Thursday, June 3, 2010

Mantıksızlıkla/Kör bakışla mücadele etmek mümkün değilmiş...

Çizgi üstü avamlaşacağım az sonra

İNSANİ YARDIM VE BARIŞ GEMİSİYDİ
mesele oraya sadece yardım götürmek değildi. Yardımla beraber insanlık ve barış götürebilmekti. Amaç, israilin uyguladığı ağır ambargoyu dünyaya duyurup, kaldırılmasına bir nebzede olsa fayda sağlayabilmekti, TÜM DÜNYANIN yapılan zulme bakışını halen anlamayan israile tekrar ve daha açık anlatabilme çabasıydı.

ve türevi söylemlerin tümünü kafam girsin arkadaşım
hiç bir yere sürülecek akıl yok maalesef
kafasını örten, özellikle bu sıcakta fazla hararet yaptığında mıdır nedir mantıksızlığın ve saçmalığın doruklarında geziyor

Arkadaşım, sivil toplum olarak yaptıklarının cezasını devletin çekecek ise, önce bir durup düşüneceksin
Devletten onay almadan yapmayacaksın
Bana gelip aman da aman hahamların elinde de Türk ve Filistin bayrağı vardır demeyeceksin

Neden demeyeceksin biliyor musun? Çünkü ilk gün Taksim'e döküldüğünüzde elinizde hiç Türk bayrağı yoktu.
Kafanızdaki yeşil çatmalarla dolanırken, cihad çığlıkları atarken gözünüz ülkenizi görmedi.
Haliniz çok ayyuka çıkınca çark ettiniz bayrağımıza.

Sabah number one radyo haberlerde bir şey duydum, geri dönenlerden biri konuşuyordu:
İsrailli askerler ellerimizi bağladı
en az yüzümüz bayıldık sıcaktan
sonra bizi beyaz uniformalı okul kızlarının karşısına çıkardılar
askerlerde vardı
hepsi cinsel organlarını çıkarıp bize salladılar

hala yanlış duydum umarım diyorum
yoksa abiye ne içirmişlerse ben de alayım
Kimse demiyor mu abi Musevilikte en az bizim dinimiz kadar bazı şeylere dikkat eder, dolayısı ile kızların sana organ sallaması hem teknik olarak mümkün değil, hem de adamların inançlarına ters
hadi askerler sana gösterdi diyeyim, kabul edeyim
abi fantazi kurmus herhalde

bugun taksilerde siyah kurdele ve tüm yahudileri öldüreceğiz yazıları başlamış
sabah 4 tane gördüm "bağdat caddesinde"
zeytinburnunu, topkapıyı siz düşünün

Nasıl beyinsiz olduk arkadaş...

27 comments:

  1. buyrun cevap:
    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/14928585.asp?yazarid=42&gid=61

    ReplyDelete
  2. BASİRETSİZ VE SALAK BİR TOPLUMUZ

    ReplyDelete
  3. BİRİNE ÇOCUGUN O GEMİDE OMASINI NASIL AÇIKLARSINIZ DİYE SORMUŞTUM, CEVAP VERMEDEN GEÇMİŞ İDİ, BİR DAHA SORDUM GELEN CEVAP ŞU:
    O cocugun o gemide ne isi vardi diye sormussunuz ya, ozellikle kacindim o sorudan cunku akli / nefsi/ on yillardir ogrendigimiz pekcok seyi oteleyen, anlatmasi, anlasilmasi cok karmasik bir durum var ortada. O, cidden cok buyuk bir cita ve kendim bile o citayi asamamisken, baskalarindan empati beklemek namertlik olurdu.

    ReplyDelete
  4. Biz gerçekten bir "toplum muyuz?" Bana daha çok sürüymüşüz gibi geliyor artık.

    ReplyDelete
  5. dusunsene abi..bi suru gemi gidiyo gazzeye bu mavi marmara ile birlikte..
    Ben diyim 5 sen de 8 tane gemi belki daha fazla..
    ne tesadüf abiler bizim gemiye geliyolar..
    dala dala bize daliyolar..

    ReplyDelete
  6. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  7. Yabancı bir kanalda; (linkini bulan yapıştırsın hatta) program yapımcısı İsrail sözcüsüne soruyor canlı yayında... Sözcü 6 gemiden sadece birinde olaylar yaşandığını çünkü saldırıya maruz kaldıklarını ve kendilerini koruduklarını söylüyor.

