programın heyecanı tüm gün gülümsetsin sizi
- sizi gülümsetmek için çırpınan biri olsun
- sizi yeterince sevmeyen herkesten uzaklaşacak cesaretiniz olsun
- her şeyinizi anlatabildiğiniz özel bir dostunuz olsun
- sofralarda uzun keyifli saatler geçirin
- bitmesini istemeyeceğiniz tatilleriniz olsun
- çok yer gezin
- çok şey öğrenin
- sevinçten ağlatacak haberleriniz olsun
- güvenin
- gözünüzü hazır bir kahvaltı sofrasına açın
- kimsenin mükemmel olmadığını bilerek hareket edin
- farklı bakış açılarınız olsun
- sürüden ayrılın
- kontrolünüzü en az bir kez gönüllü kaybedin
- hiç bir şey yapmamakla meşgul olacağınız en az bir gününüz olsun
- kulağınız güzel melodilerle dolsun
ister istemez kafa muhasebede. temizlenmesi gereken çok şey temizlendi son 6 ayda, sarstı, çalkaladı, ters yüz etti ama hakkını yemeyelim, çok fazla temizlik yaptı, yeni bir seneye temiz başlamak için gerekenleri hakkı ile yerine getirdi.
ben biraz şaşkın, biraz yorgun, biraz mutlu halimle etrafa bakınır haldeyim.
bir taraftan kendimce radikal adımlar atarken, diğer taraftan sandığı karıştırıp eskileri çıkarıyorum, diğer yandan da yepyeni şeyler istiyorum.
sandıklardan eskileri çıkarmanın nedeni, hem yenilerden ürkmek hem de çaba harcamaktan kaçınmak, bildik riskleri taşımak... dün de çıktı mesela, iyice tozlu yerlerden. aynı duyguları vermesi zaten beklenemezdi, tek handikap acaba değişiklik var mı? yokmuş allahtan. istenenler alındı, verildi, beyne hücum edenler yerlerine döndüler.
kendim için dileklerimi sessizce sıraladım, şimdi sıra sizlere dilediklerimde:
- birinin tek istediği olun
- hayal edebilin
- geceleri uyumadan önce bacaklarına dolanabileceğiniz biri olsun
- arkanızı kollamak zorunda kalmayın
- birinin gülümsemesi midenizde kelebekleri uçursun
- doya doya gülün
- daha sabah gün aymamışken, bir akşam programı yapın ve bu programa sadık kalın, programın heyecanı tüm gün gülümsetsin sizi
- sizi gülümsetmek için çırpınan biri olsun
- sizi yeterince sevmeyen herkesten uzaklaşacak cesaretiniz olsun
- her şeyinizi anlatabildiğiniz özel bir dostunuz olsun
- sofralarda uzun keyifli saatler geçirin
- bitmesini istemeyeceğiniz tatilleriniz olsun
- çok yer gezin
- çok şey öğrenin
- sevinçten ağlatacak haberleriniz olsun
- güvenin
- gözünüzü hazır bir kahvaltı sofrasına açın
- kimsenin mükemmel olmadığını bilerek hareket edin
- farklı bakış açılarınız olsun
- sürüden ayrılın
- kontrolünüzü en az bir kez gönüllü kaybedin
- hiç bir şey yapmamakla meşgul olacağınız en az bir gününüz olsun
- kulağınız güzel melodilerle dolsun
Thursday, December 29, 2011
??
27 - 39
42 - 54
bakalım neler değişmiş, neler aynı...
42 - 54
bakalım neler değişmiş, neler aynı...
Subscribe to:
Posts (Atom)