    Programda sunucu, İsrail sözcüsüne "Türkiye'den özür dileyecek misiniz?" diye soruyor, aldığı yanıt şu: "For what?"

    Sunucu: "E vatandaşlarını öldürdünüz!" diyor. Gerisi siyasetin temeli olan polemiklerle sürüyor.

    Sunucu bir ara "Türkiye başbakanı, bir sonraki yardım gemilerine savaş gemilerimiz eskortluk edecek dedi. O zaman ne yapacaksınız?" diyor. Sözcünün yüzündeki ifade ile söylediği çok net örtüşüyor: "Ciddi misiniz? Bunu ciddi mi söylüyorsunuz?"

    bunlar da olayın başka yönleri tabii...

    ReplyDelete
  8. Cidden çok komik olmuşsun ya. Onlar gerçekten Yahudi olsaydılar, silahsız insanları alınlarından vuracak kadar vicdansız da olmazlardı. Derdimiz Yahudilerle değil. Derdimiz işgalci İsrail ile...

    ReplyDelete
  9. @ asy:

    İşgalci dediğin İsrail'in tarihine kısaca göz atalım. 1800'lü yıllarda Arapların; dünyanın çeşitli yerlerinden gelen Yahudilere, şu an yaşadıkları toprakları parayla sattığını biliyor musun? Araplar, kendi topraklarını sattılar para karşılığında Yahudilere...

    Sattıkları topraklar da bataklık ya da çöl kıvamında yerlerdi genelde... Yahudiler o topraklarda uzun yıllar iyileştirme çalışmaları yaparak ve satın aldıkları bu mülkleri yanyana getirerek bir devlet kurdu.

    İsrail'in şu anki tutumunu, devlet politikasını, davranışını ve ırkçılığa varan yaklaşımlarını elbette onaylamıyorum. Ama o topraklarda işgalci bir kimlik ile durmuyor İsrail...

    O çok savunduğunuz Arapların kendi topraklarını parayla satmasından doğan mülkiyet hakları ile oradalar. Üstüne üstlük; parasıyla kurulmuş tek ülke konuundalar şu an... Savaşarak, işgal ederek, kan dökerek almamışlar o toprakları... Parasını bastırmışlar, satın almışlar.

    bunu biliyor muydun?

    ReplyDelete
  10. Derdim Araplar hiç değil, onlara bilahare buğzumu ve tepkimi gösteriyorum zaten. Ama satılmış Arapların topraklarını binbir hile ile satın alıp birbirine ekleyip yamalı bohçadan bir ülke oldurmaya çalışan İsrail Amerika'nın Ortadoğu'daki planlarını gerçekleştirmek için kurduğu bir vilayetten öteye de gidemeyecektir. Şükür ki bu hileleri ve oyunları bilen, İsrail'in tarihini satır satır okuyan ve bunu onların yanına bırakmacak olan bir Dünya Müslüman nesli var....

    ReplyDelete
  11. Hristiyan toprakları alsalar sorun yoktu yani :))

    ReplyDelete
  12. Birisi satilmis araplar mi dedi ? yoksa ben mi yanlis okudum ? :) Ayrica hile yapan kim..satmasalardi..satip para aldilarsa zaten sikinti yok ayrica bize ne ?
    O topraklar vaktiyle Osmanli topragi degil miydi ?
    Bu mudur butun izdirap yoksa ?

    ReplyDelete
  13. Ortadoğu'da yaşayan bütün Arapların Müslüman olmadığını söylememe gerek yok sanırım. Azımsanmayacak sayıda Hristiyan da var. Ayrıca Ortadoğu'da dönen hesapların dün yapılmış olmadığı da malum. Oraların bir zamanlar Osmanlı toprağı olması ancak gönül bağımı artırır, gocunacak bir şey yok. İnancım gereği o topraklar benim için kutsal bu da tek başına yeterli bir neden.

    ReplyDelete
  14. Nasıl beyinsiz olduk arkadaş...

    Bilmiyorum nasıl olmuşsunuz ama olmuşsunuz işte. Belki de o başınızın üstünü kapatmadığınız için uçup gitmiştir o beyin oradan. Bu kadar pervasızca atıp tutmayı nasıl başarıyorsunuz anlamıyorum doğrusu. Blog başlığınızın altında yedik, içtik, düşündük gibi şeyler yazmışsınız. Siz gerçeketn düşünüyor musunuz merak ediyorum doğrusu. Yoksa bir kaç köşe yazarı düşünüyor da siz onlara tellallık mı yapıyorsunuz? Anlayamadığınız konular üzerine kafa yormayın bence. Sizin kaldırabileceğiniz konular değil bunlar. Elin Yunanı, İngilizi, Amerikalısı bile sizin söylediklerinizi söylemiyor şu olaylar karşısında. Yahu size n'oluyor?

    ReplyDelete
  15. @ asu:

    Öncelikle yazdığın alan sana ait değil. Gelip yazıyorsan, saygı duymayı öğreneceksin. Kimseye hakaret etmek haddine değil. Burası ilkokul günlüğü değil.

    Bir şeyi yapabiliyor olmak, sana yapma hakkını vermez. Tartılmak istiyorsan gelir adabınla tartışırsın. Seninle aynı şeyleri düşünmek zoruda değiliz. Düşünceni anlatırsın, mantığını anlatırsın. Anlayan anlar, anlamayan anlamaz.

    Ama tarzını, üslubunu; öncelikle insan olma çerçevesi üzerinde kurgulayacaksın ki yazdıkların kaale alınsın. bunu bir insan yazmış diyelim ve anlamaya, düşünmeye çalışalım.

    Şu üslubun; savunduğun herşeye ters... Seni nasıl ciddiye alalım?

    ReplyDelete
  16. Açıkçası sizin yazdığınız çoğu şeyi okuduktan sonra yazdım bunları. Sizler yazdıklarınızın hakaret olmadığını mı söylüyorsunuz? Benimkiler sizin yazdıklarınızın yanında çok masum kalıyor inanın.

    ReplyDelete
  17. Bir düşünceyi, bu düşünceyi uygulama biçimlerini ya da altında yatanları eleştirmek ile doğrudan kişilere yönelik hakaret arasında çok ciddi fark var. Aynı üslupla ben de sana yazsam bu işin ucu nereye varacak?

    Ha; gelir açıklarsınız, mantık çerçevesinde... Dersiniz ki; "şu, şu ve şu sebeplerden ötürü, sizin anladığınz gibi değil bu durum. Anlamamışsınız, yanlış anlamışsınız, doğrusu budur" dersiniz... O zaman da biz takkemizi önümüze koyup, acaba yanlış düşündüğümüz yerler mi var der, kendimize sorarız. O saatten sonra sormuyorsak, sorun bizdedir zaten.

    Ama böyle selamsız sabahsız, bodoslama olaya girip, hakaret ederseniz; o zaman işin rengi değişir. Herşeyden önce şöyle düşünün:

    Siz konuk olduğunuz evin sahibine hakaret eder misiniz? Şu an bunu yapıyorsunuz.

    ReplyDelete
  18. Ha tabi sizin açıklamalarınızın hepsi mantığa dayalı değil mi? Hiç kusura bakmayın. Eğer bir kere daha postu ve de benim eleştirimi karşılıklı okursanız asıl orada yapılan hakaretlere verilmiş bir cevap olduğunu anlayacaksınız. Ama sanmıyorum tabi bunu kabulleneceğinizi. Ayrıca buranın özel alan olduğunu iddia ediyorsunuz ama o "özel" alandan istediğiniz gibi atıp tutuyorsunuz. O zaman eleştirilere de açık olacaksınız. Zaten öyle olmalı ki yorumları denetlemeden yayınlıyorsunuz.

    ReplyDelete
  19. Özel'in anlamı budur zaten. Burası benim evim. istediğim gibi dolaşırım içerde... Sen evime konuk gelmişsen, saygılı olacaksın. Saygısız olacaksan, gelmeyeceksin ya da kapı gösterildiğinde, neden gösterildiğini bileceksin.

    Aynısını ben senin evinde yaparsam, sen de bana kapıyı göstereceksin. Bu kadar basit.

    Eleştirilere açığız zaten. Bu ve birkaç postta örneği var bunun... Ama hakarete açık olmak zorunda değilim. Canın hakaret etmek istiyorsa, buna izin verece bir ev sahibi bulursun. Yok illa buradaki ev sahipleri ile iletişimde olmak istiyorsan, adap öğreneceksin. Usul, erkan bileceksin.

    Destursuz girdiğin bir yerde, tüm tavırlarınla ve yazdıklarınla bu destursuzluğu devam ettirmeyeceksin. İlla bize birşey anlatmak istiyorsan, yanlış şeyler görüyorsan; önce kendi ağırlığını koyacaksın ortaya...Biz de bakacağız bakalım; yeterli mi ağırlık? Yeterli görürsek yanıt vereceğiz. Görmezsek vermeyeceğiz. Ha bu çok mu bencilce geliyor sana? Yazmazsın, olur biter. Kimse kimseyi zorla kolundan tutuo getirmiyor buraya...

    Yani mesaj çok net: Burası benim çöplüğüm. Ya saygılı yazacak ve bu üslupla istediğin şekilde eleştirecek ve tartışacaksın, ya da yazmayacaksın.

    ReplyDelete
  20. Bu böyle sürer gider. Çöplüğünüzde istediğiniz gibi hakaret etme durumunuz da yoktur. Yani ben sizin evinize geldiğimde bana hakaret edemezsiniz. Eğer siz kendi evinizde bu cüreti gösterirseniz ben de sizin evinizde buna karşılık vermekten çekinmem. Siz meselenin başına dönmek yerine olayı başka yerlere çekmeye çalışıyorsunuz. Çünkü dönüp baktığınızda hiç de sizin yazdığınız gibi almadığını göreceksiniz. Ama bu düşüncedeki çoğu insanın yaptığı bir şey bu, yadırgamıyorum. Kendi dillerinden konuşulduğunda ne yapacaklarını şaşırıp olayı saygı vs. diye başka yerlere taşıyorlar. Oysa "sizlerin anladığı dil" bu. Yoksa nezaketle derdini anlatmaya çalışmaktansa İsrail'e gemiyle gitmek daha kolay...

    ReplyDelete
  21. Hayatta herkes aynı şeyi düşünseydi zaten zevki kalmazdı.
    Fikir ayrılığı her vakit olur ama üslup konusunda ayrılık yaşayınca kaliteli ve seviyeli birliktelik olmuyor.
    Kimse siz/sizler gibi düşünmek zorunda değil, madem bana/bize fikrini söylüyorsan ardından gelebilecek alternatif fikirleri de okumak zorundasın..ha istemiyorsan yazmazsın olur biter..seni tutan mı var ?
    Tekrar ediyorum kimse kimseyle aynı fikre sahip olmak zorunda değil.Hakaret ettiğimi düşünüyosan o da senin fikrin bana göre değil.
    Ayrıca gayet normal öyle de olması aynı ortam,aynı eğitim,aynı havayı solumuyoruz..Arzu eden var mı ? hiç sanmam....Bunu hazmedebilecek misin ? onu da sanmıyorum..yine kendi fikrini empoze etmek için bir sürü demagoji yapıp, söylenip çemkireceksin ama elinde kalacak koca bir sıfır..Şu fakir blog'da şu başlık haricinde bir sürü yorum yapacak yazılar var..yaza yaza buna yazıyosan zaten yapabileceğin tek şey var o da kendin gibi olmayana çemkirmek..geri kalanları da doldurmayı denesene..Belki içinde bilgi kırıntıları buluruz entelijansiya adına ? Kim bilir ?

    ReplyDelete
  22. Merak etmeyin daha yeni keşfettim bloğunuzu. Diğer yazılarınıza bakmaya fırsat bırakmadınız ki! Öyle entel dantel laflar etmem ben. Sizin yazılarınızdan Şu ana kadar okuduklarım içinde de gerçek anlamda bir entellektüellik görmedim açıkçası. Hazım ve demagoji problemine gelince benimle zerre kadar ilgisi yok.
    Demagoji:Onu siz iyi bilirsiniz...

    ReplyDelete
  23. @ asu:
    :)))

    Kardeşim, bacım, asu hanım, sayın asu... ne şekilde hitap etmemi istersen, o hitap sizin olsun.

    "anladığımız dil bu" olsaydı, neden tartışalım? şimdiye dek 10 kere anlaşmıştık.

    Bırak zıt kutuplarda kalalım. Bırak birbirimizin düşüncelerini birbirimize anlatalım. Biz böyle düşünüyoruz, siz başka türlü düşünüyorsunuz. E ne güzel işte... Bundan güzeli var mı?

    Anlat bana düşünceni, gel tartışalım.

    demagoji; laf canbazlığı ya da gerçek dışı sözler ve abartılı yorumlarla taraftar kazanmak anlamına gelir. Ben yazdılarımda her ikisini de göremedim. Çok net biçimde "saygıya davet ettim"...

    "Entel dantel" laflar derseniz eğer, orada da durmak gerekir. BUradaki yorumların hiçbirinde "imgelemin izdüşümünde yitim süreci" gibi tanımlamalar geçmiyor. Bu arada entelektüel olarak yazılır. tek "L" ile...

    Sizinle benzer görüşleri paylaştığına inandığım "keramli'nin annesi" ile de tartıştık başka bir postun altında. Gayet düzeyli, seviyeli bir biçimde akıyor tartışma. O kendi bakış açısını sunuyor, ben kendiminkini... Kendisini asla saygıya davet etmek zorunda kalmadım. o da beni davet etmedi. Çaldı kapımızı, geldi oturdu. Kahvemizi çayımızı aldık. Başladık yazmaya... "birbirimizi anlamaya" çalışıyoruz. Bundan güzeli var mı?

    Demek ki bizim anladığımız dil, tartışma ve paylaşma diline hiç de uzak değil. Anlatmak isteyen anlatıyor. Saldırmak için gelenlerse elbette bir savunma ile karşılaşır. Niyet, kısmet meselesi... Ya da etki tepki...

    Bence dolaş biraz blogda... Bak bakalım neymiş anladığımız dil... Önce bir mekanı tanı, gel sonra oturup söyleşelim.

    ReplyDelete
  24. " bir üst yorumda yanlış yazmışım. "kremali'nin annesi" olacaktı. yorumu silmemek için, burada düzeltme yazayım. kusura bakmayın.

    ReplyDelete
  25. TDK'nun sözlüğünde her iki yazımın da karşılığı aynı. İkisi de kullanılıyor. Fransızca orjinalinde de zaten iki "L" var. Ama farketmez sizin dediğiniz olsun.

    Ben kremalinin annesi ile tartışmalarınızı da okudum evet. Ama o hanımefendi alttan almayı tercih etmiş. Sizin tabirinizle siz çemkirmişsiniz o da alttan almış. Burası benim alanım deyip duruyorsunuz. Siz komşunuzu tahrik edeceksiniz. Sonra komşum neden bana kızıyorsun diyeceksiniz. Yok! bu adalet olmaz öyle değil mi?

    Bu arada nasıl takip ediyorsunuz bilmiyorum ama diğer yazılarınıza da göz atıyorum yavaş yavaş. Oralarda da yorumlarımı görebilirsiniz. Ancak şu ana kadar hala entelektüel

    ReplyDelete
  26. ...bir yazıya rastlayamadım. Ya buradaki yazılarınız gibi tahrik edici ya da gayet sıradan günlük yazıları...

    ReplyDelete
  27. Buradaki hiçbir yazının amacı "tahrik etmek" değil. Zira tahrik etme isteğimiz yok. Neden, mesela sizi Asu Hanım; yazdıklarımızla tahrik etmek isteyelim ki? Beni hiç ilgilendirmiyor ki tahrik olmanız ya da olmamanız!

    Benim gibi düşünmeniz ya da düşünmemeniz de beni hiç ilgilendirmiyor. Ben, sadece düşündüğüm gibi yazıyorum. Siz de öyle yapıyorsunuz. Buradaki hiçbir yazının amacı; "acaba bugün kimin damarına bassam?" mantığı ile yazılmadı. Tamam belki sığ olabiliriz. Belki bilgi denen denizin daha ilk dalgasına atılamamış cahil insanlar olabiliriz. Ama en azından kimsenin damarına basmak gibi bir düşüncemiz yok.

    bunun iki sebebi var: Kendi açımdan, herhangi bir damarınızı önemsemiyorum. Zira sizi tanımıyorum. Hala saldırgansınız, hala ısrarla, kapıyı çalmdan girdiğiniz bir yerde ev sahiplerine saydırıyorsunuz. Hala...

    Ben; bundan önceki birkaç yorumumda, size yönelik olarak, kendimce saygılı olduğuna inandığım bir üslupla, sizi saygılı olmaya davet ettim. Ancak kabul görmedi. Şu andan itibaren, muhatabım değilsiniz. Çünkü gerçekten, artık uğraşmak gerekmediğini anlıyorum. Dilediğiniz gibi dağıtın ortalığı...

    ReplyDelete